Bu üç bölümlü sirk, gazeteler ve televizyon ve medya ve geriye kalan hepsi ayarlanmış ve onu toplumun karşısına çıkarmak için düzenlenmiş. | Open Subtitles | أنه مجرد سيرك ذي عرض الحلقات الثلاثة، الصحف والتلفزيون ووسائل الإعلام وكل ما تبقى من هذا، أنها صممت وهدفت لإحضاره إلى الرأي العام. |
Çünkü Holywood ve televizyon yüzünden bir çoğumuza Afrika'dan nefret etmek öğretildi. | Open Subtitles | 'ونظرا لهوليوود والتلفزيون 'الكثير منا كان يدرس على الكراهية افريقيا'. |
Biliyorsun sürekli evde değilim ve televizyon izlemeyi ne kadar sevdiğini biliyorum. | Open Subtitles | انا لا اجلس بالمنزل دائماً واعرف كم انت تحب ان تشاهد التلفاز |
Ben bir belgesel yapımcısı olarak gerçirdiğim kızgınlık dönemi ve televizyon ve radyoya bağırma tepkilerimin ardından bir sonraki tepkim film çekmek oldu. | TED | الآن أنا صانعة أفلام وثائقية بعد أن مرَّت فترة الغضب والصياح على شاشة التلفاز وجهتني غرائزي إلى أن أصنع فيلماً |
Hayır. Sen bir hamam böceğine yemek, kalacak yer ve televizyon sağlıyorsun. | Open Subtitles | لا، أنت توفرّ الطّعام، المأوى وتلفاز لصرصور. |
En son olarak da yaklaşık yüz yıl önce, elektromanyetik tayftan faydalanılarak ses ve görüntü havadan gönderildi, radyo ve televizyon ortaya çıktı. | TED | لترسل صوتاً وصوراً عبر الهواء ، راديو وتلفزيون هذا هو أفق الإعلام كما نعرفه في القرن العشرين |
Benim için gökyüzü daima gridir, çiçekler daima gridir ve televizyon hala siyah beyazdır. | TED | بالنسبة لي، فإن السماء دائماً رمادية، الزهور دائماً رمادية، والتلفاز لا يزال باللونين الأبيض والأسود. |
Filmler, radyo ve televizyon yoluyla satarlar. | Open Subtitles | يبيعونها عبر الأفلام والإذاعة والتلفزيون. |
Tüm radyo ve televizyon yayınlarında kullanılan 'Kablosuz İletişim'in patenti, Tesla'ya aittir. | Open Subtitles | انه تيسلا صاحب براءات اختراع الاتصالات الاسلكيه التي تستخدم اليوم في بث الراديو والتلفزيون |
Tatlılar, gezmeler ve televizyon artık yasak. | Open Subtitles | سوف تحرمين من الحلوى والتلفزيون |
İbneler ve televizyon. | Open Subtitles | الفقراء والتلفزيون |
Herkes ve televizyon. | Open Subtitles | كُل الناس والتلفزيون |
Koltuk ve televizyon görünüyor. | Open Subtitles | هناك رؤيةٌ للأريكة والتلفزيون |
ve televizyon korkutucu bir şekilde kayıt dışı ve alıntı yapmadan, harika bir iş çıkaran Jon Stewart tarafından yapılan iş hariç. | TED | و التلفاز غير قابل للاقتباس أو التسجيل بشكل مخيف ما عدا جون ستيوارت الذي ادى عملاً جيداً |
Gazeteleri okuyorsun, radyo dinliyorsun ve televizyon seyrediyorsun. | Open Subtitles | أنك تقرأ الصحف , تستمع إلى الردايو تشاهد التلفاز |
Eğer tuvalette değilse ve televizyon seyretmiyorsa nerede olabilir ki? | Open Subtitles | إذا كان ليس في الحمام ولا يشاهد التلفاز أين سيكون غير ذلك؟ |
Gençler ve televizyon yöneticileri geliyor hep. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الناس وتلفاز رائع |
Aldığınız DVD çalar, oyun konsolu ve televizyon ve bilgisayar -- ne amaçla alırsanız alın -- satış şartı olarak bunu gösterdikleri sürece içerik endüstrileri tarafından bozulabilirdi. | TED | كل مشغل ديفيدي ومشغل ألعاب وتلفاز وحاسوب تأتي به إلى المنزل -- مهما اعتقدت أنك ستحصل عليه حين اشتريته -- يمكن تفكيكه من طرف صناعات المحتوى، إن أرادوا وضع ذلك كشرط لبيع المحتوى لك. |
Ve tıbbi aletler var. ve televizyon. | Open Subtitles | وهناك معدات طبية وتلفاز |
Cumhuriyetçiler bugünden Kasım'ın beşine kadar bu röportajı her radyo ve televizyon kanalında yayınlatacaklar. | Open Subtitles | الجمهوريون سيعيدون المقابلة على كل محطة راديو وتلفزيون من الآن إلى الخامس من نوفمبر |
Cumhuriyetçiler bugünden Kasım'ın beşine kadar bu röportajı her radyo ve televizyon kanalında yayınlatacaklar. | Open Subtitles | الجمهوريون سيعيدون المقابلة على كل محطة راديو وتلفزيون من الآن إلى الخامس من نوفمبر |
Her zaman filmler ve televizyon olacak. | Open Subtitles | ستكون هناك دائماً أفلام وتلفزيون. |
Medya üzerine yüksek lisansım, film ve televizyon sektörlerinde üst düzey iş geçmişim vardı. | TED | فقد حصلت على درجة الماجستير في الإعلام وتقلدت مجموعة من المناصب رفيعة المستوى في مجال صناعة الأفلام والتلفاز. |