"uçları" - Translation from Turkish to Arabic

    • أطراف
        
    • نهايات
        
    • حلمات
        
    • الحلمات
        
    • الأطراف
        
    • النهايات
        
    • نهّايات
        
    • حلماته
        
    • حلماتها
        
    Su çeken uçları ve cilalı kenarları var. TED ولديه خاصية الجزيئات المحبة للماء ، و أطراف شمعية.
    Ve kadın... ayak uçları üzerinde, buna cesaret edip edemeyeceğine karar vermeye çalışıyor. Open Subtitles والمرأة .. تقف على أطراف أصابعها تحاول أن تقرر إن كان لديها القدرة على ذلك
    Görüyorsun, kimseyi tehdit edecek keskin uçları yok. Open Subtitles أن السيف يجعلك مستهدفاً.. ليس مثل العصا كما ترى، لا يوجد نهايات حادة تهدد أحداً
    Conchita'nın memelerini düşün. Ah o sert meme uçları. Open Subtitles فكر بـ أثداء كونتشيتا هذه حلمات صلبة و قاسية
    Bu çarpık göğüs uçları yüzünden çok şey göğüslediğine eminim. Open Subtitles أراهن أنه تم كبح جماحك كثيرا مع هذه الحلمات الملتوية
    -Metalden yapılırlar ve uçları da deriyi delebilecek kadar keskindir. Open Subtitles إنها مصنوعة من المعدن و الأطراف حادة بما فيه الكفاية
    İki gün sonra koku ve tat almakla görevli sinir uçları iyileşmeye başlar. TED بعد يومين، تبدأ النهايات العصبية المسؤولة عن الشم والتذوق في التعافي.
    İsmini de " Dünyanın uçları " koyduk. Open Subtitles سنقوم بتسميتهّا " نهّايات الأرض "
    Parlak duyarga uçları eş bulmak ya da yırtıcı hayvanları şaşırtmak için olabilir. Open Subtitles قد تكون أطراف المجسات البراقة لاجتذاب شركاء التزاوج أو تشتيت الضواري
    Ayrıca insanlar belli bir yaşa gelince epifizleri, yani kemik uçları, kemiğin uzun kısmıyla iyice kaynaşır. Open Subtitles و حين يبلغ البشر سناً معيناً تكون المشاش لديهم أو أطراف العظام الطويلة ملتحمة مع عظم الجسم
    Parmak uçları suda çok yıpranmış. Open Subtitles أطراف الأصابع قد تعرضت للتلف حقا من المياه.
    Parmak uçları donmuştu dudakları mordu ve tanıklar turuncu parladığını görmüşler. Open Subtitles أطراف أصابعها كَانَ عِنْدَها عضةُ ثلج، شفاهها كَانتْ زرقاء، وشهود رَأوها البرتقال الوهّاج.
    Kapalı halka yapısı ile, bir yere bağlanacak açık uçları olmadığından gravitonlar diğer boyutlara kaçmakta serbesttirler, bu durum ise yerçekiminin gücünün dağılmasına ve doğanın diğer kuvvetlerine göre çok daha zayıfmış gibi algılanmasına yol açar. Open Subtitles مع الحلقات المغلقة, ليس هناك نهايات مفتوحة للربط, لذا الجرافيتونات تكون حرة
    Uzun kemikleri boyu ve kaburgaların uçları 30'lu yaşların ortasında bir erkek ile tutarlı. Open Subtitles الطول للعظام الطويلة و نهايات الأضلع القصية تتفق مع أنه ذكر في منتصف ال30.
    Göğüs uçları demedim. Göğüs uçlarının çevresindeki şişliği sordum. Open Subtitles أنا لم أقل حلمات لقد قلتُ المكان الصغير حول الحلمات
    Büyük ve siyah meme uçları. Open Subtitles بكونها حلمات كبيرة وسوداء وسوفتشعرينبالتقزز،
    Ya da göğüslere giden zarif çizgiyi takip ederseniz gözlerinizin... altın kürelerin doruğundaki göğüs uçları tarafından... çekilmesine karşı koyamazsınız. Open Subtitles لو تتبعت الحدودالجميلة للصدر المهم إنها بشكل حتمي سوف تشد بصرك إلي الكرات الذهبية. وتبلغ الذروة عند الحلمات.
    Onlar karımın göğüs uçları mı? Open Subtitles الحصولعلىفي هذاالوقت وتبين لي بعض المودة هي تلك الحلمات زوجتي؟
    Tüm döşeği ayırmak amacıyla bütün dış bağlantıları kesiyor ve kesilmiş uçları sıkı sıkı birbirine bastırarak döşeğin çevresini kıvırıyor. Open Subtitles تقطع الكيس مماً يربطه وتدور حوله، تشدّ الأطراف المقطوعة معاً بقوّة.
    Yani, parmak uçları yüzünden kötü bir şey olmaz. Open Subtitles لم يحدث شيء أبدًا من خلال القيام بلمس الأطراف.
    Ampütasyon yerinde kopmuş sinir uçları kalınlaşıp daha da hassaslaşır, en ufak bir baskıda bile acı sinyalleri oluşturur. TED في موضع البتر، النهايات العصبية المبتورة تتضخم وتصبح حساسة أكثر، وترسل إشارات بالألم حتى في حالات الضغط البسيط.
    Bu, "Dünyanın uçları..." "Dünyanın uçları!"olacak Open Subtitles هذا هوا نهّايات الأرض, سيكون هُنّالك " نهّايات الأرض !
    Meme uçları asimetrik. Bu onu rezil edecektir. Open Subtitles حلماته غير متماثلة هذا يمكن أن يدمّره
    Burası göğüs uçları. Open Subtitles ..هنا تبدو حلماتها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more