| Şanslısın o zaman, ben nörologum. Şarap ve peynir tatma toplantısına gitmiş. | Open Subtitles | ولحسن حظك، أنا أخصائي أعصاب لقد كانت في حفل تذوق النبيذ والجبن |
| - Biliyor musun? Fransa'ya gidip sadece ekmek ve peynir yemek isterdim. | Open Subtitles | أود أن أذهب إلى فرنسا وأكل لا شيء سوى الخبز والجبن. |
| Bu süt, yağ ve peynir. Bu israfı karşılayamayız. | Open Subtitles | هذا حليبُ وزبدُ وجبن لا يمكننا إهدار كل هذا |
| Sonra şöyle küçük bir delik açarsın, et ve peynir için hazırlarsın. | Open Subtitles | ثم تعمل فتحة صغيرة من هذا القبيل اصبح جاهزا للحم و الجبن |
| Doğal olarak porsiyonlar biraz daha ufaldı, ama doymazsak yumurta, jambon ve peynir de var. | Open Subtitles | ..من الواضحأنالكميةبسيطة . لكن هناك بيض لحم الخنزير و جبن |
| Tony, Louie Amca'ya söyle dolapta şarap ve peynir var. | Open Subtitles | "توني" أخبر العم "لوي" اني وضعت الشراب والجبنة في الثلاجة |
| Bana patates ve peynir alın ve ekşi sosta cimrilik yapmayın. | Open Subtitles | أطلب لي بطاطس وجبنة ولا تبخل عليّ من الكريمة الحامضة |
| "Köpek kediyi alır, kedi fareyi alır... fare peyniri alır ve peynir yalnız kalır." | Open Subtitles | الكلب أخذ القطة و القطة أخذت الفأر و الفأر اخذ الجبن والجبن وقف وحيدا |
| Solucan, yem, fıstık ezmesi, fıstık ezmesi ve peynir. | Open Subtitles | الديدان ، السحر، زبدة الفستق الزبدة مخلوطة بالفستق والجبن |
| Solucan, yem, fıstık ezmesi, fıstık ezmesi ve peynir. | Open Subtitles | الديدان ، السحر، زبدة الفستق الزبدة مخلوطة بالفستق والجبن |
| Çünkü artık büyük peynir o, ve peynir daima krakerin üstündedir. | Open Subtitles | لأنها الجبن الكبير والجبن يغطي المفرقعة النارية دائماً |
| Jambon ve peynir, tavuk ya da yumurta ve tere. | Open Subtitles | لحم الخنزير والجبن والدجاج والبيض أو وخردل. |
| Makarna ve peynir, ılık bisküvi ve sıcak çikolata mı? | Open Subtitles | المعكرونة والجبن والبسكويت الحار والشوكولا الساخنة؟ |
| Bu süt, yağ ve peynir. Bu israfı karşılayamayız. | Open Subtitles | هذا حليبُ وزبدُ وجبن لا يمكننا إهدار كل هذا |
| Jambonlu iyi kızarmış yumurta, sarısı olmayacak artı sarımsak ve peynir tek tarafı kızarmış tost; küçük süt, kahve için çok şekerli; | Open Subtitles | البيض المُقَلَّى بلحمِ الخنزير، لا مُحَّ زائداً ثوم وجبن الخَبزَ لتربيزة 1؛ الحليب الصَغير حلوى أكثر للقهوةِ؛ |
| Salam ve peynir, patates yok mu? | Open Subtitles | نقانق مدخنه وجبن ولا وجود لشرائح البطاطس؟ |
| Yani, deniz kasabasında çokça eş değiştirmeler, bol bol şarap ve peynir vardı. | Open Subtitles | .الكثيرمن زوجةفيمقاطعةالبحارة. و الخمر و الجبن |
| Sen bunu her yaptığında baba, 20 dakika sonra annem odama kızarmış jambon ve peynir getirirdi. | Open Subtitles | والدتي كانت تحضر لي دائمًا برجر و جبن مشوي بعدها ب 20 دقيقة و لكن عقابك مازال يؤلم |
| -Pekâlâ. Pekâlâ, beyaz ekmeğe salam ve peynir, kıtır yok. | Open Subtitles | سأحضر لك شطيرة اللحم والجبنة بدون الزوايا. |
| Karışık meyve reçeli, ekmek ve peynir. | Open Subtitles | الكثير من مربى الفاكهة وعيش وجبنة |
| Hatta, taco ısmarlamak yerine, et, yeşillik ve peynir ve bir de zarfa benzeyen çıtır şeylerden istemiştin. | Open Subtitles | في الواقع، عوض أن تطلب التاكو... ''طلبتَ ''لحم، خسّ، و جبنة ''في أحد المغلّفات المقرمشة بشكل هلاليّ''. |
| Eğer bu rolü alamazsam bir daha asla makarna ve peynir yemeyeceğim! | Open Subtitles | إن لم احصل على هذا الدور لن أكل معكرونة بالجبنة بعد اليوم |
| Şu fıstık ezmeli ve peynirli krakere bayılıyorum, fıstık ezmesi ve peynir tadında olmasa da. | Open Subtitles | أحب جداً هذه المقرمشات بزبدة الفول السوداني والجبن بالرغم من أن ليس لها طعم زبدة الفول السوداني أو الجبن |
| Her zaman baron olmanız dileğiyle. Ünlü Cenova armut ve peynir tatlısı. | Open Subtitles | ليتهم يظلا دوماَ باروناَ وبارونة |
| Ayrıca şarap ve peynir hakkında her şeyi biliyor ve her hafta Katy'ye çiçek gönderiyor. | Open Subtitles | بالأضافة أنة يعلم كل شىء حول النبيذ و الجبنة و كل أسبوع يُرسل لكايتى أزهاراً |