"uçtu" - Translation from Turkish to Arabic

    • طار
        
    • طارت
        
    • انفجرت
        
    • سافر
        
    • تطير
        
    • يطير
        
    • حلقت
        
    • إنفجر
        
    • وطار
        
    • حلق
        
    • انفجر
        
    • سافرت
        
    • طاروا
        
    • إنفجرت
        
    • وطارت
        
    Koltuğundan fırlayıp ön camdan dışarı uçtu balıklama, doğruca ağaca, tamam mı? Open Subtitles طار من المقعد عبر الزجاج الامامي مصطدما براسه في الشجرة مفهوم ؟
    O başka bir uçakta uçtu ve atladı benim yanıma indi. TED طار على متن طائرةُ آخرى ثم في الواقع قفز منها وحط على الأرض بجواري.
    Sindrella uçtu ve bütün çirkin ve sıradan şeylerden uzaklaştı. Open Subtitles طارت ساندريلا في الهواء بعيدا عن كلّ الأشياء القبيحة والعادية
    Şapkam tam olarak mezar taşının üzerine uçtu. Open Subtitles أعني، انفجرت قبعتي الحق في شاهد القبر لها.
    Başkan Carter, ayrıcalıklı bir vatandaş olarak Pyongyang'a uçtu Kuzey Kore lideri Kim Il Sung ile görüştü ve askeri harekatı önleyen bir anlaşma yaptı. Open Subtitles كمواطن خاص سافر الرئيس جيمى كارتر الى بيونج يانج اجتمع بقائد كوريا الشمالية كيم ال سونج وعقد صفقة تفادت العمل العسكرى
    Umutlarım toz olup uçtu. Geride hiçbir şey kalmadı. Open Subtitles كما تطير أوراق الأشجار الجافة مع الريح حتى تصير غبارا
    Bir arabanın üzerinden güzel bir çift ayakkabı uçtu ve ayağıma takıldı. Open Subtitles واذا بهذا الزوج الجميل من الاحذية الرياضية يطير من سقف سيارة وصولا الى قدمي
    Fakat kase eve girer girmez Bai Su Zhen'in başına uçtu ve onu içeriye hapsetti. TED لكن ما إن دخل الوعاء منزلهما، حتى طار إلى رأس باي سو زين وحبسها في داخله.
    Sana söyledim, kafesi temizlerken pencereden dışarı uçtu. Open Subtitles قلت لك، كنت أنظف القفص، والطائر طار من الشباك.
    Birden çok şiddetli bir rüzgar çıktı ve elindeki tüm kağıtlar denize uçtu. Open Subtitles فجأة ، وكان هناك هبة الريح ، والورق طار فى بحر
    Bu sabah erkenden, General Scott Seattle'a uçtu. Open Subtitles في وقت مبكر من هذا الصباح طار الجنرال سكوت إلى سياتل
    1938 eylülünde Chamberlain, Münih'e uçtu. Open Subtitles وفي سبتمبر عام 1938، طار تشامبرلين إلى ميونيخ ،بدا أن الحرب وشيكة
    19 Eylül 1992'de, Carine McCandless ağabeyinin külleriyle beraber Alaska'dan güney sahiline uçtu. Open Subtitles في التاسع عشر من سبتمبر 1992, كارين ماكاندليس طارت و معها رماد اخيها
    Gel dedi. Takside bütün param camdan uçtu. Open Subtitles قالت لي أن آتي لها، و بسيارة التاكسي طارت كل اموالي من النافذه.
    Kutsal dana! Şapkam uçtu. Etrafında tur at. Open Subtitles وحياة البقرة المقدسة، طارت قبعتي أدر حاملة الطيارات هذه، لنلتقطها
    Sol taraf alev aldı ve sonra tüm uçak havaya uçtu. Open Subtitles و بدأت الكابينة بالاهتزاز و الجانب الأيسر انفجر ثم انفجرت كل الطائرة
    Düğüne az kaldı. O bir prova için Kaliforniya'ya uçtu. Open Subtitles حفل الزفاف إقترب سافر إلى كاليفورنيا لإختبار أداة
    Makinist frene basınca valizler üstümüze uçtu. Open Subtitles كومة كبيرة من الأمتعة , عندما كانوا يضغطون على المكابح . وقعت علينا كأنها تطير
    Tepeden aşağı nasıl uçtu ama ? Open Subtitles كان هذا مجنونا هل رأيته يطير لأسفل التل ؟
    Biliyorsun, bir uçak pentagona doğru uçtu, benim kocam oradaydı. Open Subtitles أتعلم, حلقت طائرة إلى وزارة الدفاع. و زوجى كان هناك.
    --büyük bir patlama oldu, birden bire asansör havaya uçtu, duman vardı, adamı dışarı sürükledim, derisi dışarı sarkıyordu, ...onu dışarı sürükledim ve ambulansa kadar ona yardım ettim. Open Subtitles إنفجار كبير حدث، فجأة المصعد إنفجر دخان، سحبت الرجل خارج، جلده كان يقتلع وأنا سحبته خارجا وأنا ساعدته إلى سيارة الإسعاف
    Kapüşonlu adam polise yumruk attı ve polis altı metre geriye uçtu. Open Subtitles قام المجرم ذو القلنسوة بلكم الشرطي وطار إلى الخلف حوالي 6 أمتار,
    Komutan bu sabah uçtu ve bir sorun olmadığını söyledi. Open Subtitles القائد حلق بها هذا الصباح وقال أن لا يوجد مشكلة
    Baelor Septi havaya uçtu ve Ejderha Çukuru da virane oldu. Open Subtitles أم المعبد انفجر عن بكرة أبيه وحظيرة التنين خراب بلا شك
    Bugün ki buluşmadan bahsettim ama muhtemelen eve uçtu. Open Subtitles ..اخبرتها بخصوص حفلة لم الشمل الطلاب لكن من المرجح انها قد سافرت بالطائرة الى منزلها..
    Bağışta bulunmuş 20 kişi de -- çocukların yararına 150.000 dolar topladık -- bizimle uçtu. TED كان لدينا حوالي عشرون شخص تبرع -- حصلنا منهم على مئة و خمسون ألف دولار من التبرعات لجمعيات خيرية للأطفال -- وقد طاروا معنا.
    Ama o çıkamadan otomobil bir uçurumdan aşağı uçtu ve alev aldı. Open Subtitles لكن السيارة إنفجرت عند المنحدر قبل أن يتمكن من الهروب وتحطمت وإحترقت
    Memeliler ağaçlara tırmandı, uçtu ve günümüzdeki davranışlarına benzer birçok başka şey yaptılar. TED تسلقت الثدييات الأشجار وطارت وفعلت الكثير من الأشياء الأخرى التي تبدو حديثة نوعاً ما.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more