"uçsuz bucaksız" - Translation from Turkish to Arabic

    • وكنوزٌ مُخبّئة
        
    • الواسعة
        
    • واسع
        
    • الواسع
        
    • شاسع
        
    • شاسعة
        
    Uçsuz bucaksız zenginlikler... Gizli hazineler... Open Subtitles "ثراءٌ فاحش، وكنوزٌ مُخبّئة"
    Uçsuz bucaksız zenginlikler... Gizli hazineler... Open Subtitles "ثراءٌ فاحش، وكنوزٌ مُخبّئة"
    Bu büyük, Uçsuz bucaksız, sessiz ve belki de en çok ihmal edilen uluslararası kriz için bir şey yapabilir miydik? TED هل يسعنا فعل شيء حيال هذه الأزمة العالمية الكبيرة الواسعة الصامتة وربما الأكثر إهمالًا؟
    Uçsuz bucaksız çöllerden oluşan topraklar Orta Asya'dan batıya doğru uzanıyor. Open Subtitles الارض المحايدة الواسعة من الصحاري ذلك الإمتداد غربي إلى حدود آسيا الوسطى.
    Ne kadar engin, Uçsuz bucaksız ve akıllara zarar büyüklükte olduğuna inanamazsınız. Open Subtitles لن تصدق كم هو كبير و واسع بشكل ضخم لن يصدقه عقلك
    Bu yüzden, bu Uçsuz bucaksız ve yalnız evrende, biz muhteşem bir şekilde iyimserizdir. TED وهذا هو السبب أنه في هذا الكون الواسع الوحيد، نحن متفائلون بشكل جد رائع.
    Eğer sonda daha derine inebilseydi Uçsuz bucaksız gümüş bir okyanusa ulaşacaktı. Open Subtitles لو هبط المكوك أكثر لربما وصل إلى محيطٍ فضي شاسع
    Uçsuz bucaksız zenginlikler... Gizli hazineler... Open Subtitles "ثراءٌ فاحش، وكنوزٌ مُخبّئة"
    Uçsuz bucaksız zenginlikler... Gizli hazineler... Open Subtitles "ثراءٌ فاحش، وكنوزٌ مُخبّئة"
    Uçsuz bucaksız zenginlikler... Gizli hazineler... Open Subtitles "ثراءٌ فاحش، وكنوزٌ مُخبّئة"
    Uçsuz bucaksız zenginlikler... Gizli hazineler... Open Subtitles "ثراءٌ فاحش، وكنوزٌ مُخبّئة"
    Uçsuz bucaksız zenginlikler... Gizli hazineler... Open Subtitles "ثراءٌ فاحش، وكنوزٌ مُخبّئة"
    Uçsuz bucaksız zenginlikler... Gizli hazineler... Open Subtitles "ثراءٌ فاحش، وكنوزٌ مُخبّئة"
    Bu Uçsuz bucaksız tarlalar pirinç ekimi için ayrılmıştır. Open Subtitles هذه المنطقة الواسعة تنتشر بها زراعة الأرز
    Milyonlarca sığırın çiğnediği, bu Uçsuz bucaksız topraklarda, tek bir çimen bile yetişmiyor. Open Subtitles صانعة اللحومات الواسعة داسة على جميع هذه الحيوانات ليس هناك عشب ينمو بشكل كاف
    Uçsuz bucaksız galaksideki Dünya'da, Paskalya Adası'ndan pek farklı değil. Open Subtitles إنها لا تختلف كثيراً عن الأرض بهذا الصغر في المجرة الواسعة
    Düştüm, ateşe değil fakat Uçsuz bucaksız, donmuş bir araziye düştüm. Open Subtitles لقد وقعت,ليس في النار و لكن في مكان واسع,في القفار المجمدة
    Şimdi yalnızım, kayıp ve yalnız, uzak, Uçsuz bucaksız, başıboş dünyada. Open Subtitles أوحيد انا الآن , تائه و وحيد في عالم رحال , بعيد و واسع
    Ama bu alet daha çok uzay gibi Uçsuz bucaksız bir şeyi küçültmek için, örneğin, senin ağzın gibi. Open Subtitles لكن هذه الأداة أكثر مناسبة لتقليص اى شيء واسع كفمك هذا مثلاً
    Biz, bu Uçsuz bucaksız evrende enerji ve madde ve kimya ve fizik evreninde yalnız mıyız? TED هل نحن وحيدون في ذلك الكون الواسع من الطاقة والمادة والكيمياء والفيزياء ؟
    Sarayım, Orta Çağ standartlarına göre bile Uçsuz bucaksız. Open Subtitles قصري شاسع المساحة حتى بمعايير العصور الوسطى
    Kumla kaplı, Uçsuz bucaksız bir çölün ortasında yolunu kaybetmiş. Open Subtitles لقد كان تائهاً في صحراء شاسعة مليئة بالرمال البرتقالية اللون

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more