"verip" - Translation from Turkish to Arabic

    • تعطي
        
    • إعطاء
        
    • تعطيه
        
    • أعطاني
        
    • أعطيته
        
    • أعطيه
        
    • تعطيها
        
    • نعطي
        
    • نعطيهم
        
    • يعطون
        
    • تُعطي
        
    • أعطيها
        
    • أعطوا
        
    • إعطائي
        
    • سأعطيه
        
    Yani bu Alman Merkez bankasına paranızı verip sonra paranızı tutması için para ödüyorsunuz demek. TED ويعني ذلك أنك تعطي أموالك للبنك المركزي الألماني ثم تدفع فوائد لهم ليحتفظوا بها لك.
    Ama sonra aklım çok karıştı, çünkü o yaştaki insanlara sadece hormonları verip olmak istedikleri cinsel kimliğe sahip olmalarının kolay olacağını sanırdım TED وبعد ذلك أصبحت مشوشًا لأني اعتقدت بأنه كان من السهل نسبيًا في ذلك العمر مجرد إعطاء الناس الهرمونات الجنسية لما هم متأكدون منه
    Onun eline bir testere verip Joplin'de ilkyardıma gönderiyorsunuz ve amacını tekrar kazanıyor. TED تعطيه منشاراً. ترسله إلى جوبلين، ميسوري عقب الإعصار، يستعيد ذلك الهدف.
    Milisler gelmeden az önce baban bunu bana verip güvende tutmamı ve ona götürmemi söyledi. Open Subtitles وقبل أن يأتي الميليشيا بلحظات أعطاني والدكِ هذه وأخبرني أن أبقيها آمنة وأعطيها لها
    Babamın yemeğini hazırlarken ona kendi limonlu Snapple'ımı verip, İtalyan kahvesini almışım. Open Subtitles ،عندما كنت أُعبّئ الغداء لأبي أعطيته عصير الليمون الخاص بي وأخذت قهوته الإيطاليّة الفاخرة
    Şimdi ona para ve güç verip dünyayı bizim bakış açımızdan görmesini sağlayacağız. Open Subtitles , أعطيه المال و السلطة . سيرى العالم من وجهة نظرنا
    Ona en güzel odamızı verip, hesabımdan her gün meyve sepeti ekstra çikolata ve çiçekler ayarlar mısın? Open Subtitles هل يمكن أن تعطيها أجمل غرفة لدينا مع سلة فاكهة. و شوكولاتة إضافية زهور فى كل يوم.
    Ve biz bu canavara bir çocuk verip vermemeyi tartışıyoruz! Open Subtitles ونحن نناقش هل نعطيه ام لا نعطي هذا الوحش طفلاً
    Ne yapıyoruz peki? Onlara Ritalin verip “Girişimci olma. TED ما نفعله هو أن نعطيهم دواء ريتالين ونقول: لا تكن من نوعية رجال الاعمال المستقلين
    Kramer, bu kaesdi Brody'e verip benim çektiğimi söyleyemezsin. Open Subtitles كرايمر، مستحيل أن تعطي هذا الشريط لـ برودي وتخبره أنني الذي صوّرته.
    Sen tıpkı çatlayıncaya kadar sürekli süt verip sonunda da ölüp geberen bir inek gibisin. Open Subtitles مثلك مثل البقرة الي تعطي الحليب وبعد ذلك ترفس السطل وتسكبه
    Köpeğe yiyecek verip çocuğa vermemezlik edemezsin ! Open Subtitles يمكنك إعطاء الطعام للكلب و لا يمكنك إعطاء الفتى؟
    Böyle bir adama öylece bir çanta dolusu parayı verip,.. Open Subtitles لا يمكنكِ إعطاء حقيبة مليئة بالنقود لرجل كهذا
    Hiç bir şey verip almayın. Tek ihtiyacı olan ayıltıcı ilaçlar. Open Subtitles لا تعطيه أو تجعله يأخذ أي شئ من الأدوية مقوية
    Bu yüzden bana saatini verip, kendisi dönene kadar saniyeleri saymamı söyledi. Open Subtitles لذا أعطاني ساعته وقال لي أن أعدّ الثوان حتى عودته
    Ben de adama sahte adres verip tüydüm. Open Subtitles في النهاية أعطيته عنواناً خاطئاً وفررت من هناك.
    Ona 20 papel verip gitsem olur mu? Open Subtitles هنري يحاول جمع بعض المال من اجل إبنه حسناً هل استطيع ان أعطيه 20 دولار واعود للمنزل؟
    Bunu ona verip beni aramasını söyler misin? Open Subtitles هل يمكنك أن تعطيها هذا وتخبرها أن تتصل بي؟
    Elimizde ne varsa hepsini Ajan Finn'e verip eve dönmemiz gerekiyor. Ney? Open Subtitles يفترض بنا ان نعطي العميلة فين كل ما حصلنا عليه و نعود للبيت
    Sahte kimlik verip, hükümet desteği olmayan bir şirket çalışanı gibi gösteririz. Open Subtitles نعطيهم هويات تجعلهم يبدون وكأنهم مسؤولون زراعيون من منظمة غير حكومية
    Onlar sadece ödev verip, problemleri tek başıma çözmemi bekliyor. Open Subtitles انهم يعطون واجب منزلي و يتوقعون مني ان اقوم بحل تلك المسائل بنفسي
    Acemi askere bazuka verip her yeri patlatınca şaşırma yani. Open Subtitles لا تُعطي المُبتدئ مدفعية قاذف وتندهش عندما تُفجر كل شيء
    Muhtemelen ona kendisine almasına yetecek kadar para verip... beyzbol kartlarının orada buluşurduk. Open Subtitles من المحتمل أن أعطيها النقود لتشري ذلك بنفسها وبعد ذلك أقابلها ببطاقات البيسبول
    Sonra herkese seninle çalışmayacaklarına dair iş sözleşmeleri verip, 17.00'ye kadar imzalamaları gerektiğini söylediler. Open Subtitles ثم أعطوا لكل الموظفين عقود لتوقيعها اليوم، تنص على عدم اشتغالهم لصالحك
    Ne cüretle bana emir verip ben evde değilken evime girip... Open Subtitles كيف تجرؤ علي إعطائي أوامر، وأن تأتي لمنزلي وأنا لست هنا
    Ben de ona bir viski verip misafir odasında yatıracaktım. Open Subtitles لقد كنت سأعطيه كأس ويسكي وأجعله ينام في غرفة الضيوف

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more