| Anlaşma varsa bile şimdiye suya düştü. Arama emirleri de, gizlilik de yitirildi artık. | Open Subtitles | إن كان هناك صفقة فأظنها قد تمت لقد أخفقنا في العملية وكشفنا غطاءنا |
| İnternetle yapılacak daha iyi bir şey varsa bile, henüz bulamadım. | Open Subtitles | إن كان هناك غرض أفضل من الإنترنت فلم أجده بعد |
| Yukarıda bir Tanrı varsa bile, şimdiye kadar bize sırtını çevirmişti. | Open Subtitles | إذا كان هناك رب في الأعلى لكان قد تخلى عنّا، الآن |
| Düzgün Yahudiler varsa bile düzgün olsa da olmasa da Yahudi'dir. | Open Subtitles | إذا كان هناك يهود لائق، ثم قبل هي لائق وبعد الواقع، هم اليهود. |
| Bir planı varsa bile, onu bize söylemeyecek. | Open Subtitles | هو لم يخبرنا ما هى خطته, لو كان لديه واحدة |
| Ama varsa bile oradan çıkmanız gerekiyor. | Open Subtitles | لكن لو له علاقة، لايجب أن تكون هناك |
| Bir hayaletin varsa bile, suçlulara özgürlük sunmayız ! | Open Subtitles | حتى لو كان لديك روح حقاً نحن لا نعطي الحريه للمجرمين |
| Eğer kurtulan varsa bile saklanıyordur. | Open Subtitles | إن كان هناك أحد متبقٍّ، فإنه يختبئ بالتأكيد |
| Quinn, eminim bir sorun yoktur ama varsa bile bu sorunu tek başına halletmen gerekecek. | Open Subtitles | كوين، أنا واثق أنه لا يوجد شيء، لكن إن كان هناك شيء ما، فيجب أن تعالجي ذلك بنفسك. إهتمي بذلك. |
| Yok etmek için en ufak bir umudumuz varsa bile Ölüm Yıldızı'nın planlarını ele geçirmeliyiz. | Open Subtitles | علينا الإستيلاء على مخططات نجمة الموت إن كان هناك أيّ أمل لتدميرها. |
| Etik dışı bir şey varsa bile sen buna dahil değildin buna eminim. | Open Subtitles | من الواضح لي أنه إن كان هناك أي سلوك مشكوك به أخلاقياً فأنت لم تكوني متورطة فيه |
| ..gözleri zorlayan loş ışık, ve yiyecek varsa bile, fazla değil. | Open Subtitles | و الإضاءة الخافتة التي ترهق العينين و إذا كان هناك فسيكون القليل منه |
| Açıklaması varsa bile bunu öğrenecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | إذا كان هناك تفسير التي الوحيدة التي يمكنها الحصول عليه |
| Ama eğer onunla barışıp onu mutlu etmen için en ufak bir ihtimal varsa bile fark etmez, çünkü benim tek derdim senin onu mutlu etmen ve onun mutlu olması. | Open Subtitles | ولكن إذا كان هناك أدنى فرصة يمكنك العودة معها والقيام الأولى أ سعيدة، كذلك، فإنه لا يهم، لأن ما يهم بالنسبة لي |
| Ama bir cevap varsa bile, burada bulamayacaksın. | Open Subtitles | ولكن إذا كان هناك واحد، كنت لا ستعمل العثور عليه هنا. |
| Ancak kaydı varsa bile henüz bulabilmiş değilim. | Open Subtitles | لكن لو كان لديه سجل، فأنا لست قادراً على إيجاده. |
| Elinde bir dosya varsa bile, bize vereceği yok. | Open Subtitles | حتى لو كان لديه الملف، فلم يكن ليسلمه. |
| Ama varsa bile oradan çıkmanız gerekiyor. | Open Subtitles | لكن لو له علاقة، لايجب أن تكون هناك |
| Yarın sınav varsa bile mi? | Open Subtitles | حتى لو كان لديك أختبار يوم الغد ؟ |