Sürekli sizin gibi insanlarla uğraşmaktan, bende duygusal bir boyun ağrısı oluştu. | Open Subtitles | أنا عانيت من شد عاطفى من التعامل مع ناس أمثالك كل يوم |
Makarna oynamak, bir hastalık hastasıyla uğraşmaktan çok daha kolaydı. | Open Subtitles | اللعب بالمعكرونة كان أكثر متعة من التعامل مع مريض بالوسواس |
Ama ölmek bu pislikle uğraşmaktan daha iyi midir diye düşünmeden edemiyorum. | Open Subtitles | لكنني أفكر في أن الموت سيكون أفضل من التعامل مع هذا الوغد |
-Evet, ben de barmenim ve başkalarının sinir krizleriyle uğraşmaktan yoruluyorum. | Open Subtitles | أنا نادل حانه وانا اصبح متعباً جداً من التعامل مع أعصاب الناس |
Ölmek, bununla uğraşmaktan daha iyi olurdu. | Open Subtitles | الموت سيكون أفضل من التعامل مع هذا الهراء |
Senin boklarınla uğraşmaktan bıktım usandım ve artık yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | لقد سئِمتُ من التعامل مع كُل قذاراتك ولا يُمكنني التحمُل أكثر. |
Dostların için bir mesajım var. Alt seviye görevlilerle uğraşmaktan bıktım. | Open Subtitles | حسناً فلتكن الرسالة إلى أصدقائك لقد اكتفيت من التعامل مع المستوى الثاني |
Senin batırdıklarında uğraşmaktan başka yapacak işlerim var. | Open Subtitles | أتعرفين، لديّ ما أفعله أهم من التعامل مع مشاكلك |
Adam ne kadar kel olursa olsun her zaman, onun sertleşme problemiyle uğraşmaktan bıkmış bir hatun da vardır. | Open Subtitles | مهما كان الشخص أصلعاً هناك دائماً امرأة تعِبت من التعامل مع عطبه مع الإنتصاب |
İmanlı bir kadınla uğraşmaktan daha kötüsü yoktur herhalde. | Open Subtitles | لا يوجد أسوء من التعامل مع أنثى مقززة، أنا متأكدة. |
Şu an beni patronunla uğraşmaktan kurtardın. | Open Subtitles | للتو أنقذني من الاضطرار إلى التعامل مع رئيستك في العمل |
Üçüncü dünya ülkeleriyle uğraşmaktan sıkılmıştım. | Open Subtitles | أنا فقط أردت استراحة من التعامل مع كل هذا القرف العالم الثالث. |
Bununla uğraşmaktan kaçınmak için kendini ava veriyor. | Open Subtitles | أعني بأنها تحاول إخفاء هذا من خلال الصيد لكي تتجنب التعامل مع الوضع القائم. |
Ailemin sorunlarıyla uğraşmaktan bıktım artık. | Open Subtitles | وقد مللت من التعامل مع مشاكل والداي |
Her zaman bu pisliklerle uğraşmaktan sıkıldım. | Open Subtitles | مللت من التعامل مع القذارة طوال الوقت |
Belki de o külfetle yaşamak Rush ile uğraşmaktan daha kolaydır. | Open Subtitles | ربما هذا العبء أهو من التعامل مع راش |
Politikayla uğraşmaktan sıkılmış olabilir. | Open Subtitles | ربما تعب من التعامل مع كل هذه السياسة |
Ve son olarak, PMS, kadınları günncel sorunların sebep olduğu duygusallıkla uğraşmaktan | TED | وأخيرا ، اسطورة ال PMS تبقي النساء بعيده عن التعامل مع المشاكل الفعلية مما يسبب لهم اضطراب عاطفي . |
İnsanlarla uğraşmaktan korkuyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تخاف التعامل مع الناس، صح؟ |
-Dr. House hastalarla uğraşmaktan hoşlanmaz. | Open Subtitles | الكل يكذب - دكتور (هاوس) لا يحب التعامل مع المرضى - |