"varlığıyla" - Translation from Turkish to Arabic

    • بحضوره
        
    • بحضورها
        
    • بوجوده
        
    • وجودها ثروة
        
    • ينعم
        
    Biri varlığıyla bizleri şereflendirmeye karar vermiş. Open Subtitles عجبـا عجبـا ، أنظروا مـن قـرّر أخيرا أن يشرفنـا بحضوره
    Kuzey Su Kabilesi'nin yüce şefi bizi varlığıyla onurlandırmak için geliyor. Open Subtitles القائد الأعلى لقبائل المياه الشمالية قدم ليباركنا بحضوره
    Oh, bak kim sonunda bizi varlığıyla onurlandırmaya karar vermiş. Open Subtitles أنظروا من أتى أخيراً لتشرفنا بحضورها
    Kuzenim varlığıyla bize şeref veriyor. Open Subtitles ابنت خالتي تتكرّم لتشريفنا بحضورها.
    Vay vay vay varlığıyla bizi onurlandırana da bakın. Open Subtitles حسناً، أنظروا من قررّ أخيراً أن يشرفنا بوجوده.
    Onun ilk hamilerinden biri olarak üstadın varlığıyla bizi şereflendirmesi yerinde olur diye düşündüm. Open Subtitles بكوني واحداً من المُتبرعين الأساسيين، إعتقدت أنه سيكون من الملائم أن يأتي ويشرفنا بوجوده شخصياً.
    Tüm dansçıların örnek aldığı, varlığıyla sahnelerimizi şereflendiren biri o. Open Subtitles مثالاً يُحتذى به من قبل جميع الراقصات، بل وأكثر من ذلك، وجودها ثروة لا تقدّر بثمن على مسرحنا.
    Bakın bizi varlığıyla onurlandırmak için... Open Subtitles انظروا إلى من قرر أن ينعم علينا آخيراً...
    Belki başka sefere Büyük Kahuna da varlığıyla bizi onurlandırır. Open Subtitles ربما المره القادمة الرجل الكبير يتنازل ويشرفنا بحضوره
    Belki biz de şanslı olursak böyle günlerden birinde bizi de varlığıyla şereflendirir. Open Subtitles ربما إن حالفنا الحظ، في إحدى الأيام سوف ننعم بحضوره أيضاً
    Büyükbabam bir hahamdi ve bir duldu, Brooklyn'de küçük bir apartman dairesinde yalnız yaşardı. Bu daire büyürken benim dünyada en sevdiğim yerdi, biraz onun nazik va zarif varlığıyla dolu olduğu için, biraz da kitaplarla dolu olduğu için. TED لقد كان جدي حاخاما و أرملاً وكان يقطن في شقة صغيرة في بروكلين وكانت تلك الشقة مكاني المفضل اثناء طفولتي، لأنني كنت من جهة أشعر بلطفه و بحضوره الأخاذ ولأنها من جهة اخرى كانت مليئة بالكتب.
    Her neyse, varlığıyla güven tazelemesine gerek yok. Open Subtitles وعلى كلٍ، لا أحتاجكم أن تبشروني بحضوره
    İspanya Hazinedarı varlığıyla bizi onurlandırıyor. Open Subtitles أمين صندوق أسبانيا يشرفنا بحضوره
    Özellikle burada beklerken, arkadaşın Dana Christine aşağıya gelip varlığıyla bizi şereflendirecek Open Subtitles خاصة أنا أنتظر "دانا كرستين" أنا تأتى وتشلافنا بحضورها
    - Bakın hele kim varlığıyla buraları onurlandırmış. Open Subtitles انظرن من قررت تشريفنا بحضورها.
    - Vay canına, bakın kim varlığıyla bizi onurlandırmaya gelmiş. Open Subtitles انظرن من قررت تشريفنا بحضورها.
    - Bakın kim varlığıyla bizi onurlandırmaya karar vermiş. Open Subtitles أنظروا لمن قررت تشريفنا بحضورها
    Mr. Big Shot varlığıyla bizi onurlandırdı. Open Subtitles الصاعد الواعد يشرفنا بوجوده
    "... Barney Fife-vari varlığıyla doldurmuştu." Open Subtitles بوجوده الفوضوي الإستحواذي)
    Tüm dansçıların örnek aldığı, ve her şeyden öte varlığıyla sahnemizi onurlandıran kişi. Open Subtitles مثالاً يُحتذى به من قبل جميع الراقصات، بل وأكثر من ذلك، وجودها ثروة لا تقدّر بثمن على مسرحنا.
    Muhteşem Klaus Mikaelson bizleri.. varlığıyla onurlandırmaya karar vermiş. Open Subtitles العظيم (كلاوس مايكلسون) قرر أن ينعم علينا بحضوره.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more