| O parayı vekillik işi vermediğimi kabul ettirmem gerek. | Open Subtitles | اجعلها تعترف أنّ النقود التي نفحـــــتها إيّاها لم تكن مقابل عمـــل الشريك البديل. |
| Esasında, vekillik programına gönüllü olmak için gelmiş. | Open Subtitles | في الواقع، تطوّعت لبرنامج الشريك البديل. |
| vekillik programı konusundaki tereddütlerini çok düşündüm. | Open Subtitles | كنت أمعن التفكير في تحفــــظاتك حـــول برنامج الشريك البديل. |
| Son olarak, Düşes'in 25. doğum gününe kadar vekillik yapmasını kabul edeceksin. | Open Subtitles | وأخيراً، ستوافقين على شراكة الوصاية على العرش مع الدوقة |
| Bundan sağ çıksam bile vekillik benim için gitti. | Open Subtitles | حتى لو نجوت من هذا فقد خسرت الوصاية. |
| vekillik programını ona söylemeden başlattın! | Open Subtitles | شرعت في برنامج الشريك البديل دون أنْ تخبرها حتى! |
| Hasta olduğum için yokum diye gidip arkamdan vekillik programını düzenliyorsun! | Open Subtitles | أنا متغيّبة ومريضة وتقوم بإعداد برنامج الشريك البديل من وراء ظهري! أعرف أنّكِ على حق. |
| vekillik programını bu şekilde kendime göre öne almamalıydım ya da hiçbir rakamı da. | Open Subtitles | ما كان ينبغي أنْ آخذ الأمور بيدي بتلك الطريقة... بشأنْ برنامج الشريك البديل أو... أي أشياء أخرى. |
| Buyrulduğu üzere, bu vekillik mührünü geri veriyorum. | Open Subtitles | -لقد اعدت خاتم الوصاية كما امرت |