| Ama güven bana, tekrar hayal kırıklığına uğramana izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | ولكن ثق بي، نحن لن تسمح لك تشعر بالإحباط ثانية |
| Sizi almalarına izin vermeyeceğiz Bayan Wilberforce. | Open Subtitles | نحن لن نتركهم يقبضوا عليك سيدة ويلبرفورس |
| - Hayır, hayır, hayır. Sana zarar vermeyeceğiz, Martha. | Open Subtitles | لا ، لا ، لا ، لا لن نقوم بإيذائك ، مارتا |
| Hayır, hayır, kaseti sana vermeyeceğiz, onu yok edeceğiz bu odadan dışarı çıkmayacak. | Open Subtitles | كلا , كلا لن نعطيك الشريط قد نتلفه لكنه لن يخرج من هنا |
| Ve her şeyden öte onların asla, asla arabaya binmelerine izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | والأولوية المطلقة ألا نعطيهم الفرصة لركوب السيّارات أبدًا |
| Bu simitleri kötü amaçlar için kullanacaksın... ve biz buna asla izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | هذا الكعك هو الشيء الوحيد الذي لن نسمح أن يتم إستخدامه في الشر |
| - vermeyeceğiz. - Açım ben. | Open Subtitles | ـ لن نفعل ـ أنا جائع |
| İyi de sana kendi yapabileceğimiz bir şey için 6500 dolar vermeyeceğiz. | Open Subtitles | حسنًا، لن ندفع لك 6500 دولارًا مقابل شيء يمكننا فعله لأنفسنا. |
| Üzgünüm. Bu bilgiyi vermeyeceğiz. | Open Subtitles | نحن لَنْ نَنْشرَ تلك المعلوماتِ. |
| Kırılan kemiklerden daha çok bıçakların üstünde kan olacak... çünkü artık arkamızdan vurmanıza izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | ستسيل دمـائـاً كـثيرة وسوق تكسر بعض العظامِ نحن لن نسكت ولن نضرب في الظهر مرة آخرى |
| Lütfen, endişelenmeyin. Kimseye zarar vermeyeceğiz. | Open Subtitles | أرجوك , لا تطلق الانذار نحن لن نؤذي اي شخص |
| Bu bizim en iyi fırsatımız olabilir. Kaçmalarına izin vermeyeceğiz, değil mi? | Open Subtitles | ربما تكون هذه أفضل فرصة لنا نحن لن ندعهم يفرون بذلك , أليس كذالك |
| Sakin ol. Öylesine vermeyeceğiz. | Open Subtitles | انت , انتظري نحن لن نتخلى عنه بهذه السهولة |
| Kıtalararası Balistik Füze gücü olmalarına asla izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | ليضعوا فى حسبانهم ان الكلب لا يصتاد نحن لن ندعهم مطلقا ليكونو قوة نوويه عظمى |
| Bir sürü New Yorklunun uğruna savaşıp öldüğü bölgelerin tek bir karışını bile geri vermeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نقوم بإعادة ولا بوصةٍ واحد من المقاطعة أنها القطعان التي قاتل لأجلها سكان نيويورك وماتو وهم يفعلون. |
| Bir daha hiçbir şeye bu aptal oyunla karar vermeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نقوم بتقرير أي شيئ بتلك اللعبة الغبية مرة أخرى, أبدًا |
| Ama, Deutsche Telekom "Hayır" dedi; "Bu bilgiyi sana vermeyeceğiz." | TED | ولكن شركة دويتش تيليكوم قالت ، لا ، لن نعطيك تلك البيانات. |
| - Bir kuruş bile vermeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نعطيهم شيئاً من المال |
| Ama biz onların iğrenç yalanlarını... ve malum bazı gelip geçici modaları yaymalarına izin vermeyeceğiz... | Open Subtitles | ولكننا لن نسمح لهم بنشر هذه الأكاذيب الخبيثة ولا الترويج لموضاتهم |
| Size zarar vermeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نفعل اي شيء لايذائكم |
| O boka artık para vermeyeceğiz. | Open Subtitles | لن ندفع مِن أجل هذه السخافة بعد الآن. |
| Tarım arazilerimizi, beton ormanlarına dönüştürmelerine izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | نحن لَنْ نَتْركَ أرضَ مزرعتِنا تَكُونُ مُتَحَوّلة إلى الغاباتِ الخرسانيةِ! |
| Samuray'ı incitmene izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | نحنُ لن ندعكِ مطلقًا تؤذين محارب الساموراي. |
| Eğer tüm bunlar başarısız olursa ve senle burada kalırsak, bu insanlara olan şeyin bize olmasına izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | إن فشل كلّ ما يخططون له، وعلقتِ وإيّاي هنا فلن نسمح بأن يحدث لنا أيًّا كان ما حدث لأولئك الناس. |
| Tatmin olmadıkça bu sandığı vermeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نتخلى عن هذا الصندوق إلا لو كنا راضين |
| Seni kötülemey çalışan kişilerin eline, senin tıbbi kayıtlarını vermeyeceğiz. | Open Subtitles | لا, لن نعطي سجلاتك الطبية للناس الذين يريدون تشوية سمعتك |
| Parayı al. Ona parayı vermeyeceğiz! Bundan sonra olmaz! | Open Subtitles | لن نعطيه المال، ليس بعد ما حصل |
| Ona bir şey olmasına izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | اننا فقط لن نسمح أن يحدث له شيئا |