| Orada olduğun için çok utangaçtı. | Open Subtitles | أنت رأيت، كانت خجولة للغاية لأنك كنت هناك |
| Çok utangaçtı, yüzünü sürekli aşağıda tuttu. | Open Subtitles | كانت خجولة جدا لدرجة انها حافظت علي وجهها منخفض طوال الوقت. |
| Beni hep arzulardı ama bu konuda bir şey yapamayacak kadar utangaçtı. | Open Subtitles | لكنه خجول لدرجة أنه لم يفعل شيئاً حيال هذا |
| Beni hep istedi ama bu konuda bir şey yapamayacak kadar utangaçtı. | Open Subtitles | لكنه خجول لدرجة أنه لم يفعل شيئاً حيال هذا |
| Demek istediğim, bana karşı hisleri olduğu ortadaydı ama bunu gösteremeyecek kadar utangaçtı. | Open Subtitles | أقصد, لقد كان واضحاً أنه يكن مشاعراً لي، لكنه كان خجولاً جداً ليظهرها. |
| Çok utangaçtı. Onun sevdiğim özelliklerinden biriydi. | Open Subtitles | كان خجولاً جداً، إنها من الأمور التي أحبها به |
| Ama peşinden koşmak için çok utangaçtı. | Open Subtitles | لكنه كان خجولا ً جدا ً ليطاردها |
| Düğündeki herkesle dans etmiştim. Kadınlar harikaydı ama erkekler biraz utangaçtı. | Open Subtitles | لقد رقصت مع كل من حضر الزفاف لقد كانت النساء بارعات، لكن الرجال كانوا خجلين قليلا |
| O çok utangaçtı. | Open Subtitles | كان خجولًا جدًا. |
| Başlarda utangaçtı ama sonradan kendini buldu işleri her geçen gün öğrenmeye başladı bilirsin süreçleri iyice öğrenmişti. | Open Subtitles | خجولة في البداية، لكن بعدها أحبت الأمر تسأل عن كيفية قيامنا بالعمل تتعلم العملية فحسب |
| Ama nasıl utangaçtı nasıl arsızdı, detaylarıyla anlat bana! | Open Subtitles | كيف كانت خجولة ؟ و كيف أصبحت جريئة ؟ أخبرني بالتفاصيل |
| Ve dokuz yaşında biraz da utangaçtı ve oraya geldi ve dedi ki "Yanıma otur." | TED | كانت في التاسعة من عمرها و كانت خجولة و ذهبت الى هناك , و قال لها, " اجلسي بجانبي ". |
| Dışarıya odun kesmeye gittiğimizde ve Grace ve annesinin yapacağı işleri yaparken Grace çok utangaçtı; çocuk değildi, gençti | TED | واصلنا محاولة إشراكها، لكنها كانت خجولة. وعندما يحل الليل، عندما تطفأ كل الأضواء في ريف تنزانيا، ولم يكن هناك قمر في تلك الليلة، |
| Sebastian utangaçtı. O değildi. Ben de değildim. | Open Subtitles | لقد كان " سيباستيان " خجولاً مع الناس بينما هى لم تكن خجولة ولا أنا |
| Belki de sadece utangaçtı. | Open Subtitles | .ربّما هو كان فقط خجول |
| Ama O Çok utangaçtı. | Open Subtitles | لكن هذا فقط لأنه خجول |
| Hayır, demek istediğim, utangaçtı ama... | Open Subtitles | لا. أنا أعنى أنه خجول.. ولكن |
| Çok utangaçtı, o yüzden ben dışarı çıkmayı teklif ettim. | Open Subtitles | لقد كان خجولاً جداً، لذا طلبت منه الخروج. |
| Ama Grunwalski utangaçtı. | Open Subtitles | لكن (جرونوالسكي) كان خجولا |
| Yaz başlangıcıydı, erkek arkadaşı motosiklet kazasında ölmüştü. Yani çok savunmasızdı. Onun dengi çocuklar da çok utangaçtı. | Open Subtitles | على اي حال, الصيف السابق لمقتل حبيبها في حادث دراجة فاصبحت سريعة التاثر ومعظم الشبان في مستواها كانوا خجلين |
| Başlarda çok utangaçtı ama bir kahkahası vardı ki herkes bulaşıcı olduğunu söylüyordu. | Open Subtitles | كانت خجولةً جداً في البداية لكن كانت لديها تلك الضحكة كان الناس يقولون أن ضحكتها معدية |