"ve işkence" - Translation from Turkish to Arabic

    • والتعذيب
        
    • و تعذيب
        
    • وتعذيب
        
    Birleşik Devletler anayasasının 18. maddesinin 1350. bendine göre, soykırım, insanlığa aykırı suçlar, ve işkence suçlarından. Open Subtitles الفقرة رقم 1350 الخاصّة بالإبادة الجماعيّة والجرائم ضدّ الإنسانيّة والتعذيب
    Erkekler buraya aşağılanmak ve işkence için geliyor olabilir ama onlardan birinin fazla zorlanıp saldırganlaştığını düşünmek pek zor değil. Open Subtitles الرجال قد يأتون إلى هنا للإهانة والتعذيب لكن من السهل أن نتصور أنّ واحداً منهم ربما يكون قد دفعته بعيداً وانتقم
    Etkileşim demekten kastın adam kaçırma ve işkence ise evet, beni sorgulamıştınız, hatırladınız mı? Open Subtitles إن كنت تعني بالتفاعل الخطف والتعذيب أجل، لقد استجوبتني الا تتذكر؟
    Bu sadece cinayet değil, aynı zamanda parçalama ve işkence. Open Subtitles لم تكن جريمة قتل فقط, بل تشويه و تعذيب أيضاً
    Üzerinde çok sayıda bıçak yaraları, ciddi dayak ve işkence izleri varmış. Open Subtitles مع جروح طعنات متعددة و علامات تدل على ضرب و تعذيب شديد
    1984'te, Karşılaştırmalı Dinler dersinde Tibetli eylemcilerin tutuklanması ve işkence görmeleri üzerine bir rapor mu hazırladınız? Open Subtitles في صفك لمقارنة الأديان في عام 1984 هل كتبت مقالة حول اعتقال وتعذيب ناشطين التبت؟
    Takımının öldürülmesine, gerçekliğin değiştirilmesine ve işkence görmenize yardım etmemin cezası olarak bu saçma kıyafetleri ve çorapsız ayakkabı giymem mi gerekiyor? Open Subtitles انتقاما بالنسبة لي مساعدة قتل فريقك، الانحناء الواقع وتعذيب لك، أنا على ارتداء هذا الزي سخيفة والأحذية دون الجوارب؟
    - Et adamın üstünde, ayı onu yedi... bu işkence, ve işkence intikamdır. Open Subtitles .. ربط لحمٍ على رجل، وجعل الدب يأكله هذا تعذيب، والتعذيب من أساليب الانتقام
    Ama sonunda, savaş ve işkence soru - kendimize ne ama o, bu düşmanlarımıza ne değildir. Open Subtitles ولكن في نهاية المطاف فإن المغزى من الحرب والتعذيب هو ليس ما نقوم بفعله لأعدائنا وإنَّما ما نفعلهُ لأنفسنا
    Brezilya'yı zalim bir askeri diktatörlük yönetiyordu, bu yüzden,tutuklanma,sınır dışı ve işkence olasıydı. Open Subtitles كانت ترزح البرازيل تحت الديكتاتورية القاسية لذا فرص التعرض للتهجير والتعذيب طائلة
    Sana saldıran ikinci adamı asmış ve işkence etmiş. Open Subtitles انها نوع من التقيد والتعذيب الرجل الثاني الذي هاجمك
    Bırakmak istemiyorum ama Kırmızı Acı Odası'nda kırbaçlanmaya ve işkence görme fırsatına tam olarak atlıyor da sayılmam. Open Subtitles لا أريد الإنسحاب، الأمر أني لا أريد الوثب على إحتمالية الجلد والتعذيب وغرفة الألم الحمراء الخاصة بك
    Bırakmak istemiyorum ama Kırmızı Acı Odası'nda kırbaçlanmaya ve işkence görme fırsatına tam olarak atlıyor da sayılmam. Open Subtitles لا أريد الإنسحاب، الأمر أني لا أريد الوثب على إحتمالية الجلد والتعذيب وغرفة الألم الحمراء الخاصة بك
    20 yıl boyunca esir tutulmuş ve işkence görmüş birisini ben böyle tanımlamazdım. Open Subtitles ليس هذا الوصف الذي سأستخدمه لشخص تعرض للأسر والتعذيب لعقود
    12-saatlik iş. Geriye, seyahat ve işkence etmek için altı saat kalıyor. Open Subtitles مما يترك ستّ ساعات للسفر والتعذيب
    Bu sadece cinayet değil, sakatlama ve işkence etme. Open Subtitles لم تكن جريمة قتل فقط, بل تشويه و تعذيب أيضاً
    İnsanoğlunun eziyet ve işkence için - kullandığı şeylere hayranmış. Open Subtitles للأدوات التى تستطيع بها ارهاق و تعذيب الإنسان
    Kedimi çaldı ve işkence edip, öldürdü. Open Subtitles لقد قام بسرقة و تعذيب و قتل قطتي
    Kedimi çaldı ve işkence edip, öldürdü. Open Subtitles لقد قام بسرقة و تعذيب و قتل قطتي
    Yanlışlıkla suçlanmam ve işkence edilmem olayını daha az umursayabilirsiniz. Open Subtitles يمكنكِ تجاهل اتهامي بالخطأ وتعذيب
    Özel Kuvvetler, MARSOC, SEAL sürekli olarak ölüm ve işkence tehdidi altında yaşıyorlar. Open Subtitles -MARSOC, SEALs يعيشون تحت تهديدات بالموت وتعذيب بشكل متواصل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more