"ve silah" - Translation from Turkish to Arabic

    • والأسلحة
        
    • والسلاح
        
    • و الأسلحة
        
    • وأسلحة
        
    • مسلحين وأخذ
        
    • ومسدس
        
    • و مسدس
        
    • و أسلحة
        
    • الاسلحة و
        
    • أو أسلحة
        
    • وسلاح
        
    • والمسدس
        
    • والاسلحة
        
    • والاسلحه
        
    • و سلاح
        
    2001 yılında 17 yaşındayken, uyuşturucu ve silah bulundurmadan hapiste kalmış. Open Subtitles تم حبسها في عام 2001 بعمر السابعة عشر لحيازتها المخدرات والأسلحة
    Kötü insanlara uyuşturucu ve silah satar. Open Subtitles يتاجر في المخدرات والسلاح وله نفوذ وإتصالات مع أفراد غاية في الخطورة
    Tütün, alkol ve silah müdürlüğünden. Open Subtitles العميل الخاص راي نيكوليت من أدارة الكحول والتبغ و الأسلحة النارية
    Sahte kimlik ve silah varsa, büyük bir şey olacaktır. Open Subtitles وصدّقني، إن كانت هنالك هويّات مزوّرة وأسلحة فإنّ أمراً جلجلاً على وشك الحدوث
    On adam ve silah bulup, hayat sigortası yaptırıp şu telefonu kıçına sokmaya mı çalışayım? Open Subtitles أحضر 10 أشخاص مسلحين وأخذ وثيقة تأمين عن حياة وأحاول أن أحشر هذا الهاتف في مؤخرتك؟
    Ama senin delikanlı, bir araba ve silah çalıp evden kaçtı. Open Subtitles ما فعلته مراهقتك أنها سرقت سيارة ومسدس وهربت من المنزل.
    Sen bağlısın, bende ise bıçak ve silah var ve seni öldüreceğim. Open Subtitles أنت مقيّدة و أنا لدي سكين و مسدس. و أنا سأقوم بقتلكِ.
    General, daha fazla asker ve silah yığarsanız masum insanların hayatını tehlikeye atarsınız. Open Subtitles أيها الجنرال , إحضار جنود و أسلحة أكثر سيجعل الناس الأبرياء في خطر
    General, daha fazla asker ve silah yığarsanız masum insanların hayatını tehlikeye atarsınız. Open Subtitles الإتيان بالجنود والأسلحة سيضع أناسا أبرياء في خطر
    Bu, aynı zamanda daha çok güvenlik görevlisi demek ve ellerinde retina tarayıcıları ve silah var. Open Subtitles ولكن هذا يعني أيضاً المزيد من الحرّاس الذين يستخدمون المسح بشبكية العين والأسلحة
    Onca tuzak ve silah arasında yoldan geri dönmeyi yeğlerim. Open Subtitles مع كل هذه المصائد والأسلحة أفضل العودة إلى الطريق
    Kuzey Idaho'da öğrendiğim şey, bu kadar çok polis ve silah etraftayken topluma nüfus eden tuhaf bir paranoyak tutum. TED ما تعلمته من شمال ايداهو هو وجود نوع من جنون الارتياب والشك الذي يمكن أن يسيطر على المجتمع عند انتشار رجال الشرطة والسلاح من حولهم.
    Site devletleri asker ve silah olarak paylarına düşenleri gönderdiler. Open Subtitles -لقد ارسلت الولايات حصتها من الرجال والسلاح
    Elektrik, su ve silah kullanıyorsunuz. Open Subtitles تستخدمون الكهرباء و المياه الجارية و الأسلحة
    Dış dünyayla istediğiniz zaman iletişim kuruyor, istediğiniz gibi gelip gidiyor, elektrik, su ve silah kullanıyorsunuz. Open Subtitles تذهبون و تعودون وقتما شئتم تستخدمون الكهرباء و المياه الجارية و الأسلحة
    Ama 10'uncu Otoyoldaki bir kovboy birkaç Frankenstein ve silah kamyonu konvoyunu duydum. Open Subtitles لكني سمعت عن قافلة واحدة بعض المسوخ وأسلحة ثقيلة على الطريق العاشر
    Doğru ama sevgili isyanına adam ve silah sağlıyor. Open Subtitles صحيح، لكنها زودت فِرق المتمردين الخاصّة بك برجال وأسلحة يتدفقون باستمرار.
    On adam ve silah bulup, hayat sigortasi yaptirip su telefonu kiçina sokmaya mi çalisayim? Open Subtitles أحضر 10 أشخاص مسلحين وأخذ وثيقة تأمين عن حياة وأحاول أن أحشر هذا الهاتف في مؤخرتك؟
    Dedi ki, "İşte tadımlığın," ama tadına bakacak bir şey yoktu sadece bir telefon ve silah vardı. Open Subtitles لقد قال لي هذه الحلوى لك، ولكن لم يكن هناك حلوى ... . فقط هاتف ومسدس
    Şey, bakalım, ben 18-49 yaş arası... ağzı laf yapan ve silah taşıyan beyaz bir erkeğim. Open Subtitles لنرى ، أنا ذكر أبيض عمري يتراوح بين بين 18 و 49 مع صوت مسموع و مسدس
    Zamanı geldi. Tamam, Fadhil adında uyuşturucu ve silah satıcısı var. Open Subtitles حان الوقت حسناً لدينا تاجر مخدرات و أسلحة إسمه فضيل
    Kara Kuğu teşkilatın şu an devam etmek olan ve silah satıcısı, karaborsa taciri Alexander Slotsky'yi yakalamak için yürüttüğü bir görev. Open Subtitles "البجعه السوداء" هى مهمة جارية للوكالة، لإيجاد(الكسندر سلوتسكي) والقبض عليه تاجر الاسلحة و تاجر بالسوق السوداء،
    Kaçak mal ve silah araması için öne gelin. Open Subtitles خطوة للأمام من أجل التفتيش عن أي تهريب أو أسلحة
    Miğfer, palaska ve silah. On dakika sonra nöbetçi odasında ol. Open Subtitles قبعة عسكرية وحزام خرطوش وسلاح بلغ الى مكتب المهام خلال عشر دقائق
    ve silah. Hiçbir normal insan öyle bir şey yapamazdı. Open Subtitles والمسدس , لا يوجد شخص عادي يستطيع فعل ذلك
    Donau gemisiyle asker ve silah taşıyorlar. Güvenliği de üç katına çıkardılar. Open Subtitles لقد حملوا الجنود والاسلحة ووضعوا حماية ثلاثية
    Bana erzak ve silah verirsin ben de senin istediğini. Open Subtitles اعطني المؤن والاسلحه الناريه نحن سوف نتبادل
    Lütfen bana uydu telefonu ve silah getirsinler. Open Subtitles أخبرهم بأن يجلبوا لي هاتف يعمل بالساتل و سلاح و عندما يكون الجميع آمنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more