Ama yağmurlu ve soğuk havalarda, kapalı mekanlarda kalmayı seçer. | Open Subtitles | ولكن في طقس ممطر وبارد قد يهيمُ على وجهه في الداخل |
Devamlı sıcak ve soğuk su, saat elektrik, tıp merkezi, bir süper market hatta bir de bar. | Open Subtitles | لدينا ماء ساخن وبارد. وكهرباء على مدار الساعة. ومركز طبي، و سوبرماركت وحانة. |
Ancak şehir büyüdükçe cam onun varsayılan malzemesi olursa, Aynalı bir salona dönecektir, sessiz ve soğuk. | TED | لكن عندما يتم اعتماد الزجاج وبينما هي تنمو، فإنها تصبح قاعة من المرايا، مزعجة وباردة. |
Fakat daha henüz yüz yıl önce ilk kaşifler iç kesimlere yürüyüp yeryüzündeki en yüksek, kuru ve soğuk bölgeyle karşılaştılar. | Open Subtitles | إلا أنه منذ مئة عام فحسب وطأ أوائل المكتشفون اليابسة ووقفوا وجهاً لوجه أمام أعلى وأجفّ وأبرد إقليمٍ على كوكب الأرض |
Sıcak ve soğuk akıntıların etkileşimi deniz yaşamında olağanüstü bir çeşitlilik oluşturur. | Open Subtitles | هذا التفاعل من التيارات الدافئة والباردة يولّد تنويع إستثنائي من الحياة البحرية |
Şerefsiz, namussuz ve soğuk biri olmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تكون غير شريف وملتوي وبارد الأعصاب |
Çok sessiz ve soğuk bir geceydi ve gökyüzünde bir sürü yıldız vardı. - Hayır. | Open Subtitles | ،لقد كان المكان هادئة وبارد .وهناك الكثير من النجوم |
Bir yerlerde, sıcak ve soğuk suyu akan bir hücrede uzun bir hayat yaşarım. | Open Subtitles | وأذهب للعيش في زنزانة في مكانٍ ما مع ماءٍ حارٍ وبارد |
Hoş ve soğuk olacak. Miami gibi bunaltıcı değil. | Open Subtitles | سيكون الأمر لطيف وبارد إن الأمر ليس كميامى الحارة والرطبة |
Karanlık ve soğuk bir yer rutubetli, muğlak şekillerle dolu, unutmak istediğin bir yer. | Open Subtitles | مكان ما مظلم وبارد مملوء بأشياء كئيبة وغامضة الشكل والتي تودّ نسيانها |
Tahoe gölünde yemek, oranın bir insanı muhafaza edecek kadar derin ve soğuk olduğunu söylerler. | TED | يقولون الغداء عند بحيرة "تاهو" هو فعل عميق وبارد بما يكفي ليحافظ على تماسك جسمك. |
Tıpkı senin gibi sıcak ve soğuk, aydınlık ve karanlık içi dışı bir. | Open Subtitles | أنها تذكرني بك دافئة وباردة ومعتمة ومضيئة غير قابلة للصدأ |
Ağızda keskin ve soğuk ve acı bir tat, hepsi bir arada. | Open Subtitles | لاذِعه وباردة وساخنه في الفَم في نفس الوقت. |
Beni 8.00'de alabilirsin. Bifteğimi az pişmiş, biramı sert ve soğuk severim. | Open Subtitles | أفضل شريحة لحمي غير ناضجة وجعتي رغوية وباردة. |
Fakat daha henüz yüz yıl önce ilk kaşifler iç kesimlere yürüyüp yeryüzündeki en yüksek, kuru ve soğuk bölgeyle karşılaştılar. | Open Subtitles | إلا أنه منذ مئة عام فحسب وطأ أوائل المكتشفون اليابسة ووقفوا وجهاً لوجه أمام أعلى وأجفّ وأبرد إقليمٍ على كوكب الأرض |
Sıcak ve soğuk su, dört duş, dört dörtlük mutfak... | Open Subtitles | المياه الدافئة والباردة أربعة حمامات، وأربعة مطابخ تعمل |
Ekseri gecekondularda, birçoğu sıcak ve soğuk musluk suyundan yoksun yaşıyordu. | TED | العديد منهم عاش في شقق من دون مياه جارية باردة وساخنة. |
Ve bu, doğru sıcak ve soğuk oranını, çimlenme elde edilebilecek doğru dönemleri biliyoruz anlamına geliyor. | TED | ذلك يعني أننا نعرف التشكيلة الصحيحة للحراراة والبرودة والدورة التي يجب أن تمر بها لجعل البذرة تنبت. |
Bir anda yatağım çok boş ve soğuk geldi. | Open Subtitles | فجأة أصبح فراشي خاوياً وبارداً |
Türkiye'nin doğu sınırlarındaki yabani ve soğuk bir memleket. | Open Subtitles | الولاية الوحشية و الباردة على غير العادة و الموجودة على حدود تركيا الشرقية |
ve soğuk, soğuk yüreğini eritemiyorum | Open Subtitles | وإذابة قلبك المتجمد |
Kötü, kalpsiz ve soğuk! | Open Subtitles | لئيمه , وليس لديك قلب ، وبارده المشاعر |
Bu şeyler konuşamıyorlar ama sert ve soğuk kışa rağmen yine de hayatta kalmayı başarıyorlar. | Open Subtitles | لا يجب أن تقولي هذا ولكنه بإستطاعته البقاء على قيد الحياة القاسية وبرد الشتاء ويواصل العيش هكذا |
Taşları tek tek topladım, yağmur ve soğuk demeden olduğu gibi yerleştirdim. | TED | وجدت كل صخرة، ووضعتها كما هي خلال المطر والبرد. |
Bütün istediğim, sıcak bir banyo ve soğuk bir içki. | Open Subtitles | كل ما اريده الآن هو حمام ساخن وشراب بارد |
Çok kan kaybettiğinden ve soğuk yüzünden nabzı çok zayıf. | Open Subtitles | فقدت الكثير من الدمّ، ومع البرد نبضها ضعيف جدّاً. |
Bu ekstrem bir örnek ama lojistik problemlerini iyi anlatıyor, özellikle fakir bölgelerde. Aşı için öncelikle buzdolabı ve soğuk zincir gerekli. | TED | هذه قضية متطرفة قليلا في تلك النقطة ولكنها تساعد لتوضيح التحديات التسويقية، وبالتحديد في البيئات ذات الموارد الفقيرة، والتي تتطلب أن تكون اللقاحات مبردة ومحافظ عليها خلال السلسلة الباردة. |