"Doğru" ve "yanlış" sıradan insanlar için icat edilmiş kavramlardır. | Open Subtitles | الخير و الشر، الصواب و الخطأ أُخترعُوا للإنسان المتوسط العاديّ |
Size öğretilenlerle çeliştiğinin farkındayım ama "doğru" ve "yanlış" gerçekten vardır. | Open Subtitles | أنا واثق أن هذا ضد كل ما تعلمتوه لكن الصحيح و الخطأ موجودان |
Seninle Piper hakkında konuşmam. Bu haince ve yanlış olurdu. | Open Subtitles | انا لا اتحدث عن بايبر معك ستكون تلك خيانة وخطأ |
Yanlış bilgilendirme ve yanlış anlaşılmaların bu toplumlarda hızlı bir şekilde yayılmaya başladığını ve bunun da paniği artırdığını gördük. | TED | رأينا التضليل و التصورات الخاطئة قد بدأت بالإنتشار حتى بشكل أسرع خلال هذه المجتمعات، التي أصبحت أكثر حذرا إزاء الوضع. |
Diyelim ki, son zamanlarda birini sevmenin insana doğru ve yanlış arasındaki farkı unutturduğunu öğrendim. | Open Subtitles | لنقل فحسب أنني تعلمت مؤخراً .. كيف أحبّ شخص ما الذي يجعلك تنسى الإختلاف بين الخطأ والصواب |
Hayır, siyah beyaz değil, Ritter. Doğru ve yanlış! - Bak, işte! | Open Subtitles | كلا ، لا أرى ذلك بالأبيض والأسود بل صح أو خطأ |
Sonuç olarak, korku, kaçınma, güvensizlik ve yanlış anlamalarla dolu bir kısır döndü oluşmuştu ve bu, kendimi güçsüz hissettiğim bir savaştı, her türlü barış ve uzlaşma kurabilmekten acizdim. | TED | في الواقع، حلقة مفرغة من الخوف، والهروب، عدم الثقة وسوء الفهم كانت قد تشكّلت وقد كانت معركة شعرت فيها بالعجز وغير قادرة على تكوين أي نوع من السلام أو المصالحة. |
Kendimizi ifade etmemizin doğru ve yanlış yolları vardır. | Open Subtitles | هناك طريقة صائبة وطريقة خاطئة لنعبر بها عن أنفسنا |
Ciddi insan hakları ihlalleri ve yanlış ekonomik yönetim... hakkında söylentiler var. | Open Subtitles | هناك إشاعات بمخالفة حقوق الإنسان و سوء الإدارة الاقتصادية |
Alexander Mahone'un doğru ve yanlış ile ilgili ilginç bir bağı var. | Open Subtitles | أليكسندر ماهون لديه علاقة شيقة بين الصح و الخطأ |
Söyle bana, burada doğru ve yanlış ne fark yaratır? | Open Subtitles | أنت أخبرني، مالفرق الذي يحدثه الصح و الخطأ هنا؟ |
Ama hislerim doğru ve yanlış kadar önemsiz. | Open Subtitles | لكن المشاعر لم تعد مهمة بعد الآن أكثر من الصواب و الخطأ. |
Hristiyanlar için ahlağın odağı doğru ve yanlış arasındaki seçimdir. | Open Subtitles | بالنسبة للمسيحيين إصلاح نقطة أخلاقية ما الذي يشكل الصواب و الخطأ |
Böyle zamanlarda doğru ve yanlış bulanıklaşır. | Open Subtitles | الصواب و الخطأ يكون غير واضح في اوقات كهذه |
Bu kötü ve yanlış bir şey, bir dostluğu ve bir iş ilişkisini tehlikeye atıyorum. | Open Subtitles | اعلم انه سيء وشنيع وخطأ.. وانني اعرض صدافة للخطر.. وصداقة عمل.. |
Dünyada doğru ve yanlış diye bir şeyin olduğu gerçeğini kabul etmeyen birisiyle nasıl çocuk büyütebilirim bilmiyorum. | Open Subtitles | لا اعرف كيف اربي طفلا مع انسانة لا تعرف الفرق انه يوجد صواب وخطأ في العالم |
Benim oğlumumun hayalleri büyük , ve yanlış insanlar tarafından yönlendirilir. | Open Subtitles | لو ليدرك أبنى أحلامه .. يمكننه أن يقع فى الأيدى الخاطئة |
İnsanların tartışmaları kazanmak için denedikleri tüm hileleri ve yanlış adımları öğrenebilirsiniz. | TED | فتتعلم عن كل الحيل التي يستخدمها الناس لتحاول كسب المناقشة، تتعلم الخطوات الخاطئة. |
Doğru ve yanlış arasındaki çizgi bulanıklaşıyor. | Open Subtitles | وأظن أن الفرق بين الخطأ والصواب لم يعد واضحا |
Bence bu konuda doğru ve yanlış yok. | Open Subtitles | لا أدري إن كان صح أو خطأ عندما يتعلق الأمر بذلك |
Jimnastik dersinden önce üzerimi değiştirirken hiç böyle kavga ve yanlış anlaşılmalar olmamıştı. | Open Subtitles | لم أخض تلك المشاحنات وسوء الفهم... عندما كنت أغيّر ملابسي... في الصالات الرياضية |
Bunu yapmanın doğru ve yanlış yolları vardır Henry. | Open Subtitles | هنالك طريقة صحيحة ، وطريقة خاطئة" هنري" |
Kendini öfkeli hissettiğin, yüzüstü bırakıldığını ve yanlış anlaşıldığını düşündüğün bir aşamadan geçtiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك تعيش الحياة و أنت تشعر بالغضب و الخذلان و سوء الفهم فهمت |
...ve o münasebetle... kendinizi doğru ve yanlış, iyi ve kötü arasındaki mücadeleden çıkarırsınız. | Open Subtitles | لنصف سباق التسلح بأنه مجرد سوء فهم كبير, و بالتالي إزالة نفسك من هذا الصراع, بين الحق و الباطل, و الخير و الشر |
Dünyada doğru ve yanlış olan şeyler var, hep böyleydi. | Open Subtitles | هناك شيء في هذا العالم وهو صحيح وخاطئ ودائماً كان. |
Doğru ve yanlış hakkında meraklıydı. | TED | وكان يشعر بالقلق بشأن ماهو الصواب والخطأ. |
bir foton dalga olarak da partikül olarak da ortaya çıkabilir, en derin sezgilerimle bunu harmanlayınca insanlar iyi ve kötü olabilir, fikirler de doğru ve yanlış. | TED | يمكنُ أن تبدو وحدة الكم الضوئي كموجة وجزيء تتزامن مع إحساسي العميق بأن البشر خيرون وشريرون، والأفكار صحيحة وخاطئة. |
Doğru ve yanlış birer yaftadır. | Open Subtitles | سواء كان ذلك خطأ أم صوابا، فهذه سمعتي |