"uçurumda" - Translation from Turkish to Arabic

    • منحدر
        
    • الهاوية
        
    • الجرف
        
    • الهوه
        
    500 metre yükseklikteki uçurumda iplerle ve o minik zincirlerle beklemek mi? Open Subtitles القفز من منحدر إرتفاعه500 قدم بواسطة الحبال والقليل من سلاسل المفاتيح المعدنية ؟
    Bir uçurumda gibi hissediyorum.. ....bilirsin, Acapulco'dakiler gibi Open Subtitles أشعر بأني غواص منحدر إلى أكابولكو
    Karar vermek için biraz daha beklersen hepimiz seni uçurumda yürüteceğiz dedi. Open Subtitles إن استغرقتِ دقيقة أخرى لتتخذي قرارك فسوف نسير جميعاً على حافة الهاوية
    Kölelikten, yeniden yapılanmaya, şu anda durduğumuz uçurumda zayıf, beyaz adamlar, teskin etmek için acımasız yalanlar sunarken güçlü, beyaz adamların dünyaya hükmettiğini gördük. Open Subtitles من العبودية لعهد الإعمار إلى الهاوية التي نقف عندها الآن، شاهدنا رجالا بيض أقوياء يحكمون العالم،
    Jon Snow'u öve öve bitiremiyorsun ama vardığı zaman bir uçurumda saklanıyorsun. Open Subtitles لكن عندما يصل، تختبئين أعلى الجرف
    Konuşacak vaktimiz olmadı pek ama James, ona uçurumda ne gösterdiğimi... - Duvarlarında isimler yazan mağarayı mı yani? Open Subtitles تعلم، أنا و أنت لم نتحدّث لكن كنتُ أتساءل إن قال لك (جيمس) ما أريتُه له عند الجرف
    İnsanların kendi kendileriyle yüz yüze geldiği ışıltılı uçurumda. Open Subtitles في الهوه السحيقة التي يواجة فيها البشر حقيقتهم
    uçurumda bir delik içinde terazide duran taşlar mı? Open Subtitles كهف في منحدر وبه أحجار على ميزان؟
    Hatta ilk romanının üçüncü bölümünün sonunda adamın biri tırnaklarıyla bir uçurumda asılı kalmıştı. Open Subtitles في الحقيقة، بنهاية الفصل الثالثمنقِصته... رسم شخصاً وهو يتعلق ... بأظافره من على منحدر.
    köylüler beni yalnız bir uçurumda terk ettiler. Open Subtitles هجرني القرويين على منحدر بمفردي
    Tırmandık ve en tepeye ulaştık, ve bu sarp kayalığın kıyısındaydık. Roland, yanardağın diğer ucunda, bu kükürt dumanı içinde kayboldu ve ben orada bir başıma bu uçurumda yapayalnız kaldım. TED ولقد صعدنا ووصلنا إلى أقصى ارتفاع، ونحن على الحافة، على حافة الهاوية، وهذا رولاند إختفي في الدخان الكبريتي في البركان في الطرف الآخر، وأنا هناك وحدي على شفير الهاوية.
    ...belki de bir uçurumda olduğunun farkına varıyor. Open Subtitles ربما يدرك فجأة أنه يقف على حافة الهاوية
    Evet. Yaratığı uçurumda buldular. Open Subtitles أجل ، لقد وجدوا الكابوس فى الهاوية
    Karışık duygular Bady. Bu tıpkı Larry Wildman'ın yeni Maserati'mle uçurumda uçuşu gibi. Open Subtitles مثلمـا كان (لاري وايلدمان) يخرج من الهاوية في (مازيراتي) الجديدة
    - O uçurumda duran benim arkadasim. - Hanimefendi... Open Subtitles -صديقي في ذلك الجرف !
    İnsanların kendi kendileriyle yüz yüze geldiği ışıltılı uçurumda. Open Subtitles في الهوه السحيقة التي يواجة فيها البشر حقيقتهم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more