Bu yetenek sayesinde devasa bir uzay ve zaman boyunca insan olarak fikir aktarımı yaptık. | TED | لذلك بسبب هذه القدرة، نحن البشر قادرون على نقل أفكارنا عبر مساحات شاسعة من المكان والزمان. |
Tüm bu uzay-zamanı esnetme ve bükme önceden uzay ve zaman olarak ayrı ayrı düşündüğümüz şeyleri bir lapa haline getirdi. | TED | كل ذلك التمديد والهرس للزمكان شوّش معًا ما كنّا نفكر فيه بشكل مختلف على أنه المكان والزمان. |
uzay ve zaman ayrı değildir. Onlar bir ve bütündür. | Open Subtitles | المكان, والزمان ليسا مُنفصلين, فهما شيء واحد, وهما أيضاً نفس الشيء. |
Bu gözlemlere uzay ve zaman açısında devasa bir ölçüde ihtiyacımız olduğundan dolayı daha da çetrefillidir. | TED | بل إن الأمر أكثر تحديا لأننا بحاجة لتلك الملاحظات العلمية بحجم ضخم في الزمان والمكان. |
Bir tarafta uzay ve zaman ve hareket ile ilgili düşünme biçimleri, öteki tarafta toplum ile ilgili düşünme biçimleri ile birbirine yakın bağlıydi. | TED | طريقتهما في التفكير عن الزمان والمكان و الحركة، من ناحية و التفكير عن المجتمع من ناحية أخرى، كانا متقاربين لحد كبير. |
Fakat uzay ve zaman çok yakından bağlantılıdırlar. | Open Subtitles | غير أنّ المكان والزمان مُترابطان بحميميّة. |
Tam olarak gökadalar arası seyahat değil ama uzay ve zaman boklarını kafam almıyor. | Open Subtitles | حسناً، إذاً فهو لا يسافر عبر المجرات حرفياً، ولكن هراء المكان والزمان هذا يؤلم رأسي. |
Bu tıpkı bir teleskobun ya da mikroskobun görüş gücünüzü yeniden ayarlamasına benziyor; bence bilgisayar simülasyonları sezgilerinizi çok büyük uzay ve zaman ölçeklerinde yeniden ayarlayabilir. | TED | إنها تقريباً مثل طريقة التلسكوب والمايكروسكوب إعادة معايرة نظرك، أعتقد أن محاكاة الحاسوب يمكنها إعادة غريزتك عبر مقاييس واسعة من المكان والزمان على حدٍ سواء. |
Eğer uzay ve zaman süregelen şeylerse evrenin çok küçük bir parçasının bile sonsuz noktaları vardır ve sınırlı programlama gücüyle simüle etmek imkansız hale gelir. | TED | لو أن المكان والزمان مستمران، فلن يكون لأصغر شيء على الإطلاق من الكون أي حدود يتوقف عندها وبالتالي سيصبح من المستحيل محـاكـاته من خلال قوةٍ حـاسوبـيـةٍ محـدودةٍ. |
Anton'un bunu söyleyip söylemedigini bilmiyorum çünkü uzay ve zaman birbiriyle iliskilidir, Poley. | Open Subtitles | لا أعرف إذا كان (أنطون) قال هذا لأن المكان والزمان مترابطان (بولي). |
O andan itibaren uzay ve zaman oluştu. | Open Subtitles | ونتج عنه أيضاً المكان والزمان |
Einstein'ın uzay ve zaman hakkındaki en iyi teorimiz olan... genel görecelik kanununda,... uzay ve zamanın sınırsız yoğunlukta bükülmesi söz konusudur. | Open Subtitles | لدينا أفضل نظرية عن الزمان والمكان ونظرية النسبية العامة لـــ "آينشتاين"، تقول: بأن المكان والزمان يصبح منحنياً بلا حدود، |
uzay ve zaman içinden iletişim. | Open Subtitles | الاتصالات عبر المكان والزمان. |
- uzay ve zaman. | Open Subtitles | المكان والزمان |
- uzay ve zaman... | Open Subtitles | - المكان والزمان ... |
Cep telefonumla uzay ve zaman'daki herkesi ve her yeri arayabilir miyim yani? | Open Subtitles | أتقول أن بوسعي مهاتفة أي شخص في أي مكان في الزمان والمكان من هاتفي ؟ |
Bahsetmiş miydim, tüm uzay ve zaman içinde herhangi bir nokta... | Open Subtitles | هل ذكرت، إلى أي نقطة في كل الزمان والمكان |
uzay ve zaman içindeki zayıf bir nokta. | Open Subtitles | ما هو الصدع ؟ - نقطةٌ ضعيفةٌ فى الزمان والمكان - |
Sana uzay ve zaman boyunca bağlı kaldım. | Open Subtitles | اعتمدت عليك عبر الزمان والمكان |
Biliyor musun, 900 yıl uzay ve zaman'da geçen hayatımda daha önce hiç önemsiz biriyle karşılaşmamıştım. | Open Subtitles | هل تعرف، خلال 900 عام ... في الزمان والمكان لم يسبق لي مقابلة شخص بلا أهمية |
Bilim kurgu gibi geliyor fakat bu mümkün, çünkü bu kuantum parçacıklarının bu değişken yapısı uzay ve zaman boyunca bir şekilde birbirine kenetlenebilir, bir parçacık ile ilgili bir değişiklik yaptığınızda bu diğerini de etkileyebilir ve bu ışınlanma için bir kanal oluşturabilir. | TED | يبدو مثل الخيال العلمي ولكنه ممكن، لأن هذه الهويات تتسم بسلاسة الجزيئات الكمية والتي يمكن أن تتشابك مع الزمان والمكان وبهذه الطريقة التي عندما تغير شيئًا ما عن جسيم واحد، يمكن أن تؤثر على الآخر، وهذا ينشيء قناة للنقل عن بعد. |