Sana aşık olmadığını garanti ederim. ve asla da olmayacak. | Open Subtitles | حسناً، أنا أضمن لك أنها لا تحبك ولن تحبك أبداً |
ve asla ve asla,zamanı harcamamıza izin verip... günaha girmeyiz | Open Subtitles | ولن نسمح لانفسنا بذلك لانه سوف نخسر اذا اضعنا الوقت |
Belki zamanında babamdın, ama artık değilsin, ve asla da olamayacaksın | Open Subtitles | لرُبَّمَا عندما كُنْتَ أبي لَكنَّك لَسْتَ كذلك الآن ولن تكون كذلك |
Saat üç buçukta bir striptizci barına girdi ve asla çıkmadı. | Open Subtitles | دخل نادي للتعري حوالي الساعة الـ 3: 30 و لم يخرج |
Angus tutun ve asla gitmene izin vermeyen bir ateş gibi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول أنجوس أنه مثل حمى التي تأخذ عقد وأبدا يتيح لك الذهاب. |
Senin o masum, hayat dolu, büyüleyici gözerin bilmiyordu bilmiyor ve asla bilemeyecek. | Open Subtitles | عيونك الملأى بالحياة والبراءة والسحر لم تكن تعلم، لا تعرف ولن تعرف قط |
Olmayan ve asla olmayacak bir şeye neden itiraz edeyim? | Open Subtitles | لماذا أعترض على شيء ليس موجودا.. ؟ ولن يوجد أبداً |
Saçımı kestirmeden önce sana danışacağıma ve asla bıyık bırakmayacağıma söz veririm. | Open Subtitles | أعدكِ أنّي سأستشيركِ دائماً قبل إختيار قصّة شعري. ولن أنمّي شاربي قطّ. |
Bu, işlediğin günahlar yüzünden üzgün değilsin demek ve asla affedilmeyeceksin! | Open Subtitles | من أجل السبب إنك لست نادماً على خطاياك ولن تنال المغفرة |
Onu ben öldürmedim ve asla jüri önünde itiraf etmeyeceğim, asla. | Open Subtitles | أنا لم أقتلها ولن أعترف أبدا أمام هيئة محلفين هل تفهمين؟ |
bizim dört gözle beklediğimiz ses kapının kapanmasıydı. Bunun anlamı gittiği ve asla geri dönmeyeceğiydi. | TED | حسنًا بالنسبة للصوت الذي نتطلع إليه كان صوت إغلاق الباب مما يعني أنه رحل ولن يعود |
Bu yüzden, bir daha karıştırma sırası size geldiğinde bir dakika ayırın ve dünya üzerinde daha önce hiç var olmamış ve asla olmayacak bir şeyi elinizde tuttuğunuzu hatırlayın. | TED | لذا، عندما يأتي دورك في خلط الورق، توقف لبرهة لتتذكر أنك تحمل شيئاً لم يوجد من قبل ولن يوجد بعد الآن. |
Seni öldürebilirler, ve asla öğrenemem. Sana zarar verebilirler. Nasıl öğreneceğim? | Open Subtitles | يمكنهم أن يقتلوك ولن أعرف أبداً يمكنهم أن يعتدوا عليك ، كيف سأعرف؟ |
Seni öldürebilirler, ve asla öğrenemem. Sana zarar verebilirler. Nasıl öğreneceğim? | Open Subtitles | يمكنهم أن يقتلوك ولن أعرف أبداً يمكنهم أن يعتدوا عليك ، كيف سأعرف؟ |
Hoş olduğumu düşündüğünü, seni sevdiğimi ve asla geriye dönmek istemediğimi. | Open Subtitles | أنّك تصدق أني لطيفة، وأنّي أحبك ولن أتغيّر للسابق |
O tipik ailesini seven, çalışkan ve asla vergi kaçırmayan amerikalı bir baba. | Open Subtitles | إنّه أمريكي مثالي يعملُ بجد، يحبّ عائلتهُ، و لم يخن إقراره الضريبي أبدا. |
ve asla pezevenkler ve bağımlı orospular dışında kimseyi ezmedim. | Open Subtitles | و لم اصدم في اي احد ماعدا القواد والعاهرات المدمنين |
CA:Değişik zamanlarda değişik yollarla birçok kez fotoğraflandın ve asla çizginin önüne kimliğini koymaktan endişe etmedin. | TED | ك أ: إذن فقد أخذ لك صورا بطرق متنوعة و فى أوقات متفرقة و لم تقلق حول وقارك أو اى شئ أخر. |
Büyük bir U-ie as ve asla arkana bakma. | Open Subtitles | فقط يعلّق كبيرا يو ie وأبدا لا ينظر للوراء. |
ve asla sana zarar verecek bir şey yapmayacağımı ve çok meraklı biri olduğumu da biliyorsun. | Open Subtitles | و أنتِ تعرفين أنه لم و لن أفعل ما يضرك أبداً و تعرفين أيضاً أنني فضولي |
Dona lnez'i kaybettiğim gün maskeyi yüzüme taktım... ve asla çıkarmayacağıma yemin ettim. | Open Subtitles | وأقسمت علي ألا أنزعه أبداً منذ أن تركت أمي .السمراء الجميلة، دونيا اينس |
Tünele inerek saklanır sığınaga koşar ve asla arkamıza bakmayız. | Open Subtitles | احفر بقوّة, يحفر بعمق, اجر للمأوًى, و لا نتذكّر أبدًا |
Oraya albümleri olmayan ve asla da olmayacak olan soytarılar gidiyor. | Open Subtitles | ليسوا سوى مجموعة مهرجين ليس لديهم صفات و لن يحصلوا عليها |
Ben güçlü bir baba örneği değilim ve asla olamayacağım. | Open Subtitles | أنا لست شخصية قوية والد ، وأنا أبدا لن يكون. |