"uzayda" - Translation from Turkish to Arabic

    • في الفضاء
        
    • بالفضاء
        
    • للفضاء
        
    • الفضاء الخارجي
        
    • الفضاءِ
        
    • فضاء
        
    • فى الفضاء
        
    • عبر الفضاء
        
    • في الحيز
        
    • في المساحة
        
    • الفضاء الخارجى
        
    Tamamen sanal gerçekliğe girelim ve herkes siber uzayda buluşsun. TED سنستعمل كلنا تقنية الواقع الافتراضي، ونلتقى جميعا في الفضاء الإلكتروني.
    Daha önce de söylediğim gibi kafayı yemiş, diğerlerini öldürüp, uzayda yürüyüşe çıkmış. Open Subtitles كما قلت من قبل قام بحركات مجنونة قتل الباقي ثم تمشى في الفضاء
    O zaman uzayda duraklamış olan zamanınız daha çabuk geçer. Open Subtitles وبعد ذالك وقتك موقوف في الفضاء وسوف يمر بسرعه هائله
    Bu da Alman hapım bomba atarlarsa veya uzayda tek başıma kalırsam diye. Open Subtitles وهذه هي الحبوب الألمانيّة. في حالة أطلقوا القنبلات أو إن أكون مهجورة بالفضاء.
    Bu namussuzu yenmek için 20 milyon insan öldü ve o uzayda ilk temsilcimiz? Open Subtitles مات 20 مليون شخص بسبب هذا الوغد ونكتشف الآن انه اول سفير لنا للفضاء الخارجى؟
    Yani bu resmin göstermediği şey uzayda varlığını bildiğimiz bütün gezegenler. TED إذاً، ما لا تُظْهره لكم هذه الصورة هو كل النجوم التي نعلم بتواجدها في الفضاء الخارجي.
    *Tüm silahlarını ateşle ve uzayda patlat Open Subtitles اطلق كُلّ أسلحتِكِ حالاً و فجرها في الفضاءِ
    - Kapıyı tutamıyorlar, çünkü hareket eden uzayda sabit bir nokta arıyorlar. Open Subtitles لا يمكنهم إبقاء الباب لأنهم يبحثون عن نقطة ثابتة في فضاء متحرك
    Asgard ışını uzayda yayabilmek için bir uydular sistemi geliştirdi. Open Subtitles اسجارد طوّرا نظام الأقمار الصناعية التي تنشر اشعاعه في الفضاء
    İşte uzayda dönüp duran gezenlerden birinin zemininde öylece sırt üstü uzandık. Open Subtitles هانحن ذا، مستلقين في هذا الكوكب الكروي العتيق، الذي يدور في الفضاء.
    Bu gemide bir katil var ve derin uzayda tıkıldık kaldık. Open Subtitles لدينا قاتل على متن هذه السفينة ونحن محبوسون في الفضاء المميت
    Fakat insanlık için asıl sorun uzayda daha büyük kaya parçalarının olması. Open Subtitles لكن مشكلة البشرية هي أنه هناك في الفضاء هناك دوما صخرة أكبر
    Böylece geri döndüğüm zaman gerçekten uzayda bulunmuş bir yıldızın olacak. Aman Tanrım! Open Subtitles بهذه الطريقة ، حين أعود ، سيكون لديكِ نجمة كان في الفضاء حقاً
    Ve bu da arka tarafından girdiğim resim çünkü uzayda çığlığını kimsecikler duymaz. Open Subtitles وهذا أنا أحتضنك من الخلف لأنه في الفضاء لن يستطيع أحد سماع صراخك
    Hatırlayın, aradığımız şey sadece uzayda saklı değil, zaman içinde de saklı. Open Subtitles تذكروا، ما نبحث عنه ليس مخبئا بالفضاء وحسب، بل بالوقت أيضا.
    "Her geçen yılda, uzayda yaşam olması ihtimaline dair tahminlerimizin artmakta olduğu görüldü." Open Subtitles بكل عام مضى, تقدريرنا لإحتمال الحياة بالفضاء يزداد,
    Hatırlayın, aradığımız şey sadece uzayda saklı değil, zaman içinde de saklı. Open Subtitles تذكروا، ما نبحث عنه ليس مخبئا بالفضاء وحسب، بل بالوقت أيضا.
    Bu adam gerçekten uzayda bulundu. Open Subtitles هذا الرجل سافر للفضاء الخارجي في العالم الحقيقي
    - Vay! - Bu gerçekten uzayda uçuyor mu? Open Subtitles واو أفعلا هذا الشئ قادرا على التحليق في الفضاء الخارجي
    Yönümüzü tutturamazsak uzayda boşluğa düşebiliriz. Open Subtitles يُمْكِنُنا أَنْ ندير هذا الشيءَ بأمر خاطئ ويَنتهي بنا الامر في الفضاءِ الخارجيِ
    Aslında, 12 boyutlu bir uzayda yaşıyorlar. Burada ufak bir hile yapıyoruz. TED في الواقع هي تعيش في فضاء مؤلف من 12 بُعداً. لذا نستخدم حيلةً صغيرةً.
    On dakikada buradan çıkamazsak... uzayda kaybolmak için rokete ihtiyacımız kalmayacak. Open Subtitles او لن نحتاج الى الصاروخ لكى نطير فى الفضاء
    Bence sürdürülebilir enerjinin geleceği büyük oranda kaçınılmaz, ama uzayda seyahat eden bir medeniyet olmak kesinlikle kaçınılmaz değil. TED اعتقد أن مستقبل الطاقة المستدامة حتمي إلى حد كبير، لكن أن نصبح حضارة تسافر عبر الفضاء ليس حتميًا بالتأكيد.
    Bir başka fikir, bir diğer çoklama yolu da uzayda çoklamadır. Nöronun farklı parçalarına, aynı anda farklı şeyler yaptırmak. TED والآن، فكرة أخرى، طريقة أخرى للمضاعفة هي المضاعفة في الحيز أي جعل أجزاء مختلفة في الخلية العصبية تقوم بأشياء مخنلفة في نفس الوقت.
    Boş uzayda, doğanın en incelikli ögeleri artık dış dünyanın kirletici havasından korunarak çalışılabilmekteydi. Open Subtitles في المساحة الفارغة، يمكن الآن دراسة أصغر مكونات الطبيعة دون تدخل من الهواء الممتلىء بالملوثات من العالم الخارجي.
    Bu insanlar son 51 yılı uzayda zorluklarla mücadele ederek geçirdiler. Open Subtitles لقد امضى هؤلاء الناس 51 عاماً فى التعامل مع قسوة الفضاء الخارجى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more