Sana kimsenin unutmayacağı bir yüz vereceğim. | Open Subtitles | سأعطيكِ وجهاً لن ينساه الجميع أبداً |
Karşı koydun ve kazandın. unutmayacağı şey bu. | Open Subtitles | لقد تحديتيه وربحتِ هذا ما لم ينساه. |
İnsanların asla unutmayacağı bir şeyi kurmak. | Open Subtitles | بناء شيء لن ينساه الناس أبداً. |
Sonuçta, bu gün Kedi Mittens'ın kolay kolay unutmayacağı bir gün oldu. | Open Subtitles | بوجه عام، هذا يوم لن تنساه القطة ذات القفازين لوقت طويل. |
Sürünün gümüş gözlü liderinin asla unutmayacağı bir yara idi. | Open Subtitles | إنه لجرح, صاحبة العين الفضيّة وقائدتهم لن تنساه أبداً. |
Korkunç bir şey görmüş. Asla unutmayacağı bir şey. | Open Subtitles | لقد رأت أمراً مريعاً أمراً لن تنساه أبداً |
En son anlarında ölüm döşeğindeyken bile hiç unutmayacağı şeyler vardı. | Open Subtitles | بالنهاية، حتى على فراش موته. كانت هنالك أشياءً لمّ ينساها قطّ. |
Gupta asla unutmayacağı bir akşam yaşayacak. | Open Subtitles | قوبتا سيحظى بليلة لن ينساها أبدا |
Karşılaştığımızda bu adama asla unutmayacağı yeni bir şey öğretmek istiyorum. | Open Subtitles | والآن أود أن أعلّم هذا الرجل شيئاً جديداً... أجل، عندما نتقابل... شيئاً لن ينساه أبداً. |
Samantha bağışladı ve Brad asla unutmayacağı bir ders aldı. | Open Subtitles | سامحته (سامانثا) و تعلم (براد) درساً لن ينساه أبداً |
Hiç unutmayacağı bir sayı. | Open Subtitles | أنه رقم لا يمكن أن ينساه |
- Havuzluk bir delik değil o. - unutmayacağı bir şey olduğu kesin ama. | Open Subtitles | ستكون بكل تأكيد شيئاً لن تنساه |
Bu partiyi nasıl kasabanın hiç unutmayacağı bir parti olarak yapacağız? | Open Subtitles | أذن , كيف نجعله حفلا لا تنساه هذه البلدة ابداً ؟ يا(أنابيث) انت لم |