Hayır efendim, sadece birazcık matematik ve tarih ödevim var yapılacak. | Open Subtitles | لا، يا سيدتي لدي بعض واجبات الرياضيات والتاريخ فقط كي أنجزها. |
Kısacası perspektif, bağlam ve tarih çocuklarla çıktığım gezileri planlarken anahtar bir rol oynuyor. | TED | والمفهوم .. والسياق والتاريخ .. جميع ذلك يلعب دوراً في تلك الرحلات التي ننظمها للاطفال |
Muhtemelen ne olduklarını tahmin ettiniz - veri ve tarih. | TED | لربما أنكم خمنتم عن ماذا سأتحدث البيانات والتاريخ |
Fizik, biyoloji ve ekonomi alanlarını kavramamıza yardımcı oldu ama beşeri bilimler ve tarih alanları değil | TED | ولّـدت رؤية مهمة في علم الفيزياء وعلم الأحياء، وعلم الاقتصاد، ولكنها لم تؤثر كثيراً في العلوم الإنسانية وفي التاريخ. |
Ancak onunki gibi sorular ve tarih ve ırk konusunda daha düşünceli diyaloglar yoluyla bireysel ve toplumsal olarak evrilebiliriz. | TED | ولكن فقط من خلال أسئلة مثل سؤاله والمزيد من الحوار الجدّي الأكثر عمقاً حول التاريخ والعِرق يُمكننا الرقي كأفراد ومجتمعات. |
- ...ve tarih. - Hayır, hayır. | Open Subtitles | ـ و تاريخ القتل ـ لا ، لا ليس كذلك |
Sayfalarca uzunlukta isim ve tarih ve hiçbiri de tanıdık gelmiyordu. | Open Subtitles | صفحة بعد صفحة ، الأسماء والتواريخ .. كلها غريبة |
Gerçeklik ve tarih bu unvana görkem bahşetti. | TED | الواقع والتاريخ قد وهبا هذا اللقب العظمة. |
Müzik hakkında eğitim alıyor, kuram ve tarih gibi bilmediğim yönlerini öğreniyordum. | TED | كنا نتعلم عن الموسيقى، أشياءً لم أعرفها كالنظرية والتاريخ. |
Bu benzersiz hareketler serisi yüzyıllardır kullanılmaktadır. Her hareket anlam ve tarih açısından zengindir. | TED | استُعملت هذه المجموعة الفريدة من الإيحاءات لقرونٍ عديدة، وكل حركة منها غنية بالمعاني والتاريخ. |
HH: Biliyorsunuz, tarihsel olarak kültür ve tarih açısından sadece çok farklı iki ülkeyiz. | TED | هوانغ هونغ: كما تعلمين، على مدار التاريخ، نعتبر بلدين مختلفتين تماماً من ناحية الثقافة والتاريخ. |
Bilim ve tarih hakkında kendine ait fikirleri vardı. | Open Subtitles | كانت لدية افكاره الخاصة حول العلوم والتاريخ |
ve tarih hep böyle bahanelerle doludur, "Sadece emirleri uyguluyordum." | Open Subtitles | والتاريخ مليء باعذار مثل اني كنت اتبع الاوامر فحسب |
Konusu; Amerika'nın biyografi ve tarih, teori ve metot arasındaki belirgin ilişkileri. | Open Subtitles | إنه عن العلاقة الأميركية بين السيرة الذاتية والتاريخ |
Yani Vatandaşlık ve tarih dersi bir arada olacak. | Open Subtitles | لذا سيبدون كدرس في التربيه المدنيه والتاريخ في وقت واحد |
İleri cebir dersi, İngilizce literatürü, Kimya, Din ve tarih. | Open Subtitles | الرياضيات، الإنجليزية، الكيمياء، الأديان، والتاريخ. |
72'de 0-4 zaman ve tarih olabilir. | Open Subtitles | هل من جملة أكثر غموضًا من هذه؟ الـ 4 خلال 72، قد يكونا الوقت والتاريخ. |
Atalarınız hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir noktaya geliyor ve tarih dediğimiz bu karanlık ve gizemli alana giriyor ve yolumuzu hisserederek bulmamız gerektiğini anlıyoruz. | TED | نقطة لا تعلم ما بعدها أي شيء عن أسلافك وتكون قد دخلتَ كهف التاريخ المظلم الذي نحتاج لتحسس طريقنا بالهمسات الخافتة |
Bu da düzenleme için temel olandır ve tarih boyunca hakimiyetin bozulmasının nedeni budur. | TED | وهذا هو أساس التنظيم، وهو أساس البديهية على مدار التاريخ بأن السلطة مفسدة. |
ve tarih süreci içinde haklı olucağımızın söylenmesini umuyoruz. | TED | ونتمنى إلى حد ما أن يقول لنا التاريخ أننا كنا على حق. |
Eğer onlar, gitmiş olmazsa, ve tarih bırakılmazsa. | Open Subtitles | إذا لم يُخفون ويتركون التاريخ عليه ذلك سيكون على ما يرام |
Sadece adım ve tarih yazıyor. | Open Subtitles | فقط اسمي و تاريخ |
Bu mahkeme, bu ceza ve ben, göğüs ağrısı, hastane ve sen yüksek mahkeme, Yüce divan ve tarih sen de bu çarka dahil olacaksın, Singham! | Open Subtitles | هذه الاحكام , والعقوبه ووأنا ' والام الصدر 'والمستشفى 'وانت المحكمه العليا ' والتواريخ |