"uday" - Translation from Turkish to Arabic

    • عدي
        
    • عُدي
        
    • اوداي
        
    • حسين
        
    Bağdat'ta sarayın bodrumunda dostların Uday ve Kusay'ın, vatan hainlerini ağaç öğütücüsüne verdikleri söyleniyor. Open Subtitles لقد قِيل لي في قبو القصر في بغداد أعداء للولايه لقوا حتفهم من قبل زملائك عدي و قصي
    Ulusumuzun ve Irak'ın bütün gençliği cihatta Uday, Kusay ve Mustafa'yı takip edecekler. Open Subtitles كل شباب أمتنا وشباب العراق سوف يتبعون جهاد (عدي) و (قصي) و (مصطفى)
    Saddam Hüseyin'in Uday ve Kusay dışında yüz oğlu daha olsa... Open Subtitles إن كان لدى (صدام حسين) مئة إبن غير (عدي) و (قصي)
    Amerikalılar, Uday'in bugün Şiiler tarafından vurulduğunu söylüyorlar. Open Subtitles الأميركان يقولون بأن عُدي قد تعرض لعملية أختيال فاشلة بواسطة الشيعة.
    Erkek kardeşim olsun istedim, ama babam benim "Kusay"a ihtiyacı olmayan bir "Uday" olduğumu söyledi. Open Subtitles "أردت فقط أخ صغير ، ولكن أبي قال أنني "عُدي "ولست بحاجة إلى "قُصي
    Ben Raja Uday Singh'le görüşmek istiyorum. Open Subtitles انا هنا لمقابله المهراجا اوداي سينج رئيس مجلس المدينه
    Uday'a daha sonra anlatacagım, dürüstlügü nasıl ezdiğini. Open Subtitles ثم سأخبر عدي بصراحه بشأن إعجابك به
    Şuna bak. Uday'a karşı bir kez öfkelenirsem biz de onlardan biri olabiliriz. Open Subtitles كل ما يتطلبه الأمر هو أن أفقد أعصابي مع (عدي) لمرة واحدة
    Eğer Uday'la ilgiliyse ve bir özür gerekiyorsa Uday özür dileyecek. Open Subtitles إذا كان بشأن (عدي) وطلب إعتذاره حينها سيعتذر (عدي)
    Bu yüzden ben ve Uday dostluk içinde Hüseyin'i Bağdat'a ailesine dönmesi için davet etmeye geldik. Open Subtitles نريد توضيح سوء الفهم لذا أنا و (عدي) جئنا بدعوه صداقة لمحاولة إعادة (حسين) إلى بغداد
    Zaidan! Uday, Uday, kalk. Dışarıda bir şey oluyor. Open Subtitles (عدي)، (عدي)، إنهض هناك شيء يجري بالخارج
    Kusay ve ağabeyi Uday yıllarca Saddam Hüseyin'in imparatorluğunun merkezindeydiler. Open Subtitles لعدة سنوات كان (قصي) وأخوه الكبير (عدي) في مركز أمبراطورية (صدام حسين)
    Uday, Kusay ve Mustafa'yı öldürdüğünüzü sanıyorsanız size söylüyoruz yanılıyorsunuz. Open Subtitles إن كنتم تعتقدون بأنكم قد قتلتم (عدي) و (قصي) و (مصطفى) نقول لكم أنتم مخطئون
    Ve ben onun iki oğlu Uday Ve Falafel'i yakaladığımıza asla inamıyorum. Open Subtitles وأنا أظن أننا لم نلقِ القبض على إثنين من أولاده؛ (عُدي) و(فلافل)!
    Babam Uday hakkında böyle konuştuğunu duymasın. Open Subtitles لاتدع أبي يسمعك وأنت تتحدث عن (عُدي) هكذا
    Bir lider, müzakere etmeyi de bilmeli Uday. Open Subtitles يجب أن يكون القائد جاهزاً للنقاش يا (عُدي)
    Korkarım bu tür davranışlar Uday için normal. Open Subtitles أخشى أن هذا نوع من السلوك يبدو عادياً بالنسبة لـ(عُدي)
    Uday'ın davranışlarının ailesi ve hükümetin tipik davranışı olduğunu söyleyenler. Open Subtitles أولئك الذين يشعورون بأن سلوك (عُدي) هو نموذج هذه العائلة وهذه الحكومة
    Uday'ın davranışları başkanımızı ve ailesini utandırıyor. Open Subtitles بأن تصرف (عُدي) جلب لنا درجة من العار في هذا البيت
    Uday 'ın onaylamasi için yeni erkek arkadasini getiriyor. Open Subtitles اوداي سيقوم بجلب صديقه الجديد ليحصل على موافقتها
    Uday, Aliya kendi erkek arkadaşını bile reddediyor. Open Subtitles اوداي , عالية ترفض حتى صديقها هي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more