"ve bu bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • وهذه
        
    • هناك هذا النوع من
        
    • الألوان أو
        
    ve bu bir defa karşılaştığımız bir hikaye değil. Anti-depresan ilaçlara ilişkin verilerin yaklaşık yarısı hiç yayınlanmadı, TED وهذه ليست قصة فريدة أو إستثنائية. فنصف معلومات التجارب الخاصة بالأدوية مضادة الإكتئاب تم حجبها،
    ve bu bir renksiz, ışık yayıcı partikul emdirilmiş akrilik kağıdı. TED وهذه ورقة من الاكريليك مشبعة بجزيئات مشتتة للضوء عديمة اللون
    Iskele halen ayakta, ve bu bir e-atik alani, ve bu buyuk resimdeki onplana bakarsaniz, goreceksinizki endustrileri -- onlarin endustrileri -- onlarin hepsi geri donusum yapiyor. TED ما تزال السقالات مبنية، وهذه مكب للنفايات الكهربائية واذا نظرت الى الارض الامامية سترى ان صناعتهم كلها صناعة تدويرية
    Driplinge çıkarken tereddüt etti ve bu bir sakatlığa mal olabilirdi.. Open Subtitles ان يتردد بدحرجة الكرة هناك هذا النوع من الاخطاء يؤدي الى الاصابات دوما
    Diyorsunuz ki dünyanın ulaşmaya çalıştığı idealler artık çok uzak ve bu bir sürecin doğal getirisi mi? Open Subtitles ألن تقول عندها ذلك هو الكفاح الجماعي للتميز بين الألوان أو الحرب فشلت
    ve bu bir 15. yüzyıl cihazının bir kopyası. TED وهذه التي في يدي هي تقليد لجهاز من القرن الخامس عشر
    Bu çoğu pazarlamanın, satışın nasıl yapıldığıdır. ve bu bir çoğumuzun kişiler arası haberleşme şeklimiz. TED وهكذا تتم معظم عمليات التسويق والبيع، وهذه الطريقة التي نتواصل بها بين الأشخاص.
    ve bu bir gerçek, teori değil. Yani git ve bul onu. Open Subtitles وهذه هي الحقيقة،و ليست بنظرية، لذا إذهبي و أعثري عليهِ.
    Hepinizle gönül bağları var ve bu bir armağan Open Subtitles هم كلهم لديهم قلوب من الداخل لكم وهذه هدية
    Artık uzman doktorsun ne zaman bir kriz olacağını bilemezsin ve bu bir altın madenidir. Open Subtitles أنتِ اخصائية الآن، لا يمكنك أن تعرفي متى ستكون هناك أزمة، وهذه قائمة ذهبية.
    Senin çayını istemiyoruz ve bu bir dost ziyareti değil. Open Subtitles لسنا مهتمين بالشاي الخاص بك وهذه ليست زيارة ودية
    Suçu çocukların iradesine ve sabırsızlıklarına atıyoruz ve bu bir suç. Open Subtitles و نلقي اللوم على قوة الإرادة الثبات الأخلاقي لهؤلاء الأطفال وهذه جريمة
    Bir anlaşma yaptık. Sen desteksin ve bu bir oyun değil. Open Subtitles عقدنا صفقة، أنت هنا لتدعمني وهذه ليست لعبة
    ve bu bir yetenek değil, bir güdü ve bir motivasyon. TED وهذه ليست قوة, انها حافز وحيوية.
    ve bu bir çok oyuncunun sahip olduğu bir problemdir. TED وهذه مشكلة تواجه الكثير من اللاعبين
    Öğretmenimizi geri almak için burdayız, ve bu bir şaka değil. Open Subtitles نحن هُنا لأستعادة معلمنا وهذه ليست مزحة
    Burada ne yaptığını biliyorum, ve bu bir günah! Open Subtitles اعلم ما تفعل بالداخل وهذه خطيئة
    Driplinge çıkarken tereddüt etti ve bu bir sakatlığa mal olabilirdi.. Open Subtitles ان يتردد بدحرجة الكرة هناك هذا النوع من الاخطاء يؤدي الى الاصابات دوما
    Diyorsunuz ki dünyanın ulaşmaya çalıştığı idealler artık çok uzak ve bu bir sürecin doğal getirisi mi? Open Subtitles للتميز بين الألوان أو الحرب فشلت بينما أعتقد أنك أستنتجت في وقت لاحق هل تعتقد أن التقدم نفسه مذنب؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more