| Kendi adamlarından biri patron olacak ama sana yeni bir bölge verecekler. | Open Subtitles | أحد رجالهم سيصبح رئيسهم الجديد ولكنهم بكل تأكيد سيعطونك منطقة لتسيطر عليها |
| Reno'ya gittiğinde yarısını verecekler kalanı da altı haftanın sonunda. | Open Subtitles | انهم سيعطونك النصف حين ترحلين لريو و باقى الرصيد فى نهاية الست أسابيع سمى السعر الخاص بك |
| Bir bilete 1000$ verecekler ve siz onları smokinlerine kusturacaksınız. | Open Subtitles | سيدفعون آلف دولار للتذكرة وأنتم ستجعلونهم يفرغون ما في بطونهم |
| Bak, dostum, sana tadımlık verecekler ve parayı nereye getireceğini söyleyecekler. | Open Subtitles | انظر، سوف يعطونك حلوى ثم سيخبرونك أين تضع المال |
| Onu size verecekler. Soru sorulmadı. Kimsenin bilmesi gerekmez. | Open Subtitles | سيطلقون سراحه لكم، بدون أن تطرح أسئلة بدون أن يعلم أحد |
| Böylece bize peynir ekmek verecekler yolculuk için yiyeceğimiz olacak. | Open Subtitles | وعندها سيعطوننا بعضاً من الخبز والجبن وبذلك سيكون لدينا طعاماً كافياً للرحلة |
| Bana günlük üniforma çalışma üniforması ve hatta yorulduğum zaman için bile bir tane verecekler. | Open Subtitles | سيمنحونني زياً موحداً للنوم، زياً موحداً للعمل، وهناك حتّى واحد عندما أكون متبعاً. |
| Dostum, herhalde sana arabanı tekerleksiz olarak geri verecekler. | Open Subtitles | يا رجل، سيعطونك سيارتك من دون عجلات ربما |
| Size biraz antiasit verecekler. Dikkat edin kendinize. | Open Subtitles | سيعطونك بعض الدواء المضادّ للحموضة، اعتنِ بنفسك |
| Çinliler sana bunlardan biriyle birlikte şifreli bir mesaj verecekler. | Open Subtitles | سوف سيعطونك الرسالة المشفرة . أدخليها في هذا الجهاز |
| Yalnızca hak ettiğinizi düşündükleri maaşı verecekler. | TED | سيدفعون لك فقط مقابل ما يرون أنك تستحقه. |
| Yalnızca hak ettiğinizi düşündükleri maaşı verecekler ve onların düşüncelerini siz yönetiyorsunuz. | TED | سيدفعون لك فقط ما يرون أنك تستحقه، وأنت تتحكم في تفكيرهم. |
| Para getirecek işler yapacağız ve Almanlar para verecekler. | Open Subtitles | أعمالنا نجني منها أموالا و الألمان سيدفعون لقائها |
| Televizyona çıkacaksın, ödül verecekler, şarkı söyleyeceksin, bu süper bir şey. | Open Subtitles | تظهر على التلفاز ,يعطونك الجائزه تغني اغنيه ... انه شيئ ساحر |
| Demek bir topu ağın üstünden geçiriyorsun diye sana tonla para verecekler. | Open Subtitles | لذا يعطونك الكثير من المال لأنك تضربي كرة فوق شبكة |
| Adamın öldüğünü düşününce ailenin gitmesine izin verecekler. | Open Subtitles | سيعتقدون ان الشخص ميت سيطلقون سراح العائلة |
| İtalya'ya gelince, bize de ev verecekler mi? | Open Subtitles | هل سيعطوننا مسكن عندما نصل الى إيطاليا؟ |
| Bana istediğim kadar ücretli izin verecekler. | Open Subtitles | سيمنحونني إجازة مدفوعة الأجر بقدر ما أريده |
| Bu günlerde, başvuran herkese kredi kartı verecekler. | Open Subtitles | في هذه الأيام, سوف يعطون بطاقات الإئتمان لأي شخص يعمل لديهم. |
| Ünlü olacağım ve insanlar onların kıyafetlerini giymem için bana para verecekler. | Open Subtitles | . بعدها المصممين سيدفعوا لي لألبس تصاميمهم |
| Seni yakışıklı şeytan! Bir gün bizim evlenmemize izin verecekler. | Open Subtitles | ،أنت وسيم يا لعين يوماً ما سيسمحون لي بالزواج منك |
| verecekler. | Open Subtitles | . سوف يفعلون |
| Onlara değişik birkaç şey anlattım ve sanırım birbirlerine birer şans daha verecekler. | Open Subtitles | لقد تحدثت معهما عن بعض الأمور وأعتقد أنهما سيمنحا بعضهما فرصة ثانية |
| Gemi ve asker verecekler ama size sahip olacaklar. | Open Subtitles | سيعطونكِ سفناً وجيشاً ويملكونكِ إلي الابد |
| Anneni severlerse onlara çalışması için annene para verecekler. | Open Subtitles | وإن أحبوا أمك، سيعطونها مالاً لكي تعمل معهم. |
| Eroini benden aldığını çözdüler ama bana ikinci bir şans verecekler. | Open Subtitles | لقد اكتشفوا أنكِ حصلتِ على الهيروين مني ولكنهم سيعطوني فرصة ثانية، |
| Koltuklarımızı da düzelttiğimize göre sanırım bize atıştırmalık bir şeyler verecekler. | Open Subtitles | الآن بما إننا استوينا، أعتقد بأنهم سيقدموا لنا وجبة خفيفة |