"ve derin" - Translation from Turkish to Arabic

    • وأعمق
        
    • و عميق
        
    • و عميقة
        
    • وعميق
        
    • وعميقة
        
    • جدًّا ومُعبّر
        
    • وعميقه
        
    • وبعمق
        
    • والعمق
        
    Yazmayı ve okumayı öğrenme şeklimle neredeyse susturulmuş insanlar arasında bağlantı kurmaya başladıkça hikâyemin benim olduğumdan daha büyük, yaşlı ve derin olduğun fark ettim. TED عندما بدأت أصل النقاط بين الطريقة التي تعلّمت بها أن أكتب وكيف تعلّمت أن أقرأ لدرجة إسكات الناس تقريبًا، أدركت بأن قصتي كانت أكبر وأقدم وأعمق مما قد أكون أنا يومًا.
    Yeni bir başlangıç yapmak için ele geçen fırsatı değerlendirmek üzere bu ileri görüşlü eğitimciler, temel ilkesi öğrenciye aydın bir bakış açısı ve derin bir ahlak anlayışı kazandırmak olan liberal sanatları (liberal arts) seçmişlerdi. TED ونظرا لهذه الفرصة النادرة لبداية جديدة، اختاروا الفنون الحرة كالنموذج الأكثر إلحاحا بسبب الإتزام التاريخي لتعزيز الطالب على أوسع النطق الفكرية وأعمق الأخلاق المحتملة.
    evrim sürecinin basit ve derin bir ivmelenmesi var. TED هنالك تسارع أساسي و عميق لهذه العملية التطورية.
    Küresel ve derin, ama gerçekten doğru yerleri bulmamız lazım. TED إنها عالمية و عميقة. لكننا نحتاج إيجاد الأماكن المناسبة.
    Orada iki eline birden ihtiyacın var. Uzun ve derin olmalı. Open Subtitles أنت بحاجة إلى يدين من الضروري أن يكون طويل وعميق
    O kadar sıcak ve derin bir öpücüğün rastgele olmasını istemezsin. Open Subtitles القبلة ساخنة جداً وعميقة جداً ولا تريدين إستنشاق الهواء
    Ah çingene, mahzun ve derin bakışlarınla Open Subtitles يا أيّها الغجريّ المظهر حزين جدًّا ومُعبّر
    Hayır iyi bir ısırık al, küçük cadı, iyi ve derin. Open Subtitles خذى عضه جيده أيتها الساقطه الصغيره جيده وعميقه
    Yavaş ve derin nefes al. Open Subtitles تنفسي ببطء وبعمق.
    Bence metafiziksel bir boyut var -- hız, daha büyük ve derin problemlere karşı etrafımıza duvar örmenin bir yolu oluyor. TED أعتقد أن هناك نوعا من البعد الميتافيزيقي -- أن سرعة اصبحت وسيلة لاحاطة أنفسنا بالجدران خوفاً من أسئلة أكبر وأعمق.
    Bu gölet sandığından daha büyük ve derin. Open Subtitles هذه البركة أكبر وأعمق ممّا تتصورين
    O yüzden haydi büyük ve derin düşünelim. TED لذا فلنفكر بشكل أكبر وأعمق.
    Uzun ve derin nefes al tamam mı? Open Subtitles و خذي نفساً طويل و عميق ، أتفقنا ؟
    Tamam, sessiz ve derin. Open Subtitles حسناً, هادئ و عميق
    Büyük bir lağıma benziyor. Cidden büyük ve derin. Open Subtitles أنا فى مكان و كأنه بالوعة كبيرة كبيرة جدا و عميقة
    O hayatı deniz kadar güçlü ve derin yaratmıştır. Open Subtitles جعل الحياة قوية و عميقة مثل البحر
    Karaciğerin sağ lobunda uzun ve derin kesikler mevcut. Open Subtitles ثمّة تمزقٍ طويل وعميق في الفص الأيمن من الكبد
    Siyahi adamın kim olduğunu anlayabilmek için siyahi görüşüm oldukça geniş ve derin ve o benim siyahi adamımdı. TED موضوع الرجل الأسود عندي هو كبير جدًا وعميق جدًا حتى أنني أستطيع إلى حد كبير فرز وتحديد من كان ذلك الشاب الأسود، وهو كان الشاب الأسود خاصتي.
    Büyük bir lağıma benziyor. Cidden büyük ve derin. Open Subtitles المكان أشبه ببالوعة كبيرة ضخمة حقاً وعميقة
    Metafiziki ve öznel deneyimler yaşadığımıza dair kesinliğimiz, bilgiyi odaklanmış ve derin bir şekilde işlemenin ne anlama geldiğine dair kestirme bir tanım şeklinde beynin modellerinin birinden gelebilir. TED إنّ لدينا يقينًا بأنّنا نملك تجربة غيبيّة ذاتيّة ربما تأتي من أحد نماذج الدماغ، وصفًا مختصرًا لما تعنيه معالجة المعلومات بطريقة مركّزة وعميقة.
    Ah çingene, mahzun ve derin bakışlarınla Open Subtitles يا أيّها الغجريّ المظهر حزين جدًّا ومُعبّر
    Uzun ve derin tünellere. Haydi. Open Subtitles انفاق طويله وعميقه هيا
    Aptallar, çok hızlı ve derin kazıyorlar. Open Subtitles هم يحفرون بسرعة وبعمق
    Çok sıcak... ve derin. Open Subtitles تتمتع عيناك ببعض الدفء والعمق.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more