"vaktinizi" - Translation from Turkish to Arabic

• وقتك
• وقتكم
• وقتكِ
• وقتكَ
• لوقتك
• وقتكما
• وقتكن
• لوقتكم
• أوقاتكم

Ölüyor olabilir, hala konuşamıyor ve vaktinizi bununla mı harcıyorsunuz?
لا، ربما تحتضر لازالت لا تتحدث و تضيع وقتك بهذا

Teşekkür ederim efendim, ayrıca kıymetli vaktinizi aldığım için özür dilerim.
شكراً لك يا سيدي , وأنا أعتذر عن إهدار وقتك الثمين

vaktinizi bir kutudan diğerine tırmanarak geçirirseniz farklı açıdan bakmak daha kolaydır.
‫من الأسهل التفكير خارج الصندوق‬ ‫إذا قضيت وقتك في القفز‬ ‫من صندوق إلى آخر.‬

Çünkü vaktinizi böyle önemli bir olayda bir rahibi taciz ederek harcadığınızı düşünemiyorum.
لأنني لا أستطيع تخيلكم تضيعون وقتكم في مضايقة كاهناً في تحقيقٍ بهذا الحجم

vaktinizi boşa harcadığım için üzgünüm. Sizi aramak benim fikrim değildi.
أسفة لأننى أهدرت وقتكم ، لم تكن فكرتى بأن أتصل بكم

Sanırım yeterince vaktinizi aldım.
حسناً، أعتقد بأنني أخذت ما يكفي من وقتكِ

Çok teşekkür ederim. Daha fazla vaktinizi almayacağım.
شكرا جزيلا لك , أنا لا أريد أن أضيع المزيد من وقتك

40 saniyeden fazla vaktinizi almayacak iki kelime için
لمدة أسبوعين لن نأخذ من وقتك أكثر من 40 دقيقة

Doktor, vaktinizi almak istemem ama benim yaram hala kanıyor.
دكتور ، انا لا اريد ان آخذ من وقتك ، ولكن الجرح لازال ينزف

Özür dileriz, vaktinizi aldık, hadi Otis, gidelim.
إننا آسفون .. لقد أضعنا وقتك هيا بنا يا أوتيس

Umarım katılmanızın nedeni ben değilim, çünkü vaktinizi boşa harcamış olursunuz.
و أرجو ألا تكون انضممت للصفوف من أجلي ستكون قد أضعت وقتك ,.

Efendim, yabancılarla konuşarak vaktinizi harcıyorsunuz ki sonucunda başımıza güneş geçecek.
سيدى، أنت تضيّع وقتك بالكلام مع الغرباء. سنصاب جميعا بضربة شمس قوية

Bunu bugün halletmem lazım, o yüzden size söz veriyorum fazla vaktinizi almayacağım.
أحتاج حقاً لأنهي هذا الأمر اليوم ، لذا أعدكِ أنني لن آخذ الكثير من وقتك

Fazla vaktinizi almak istemiyorum, meşgul bir iş adamısınız.
لا أريد أن أقتطع من وقتك كثيرا أعرف أنك رجل مشغول

Keşke bu fiziksel testlerle değerli vaktinizi harcamasaydım, hm?
ولا أريدُ أن أهدر من وقتك الثمين على هذه الفحوصِ الطبّيّة

Tabii. Meşgul olduğunuzu biliyoruz, bu yüzden vaktinizi almayacağız. Lafı dolandırmadan, doğrudan konuya gireceğiz.
أعلم بأنكَ منشغل، لذا لن أضيّع وقتك بالثرثرة وأتجنّب الدخول مباشرة بالموضوع وما إلى ذلك

Hiçbir işe bulaşmadım ben. vaktinizi harcıyorsunuz.
لست متورطاً فى أى شئ أنكم تضيعون وقتكم فحسب

Bu fırsattan istifade, vaktinizi alsam bile sizlere, birkaç dize okuyacağım.
وأنتهز هذه المناسبة، حتى لو أخذت وقتكم لأقتبس بعض السطور

Beni asla yakalayamazsınız! vaktinizi boşa harcıyorsunuz!
انتم لن تمسكون بي ابداً انتم تضيعون وقتكم

vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim hanımefendi. Kızınız için de endişelenmeyin.
شكرًا جزيلًا على وقتكِ يا سيدتي ولا تقلقي بشان ابنتكِ..

Size çok pahalıya patladığı için buna vaktinizi ayırmadan önce size gerçekten yardım edebileceğimden emin olmak istiyorsunuz.
أن المخاطر عالية جداً وقبل أن تستثمر وقتكَ في العلاج تريد أن تتأكّد إن كنتُ سأستطيع مساعدتك، صحيح؟

Bu kadar vaktinizi harcadığım için beni affedin.
سامحيني يا سيدتي على إضاعتي لوقتك الثمين

Tabii burayı aydınlatıp bir kaç bira getirirseniz, vaktinizi harcamanızı dinlemeye gelmekten mutluluk duyarım.
فسيسرني الإسترخاء و الإستماع إليكما و أنتما تهدران وقتكما اللعين

Bence çok güzel fakat korkarım ki, vaktinizi boşa harcıyorsunuz.
حسنٌ, أعتقد أن هذا الشيء كله, مثيرٌ للإعجاب، لكنني أخشى أنكن تضيّعن وقتكن.

vaktinizi harcadığımız için kusura bakmayın ama Katya'nın yarışmak için bir isteği yok.
آسف لتضيعي لوقتكم لكن (كاتيا) ليس لديها إهتمام بالمسابقات

Benden söylemesi babamı soruşturarak vaktinizi boşa harcıyorsunuz.
فإنّكم تهدرون أوقاتكم بالتحقيق في أمر والدي