Ama onun unuttuğu şudur ki bilinç olmaksızın, gerçek mutluluğa ulaşmak için hiç bir yolu yoktu ve hatta aşkınlık ihtimali de. | TED | لكنه نسي ايضا انه بدون الوعي لن يحصل على السعادة الحقيقية وحتى في إمكانية التعالي |
Döndüğünde kuvöze yerleştirmeyi unuttuğu petri kutusunun üzerinde büyüyen bir küf kolonisi buldu. | TED | وحين عاد، وجد مستعمرة من العفن تنمو على سطح طبق مخبري كان قد نسي أن يضعه في الحضّانة. |
H.M.'nin bilinçsiz motor merkezi, bilinçli zihnin unuttuğu şeyi hatırladı. | TED | فقد تذكّرت مراكزه الحركية اللاواعية ما نسيه عقله الواعي. |
Evine kırk yılda bir gittiğinden kapının şifresini unuttuğu bile oluyor. | Open Subtitles | لقد نسى كلمة مرور منّزله ، لأنه بالكاد يذهب الى منزله |
Bu yere bir bak. Zamanın bile unuttuğu bir ev. | Open Subtitles | انظر إلى هذا المكان إنه المنزل الذي قد نساه الزمن |
Sonra herkesin unuttuğu konular var, belki de hayatta en önemli olan konular. | TED | ثم لدينا أشياء نسيها الجميع، و التي من المحتمل أنها الأهم على الاطلاق في الحياة |
Evet, Rahip, hala Tanrının unuttuğu yer değil mi diyorsun? | Open Subtitles | إذاً أيها القس ألازلت تعتقد أن هناك مكان لم يتركه الرب مهجوراً؟ |
Burada onun tamamen unuttuğu geçen seneyi hatırlatmak üzere bulunuyorum. | Open Subtitles | أنا هنا للتأكد من أنه سيعوض عن نسيانه إياه العام الفائت |
Taksi, saatini kurmayı unuttuğu için işe gitmek üzere evden her zamankinden 5 dakika geç çıkan adam karşıdan karşıya geçtiği için durmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | سيّارة الأجرة كان لابدّ لها أن تتوقّف لرجلٍ يعبر الشارع والذي تأخر على عمله 5 دقائق عن المعتاد لأنه نسي وضع جرس التنبيه |
Nasıl davranması gerektiğini unuttuğu için Martin adına çok endişeleniyoruz. | Open Subtitles | نحن قلقون جداً لدرجة أن مارتن نسي حسن السلوك |
Evet, keş babasının bir tarafa kilitlemeyi unuttuğu çifteyle kafasını uçuran o çocuğun yüzü gibi. | Open Subtitles | نعم مثل نظرة ذلك الولد الذي فجر راسه بمسدس عيار 12 ملم لان والده مدمن المخدرات نسي اغلاقه |
Sly, töreni indirebilmek için güvenlik kameralarını açık unuttuğu dizüstüne bağlamış olmalı. | Open Subtitles | ليحمل المراسم على جهازه المحمول و نسي أن يغلقه, لقد رأيته موصولاً بالكهرباء عندما وصلت |
unuttuğu apaçık ortada. | Open Subtitles | أجل صحيح من الواضح أنه نسي كل شيء عنك |
Çünkü Lex'in unuttuğu şeyleri hatırlamasını isteyeceğinizi sanmam. | Open Subtitles | لأني لا أعتقد أنك تريد ليكس يتذكر ما نسيه |
Her yetişkinin unuttuğu, ama her çocuğun bildiği bir şey. | Open Subtitles | ما يعلمه كل الأطفال هو ما نسيه جميع البالغين |
Ama söylemeyi unuttuğu şey, büyük... ve ihtiyar bir kırmızı gözün bana bakıyor olacağıydı. | Open Subtitles | و لكنه قد نسى أن يقول لى أن هناك عين حمراء كبيرة تنظر إلى |
"Basit bir golün" nasıl atılacağını unuttuğu için kesilen bir oyuncuyla görüşmem gerekiyordu. | Open Subtitles | إضطررتٌ لمقابلةِ أحد لاعبي دوري كرة القدم الأمريكيّة فالراكل قد أصاب نفسه لأنه نسى كيفيّة تقسيم العمدان |
unuttuğu birşey olduğunu, ve önce benim inmem gerektiği söyledi. | Open Subtitles | لقد قال بأن هناك شيئاً نساه و طلب منّي أن أنزل أولاً |
unuttuğu birşey olduğunu, ve önce benim inmem gerektiği söyledi. | Open Subtitles | لقد قال بأن هناك شيئاً نساه و طلب منّي أن أنزل أولاً ! هذه هي |
Tanrım! Zamanın unuttuğu bir yer! Burası Nora Driggers Dinsmoor'ın | Open Subtitles | ،يا إلهي، هذه هي الأرض التي نسيها الزمن نورا دريغيرز دينزمور |
Sen gerçekten Tanrı'nın unuttuğu yere mi gidiyorsun? | Open Subtitles | هل ستذهب إلى مكان يتركه الرب مهجوراً؟ |
İnsanın hafızasının en zor unuttuğu şeyin korku olduğunu söylerler. | Open Subtitles | في ذاكرة الرجل أصعب شئ يمكنكِ نسيانه هو " الخوف " كما يُقال |
Böyle Tanrı'nın unuttuğu bir yere niye gömülmek isteyeyim ki? | Open Subtitles | لما قد أرغب في أن أدفن في هذا المكان المنبوذ ؟ |
Allah'ın unuttuğu bu yere beni neden gönderdiler? | Open Subtitles | لماذا أرسلوني لهذا المكان المنسي من الإلهه؟ |
Hayır, sadece hepimizin unuttuğu, eskiden birlikte olan ünlü insanlar | Open Subtitles | كلا, إنها عن علاقات المشاهير التي نسيناها |