"varlıklı" - Translation from Turkish to Arabic

    • غنية
        
    • ثري
        
    • ثرية
        
    • أغنياء
        
    • غني
        
    • أثرياء
        
    • الثرية
        
    • الغنية
        
    • الثراء
        
    • الأثرياء
        
    • ثراء
        
    • الثري
        
    • أن الأغنياء
        
    • ثرى
        
    • ثرياً
        
    Bu, her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve onları bir arada tutmaktan başka seçeneği olmayan bir oğlun hikayesi. Open Subtitles الآن قصة عائلة غنية فقدت كل شيء و الأبن الأوحد الذي لم يكن لديه خياراً سوى ان يبقيهم كلهم ماً
    Peru dağlarında gümüş madeni açmak.... ... üzere olan varlıklı bir Amerikalı İşadamıyım. Open Subtitles أنا رجل صناعة أمريكي ثري اسعى لافتتاح منجم فضة في جبال بيرو.
    Ajan Eppes, Lisa Bayle 3 aylık hamile olan varlıklı bir kadındı. Open Subtitles أيها العميل إيبس، لقد كانت ليزا بايل ثرية حامل في الشهر الثالث
    Han Na çok varlıklı bir aile tarafından evlat edinildi. Open Subtitles هان نا كان والداها اللذان تَـبنّوها أغنياء
    Pekâlâ, o zaman altı çocuğu olan varlıklı bir dul ararız. Open Subtitles حسناً ,علينا البحث عن رجل أرمل غني و لديه ستة أولاد
    Sıfırdan, hayatlarını yeniden inşa ettiler ve nihayetinde Ürdün'ün bağımsız, varlıklı vatandaşları oldular. TED بدأوا حياتهم من الصفر وفي آخر الأمر، أصبحوا مواطنين أردنيين أثرياء مستقلين بذاتهم.
    Bu, her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ...ve bu aileyi bir arada tutmaktan başka çaresi kalmamış oğullarının hikâyesidir. Open Subtitles الآن قصة عائلة غنية فقدت كل شيء و الأبن الأوحد الذي لم يكن لديه خياراً سوى ان يبقيهم كلهم معاً
    Bu, her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve bu aileyi bir arada tutmaktan başka çaresi kalmamış oğullarının hikâyesidir. Open Subtitles الآن قصة عائلة غنية فقدت كل شيء و الأبن الأوحد الذي لن يكن لديه خياراً سوى ان يبقيهم كلهم معاً
    Dikkatimi çekti de, varlıklı bir aileden geliyorsun, bu ülke sana tüm nimetlerini sunuyorum. Open Subtitles إليك مايهمني أنتَ مِنْ عائلة غنية كَانَ عِنْدَكَ أفضل ما يمكن أن تقدمه هذه البلاد
    Ben varlıklı bir fabrikatör ve hayırsever ve bisiklet sürücüsüyüm. Open Subtitles أنا رجل صناعة وفاعل خير وسائق دراجة ثري.
    Bay Varnsen, eğer daireyi beğendiydeniz, size şunu söylemeliyim ki ayrıca varlıklı bir fabrikatör de burayı istiyor. Open Subtitles سيد فارنسن، لو تعجبك الشقة، ينبغي أن أخبرك بأن هناك اهتمام أيضاً من رجل صناعة ثري.
    Tabii ki, sizi kandırma sebebim, niyetinizi değiştirmiş varlıklı bir adamla evlenmeyle ilgilenmiyorsanız... Open Subtitles بالطبع، إذا كانت خدعتي قد غيرت رغبتِك إذا لم يثر إهتمامِك الزواج من رجل ثري
    - Oh, evet, lütfen. Bütün bunlar olurken Bayan French'in varlıklı olduğundan haberin yok muydu? Open Subtitles فى هذا الوقت ألم يكن لديك علم أن مسز فرينتش ثرية ؟
    Hiçbir iş yapmadığına bahse girerim. varlıklı bir ailenin, tek çocuğu gibi. Open Subtitles . أراهن أنه لم يفعل أي شئ من قبل مجرد طفل وحيد لعائلة ثرية
    Bu, her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve bu aileyi bir arada tutmaktan başka şansı olmayan oğullarının hikâyesidir. Open Subtitles والآن مع حكاية عائلة ثرية قد فقدت كل ماتملك وهذا الابن ليس لديه أيّ خيار سوى أن يبقيهم معا
    varlıklı bir aileye sahip olmanın bazı avantajları vardır. Open Subtitles حسناً، هناك بعض الفوائد عندما يكون لديكِ أباء أغنياء.
    varlıklı bir işadamı olmak için yeteri kadar şansınız olsaydı ya da etkili bir gazeteci, doktor, belki telefon sahibi olurdunuz. TED إذا كنت محظوظا بما فيه الكفاية لتكون رجل أعمال غني أو صحفي مؤثر، أو طبيب، أو شيء من هذا القبيل، قد تحصل على هاتف.
    varlıklı insanlar değiliz ama Ollie'nin okul öncesi eğitimi için $12.000 harcadık. Open Subtitles نحن لسنا أثرياء . لكننا ننفق12ألف دولار سنوياً في التعليم الأبتدائي لأولي
    12'nci yüzyılda, varlıklı deniz cumhuriyeti Pisa, katedral meydanını, görkemli bir binaya dönüştürmeye girişti. TED في القرن الثاني عشر، شرعت جمهورية بيزا البحرية الثرية في تحويل ساحة الكاتدرائية إلى مَعلّم تذكاري بارز.
    varlıklı ülkeler bu resimde hiç olmasalardı bile, biz yine de kriz yaşardık. TED إذا اختفت الدول الغنية تماماً من الصورة، فنحن سنظل نعاني من هذه القضية
    Demek istediğim, evet... beni varlıklı biri gibi gösteriyor olabilirler... ama bu giysilerin altında gerçek bir erkek var. Open Subtitles أعني، نعم ربما يبدو عليهم مظهر الثراء لكن تحتَ الملابس نجدُ رجلاً
    Bu civarlardaki abartı meblağlara sahip eşyaları toplayan varlıklı kimseleri soyuyor. Open Subtitles لقد كان يسرق الأثرياء في المنطقة الذين كانو يجمعون الأشياء ببذخ
    Ancak biz, şehrin en varlıklı iş adamları olarak şehrin geleceğini elimizde tutuyoruz. Open Subtitles حسنا، نحن، رجال الأعمال الأكثر ثراء في المدينة والنساء عقد مستقبلها في أيدينا.
    İşte bu noktada varlıklı Alman iş insanı ve amatör arkeolog Heinrich Schliemann devreye girdi. TED وهنا جاء دور رجل الأعمال الألماني الثري وعالم الآثار المبتدئ هاينريش شليمان.
    Görünüşe göre ev vizitelerine gelen bir doktor, varlıklı ve o kadar varlıklı olmayan insanların işine yarayabiliyor. Open Subtitles اتضح لي أن الأغنياء والذين ليسوا أغنياء جدا هنا يستفيدون من شخص يلبي لهم اتصالاتهم المنزليه
    Hiçbir şekilde hayatı olmayan, çok varlıklı bir adam mı? Open Subtitles رجل ثرى جداً و لكن بلا حياة على الإطلاق؟ كلا.
    Ailesini rahat ettirmek için yeterince varlıklı değil miyim , hatta lüks? Open Subtitles ألم أكن ثرياً بالقدر الكافي لكي أضمن لعائلتها حياة مريحة، بل وبذخة؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more