Arabanın tekerlekleri iyice aşınana... ve dünyanın sonuna varana dek. | Open Subtitles | لغاية ما كاوتش السيارة يدوب وقتها هكون وصلت لنهاية العالم |
Ve şimdi baba, ben ve dünyanın en güzel üç kızı... | Open Subtitles | وفي هذا المساء أنا , واكثر ثلاث نساء جمالآ في العالم |
Senin ne harika bir kadın olduğundan ve dünyanın sensiz aynı olmayacağından, Sal. | Open Subtitles | عن كم أنك امرأة رائعة يا سال العالم لم يكن ليصبح هكذا بدونك |
Hubble parlak bir astronomdu ve dünyanın en büyük teleskobuna sahipti. | Open Subtitles | كان هابل عالم فلك لامع ويعمل على أضخم تليسكوب في العالم |
Şimdi sipariş verin ve dünyanın herhangi bir yerine bedava gezi kazanın. | Open Subtitles | اطلبه الأن وسوف تحصل على رحلة مجانية إلى أى مكان فى العالم |
Bunlar dar kot giyen ve dünyanın onlara birşeyler borçlu olduğunu düşünen veletler. | Open Subtitles | هم مجرد شباب يرتدون الجينز السكيني من يعتقد بان العالم يحتويهم بعض الأحيان |
Ama Geyşaları ve dünyanın en iyi suşilerini kaçırmış oluyorsun. | Open Subtitles | لكنك تفوت فرصة التعرف على أفضل الفتيات اليابانيات في العالم. |
Abbottabad'a baskın düzenledik ve dünyanın en çok aranan adamını öldürdük. | Open Subtitles | اذا لقد أغرنا على ابوتاباد وقتلنا أكثر رجل مطلوب فى العالم |
Ya da doğru zamanı ve dünyanın bizi unutmasını bekleyebiliriz. | Open Subtitles | أو ننتظر إلى أن يأتي الوقت المناسب وينسى العالم أمرنا. |
Geriye sadece Atinalılar kaldı. ve dünyanın kaderi ağızlarından çıkacak sözcüklere bağlı. | Open Subtitles | كل الأثينيون من تبقوا فقط، يعتمد مصير العالم على أضعف واحد فيهم. |
Ders kitapları yazdı ve dünyanın her yerinde dersler verdi. | Open Subtitles | كان لديها مخطوطات , وقد القت محاضرات على مدار العالم |
Muhtemelen ailem, senin ailen ve dünyanın geri kalanı tamamen öldü. | Open Subtitles | ،وكذلك والداي على الأرجح ووالداك كذلك الجميع في هذا العالم اللعين |
İşte, biz dört kişiyiz ve dünyanın dört köşesine dağılmış durumdayız. | TED | لذلك نحن أربعة منا في أربع مناطق مختلفة من العالم. |
Şimdi, gerçekten yoksulluğa ve dünyanın diğer birçok büyük sorununa çözüm bulmakla ilgileniyorum, çünkü bu sorunlar var. | TED | الآن ، أنا مهتمة حقًا أن نجد حلولًا للفقر و المشاكل الأخرى الكبيرة في العالم لأنها موجودة. |
Dünyanın yemek hakkında yazması ve yemekten öğrenmesinin, ve dünyanın yemeği düşlemesinin bir yolu vardır. | TED | ويوجد هناك اسلوب يتصور به العالم الغذاء, الاسلوب الذي يكتب به العالم عن الغذاء ويتعلم عن الغذاء |
Kongo'da devam eden yıkıcı savaştı ve dünyanın umursamazlığı. | TED | كان استمرار الحرب المدمرة في الكونغو واللامبالاة في العالم. |
ve dünyanın her ucundaki engelli insanlar bizdeki gibi kanunlar istiyorlar ve bunların uygulanmalarını istiyorlar. | TED | وذوو الاحتياجات الخاصة في كل أنحاء العالم يريدون قوانين مثل قوانيننا، ويودون تطبيق هذه القوانين. |
ve dünyanın her yerinde pencere çiftliklerimiz var. | TED | ولدينا مزارع النافذة في جميع أنحاء العالم. |
Hollanda'nın en yüksek rütbeli ve dünyanın her yerinde birlikleri olan komutanı olarak, bugün burada olmak benim için bir onurdur. | TED | بصفتي القائد الأعلى للقوات المسلحة في هولندا وخفيراً على قوات متوزعة في انحاء العالم أنا أفتخر بوجودي أمامكم هنا |
Almanya'da kutsal, ABD'de kutsal, Fransa'da kutsal ve dünyanın pek çok yerinde de öyle. | TED | ومقدس في المانيا , والولايات المتحده , ومقدس في فرنسا وكذلك العديد من الاماكن في العالم |
Bu film sizin bilinç akışınız, zihninizin ve dünyanın geri kalanı için bir tecrübe kaynağı. | TED | هذا الفيلم هو تيار الوعي الخاص بك، موضوع تجربة العقل والعالم. |