| Buralarda neler olduğuna fazla kulak vermezler. | Open Subtitles | هم لا يعيرون إنتباهي كثيراً, سيد كينكايد |
| Kusura bakma beyim, burada kadınlar yada kızlar, yabancılara ismini vermezler. | Open Subtitles | المعذرة يا سيدي ولكن يوجد ناس لا يعطون أسماء النساء أو البنات إلى الغرباء ، إنه مخالف للعادات |
| Pekala şöyle anlatayım, onlara paramız var izlenimini vermezsek bize 8 Milyon vermezler. | Open Subtitles | إذا لم نظهر كأننا نملك مال ، لن يعطونا ثمانية ملايين |
| Yurt dışına çıkmamıza izin vermezler ve muhtemelen hapse atarlar. | Open Subtitles | و بالتأكيد لن يسمحوا لنا بالسفر للخارج و ربما يضعونا فى السجن |
| Haklısın, vermezler... En azından o vermez. | Open Subtitles | ، أنتِ على حق ، لن يفعلوا ذلك ليس هوَ على الأقل |
| Size başaramayacağınız bir zorluk asla vermezler. | TED | إنهم لا يعطونك أبدا تحديات لا تستطيع إنجازها. |
| Aptal olma! Çocuğu sana geri vermezler. | Open Subtitles | لا تكن مغفلاً لن يعطوك طفلك فى المقابل |
| Bundan şüphe duyarım. Kendilerini terk eden biri için vermezler. | Open Subtitles | أشك بذلك، لن يعطونني لأجل شخص هجرهم |
| Hamile kadınlar kilo alır, kilo vermezler. | Open Subtitles | تَزدادُ النِساءُ الحبلى وزناً و هم لن يَفْقدونَه |
| Genelde bu kadar detaylı mesajlar vermezler. | Open Subtitles | . هم لا يأتون مع رسائل مفصلة من هذا القبيل |
| İyileştiğinde şunu unutma, yaralar sadece nerede olduğumuzu gösterir, nereye gideceğimize karar vermezler. | Open Subtitles | ومتى أنت تَعمَلُ، تذكّرْ، النُدَب تُشوّفُنا فقط حيث نحن كُنّا، هم لا يَملونَ حيث نحن نَذْهبُ. |
| Kötü adamlar çocuklar hediye vermezler. | Open Subtitles | لان الرجال السيئين لا يعطون الاولاد هدايا |
| Sitah adamlara asla nüfuz vermezler. | Open Subtitles | إنهم لا يعطون الرجل الاسود الصلاحية أبدا |
| Bize 8 sent bile vermezler, o zaman. | Open Subtitles | لن يعطونا حتى ثمانية سنتات ، أنت تعلم هذا |
| Bununla ilgili sadece vaazlar vermezler. | TED | هم فقط لا يعطونا مواعظ عن ذلك |
| Burda bir iki hafta çalışmadan büyük ihtimalle tüplerle çalışmana izin vermezler. | Open Subtitles | على الأرجح لن يسمحوا لك بالعمل هنا حتى يمر عليك أسبوع أو اثنان |
| Ama vermezler! Yaşamama izin vermeyecekler! | Open Subtitles | لكن لن يفعلوا ، لن يتركوني أعيش حياتي |
| Müşteri vermezler, destek vermezler sana bir bok vermezler. | Open Subtitles | أنهم لا يعطونك حرية التصرف ولا يعطونك المساندة المطلوبة ولا يعطونك أى شئ بالمرة |
| İnsanlar sana bir peni daha vermezler. | Open Subtitles | حتى الناس لن يعطوك قرشاً واحداً |
| Hiçbir şey vermezler bana. | Open Subtitles | فهم لا يعطونني شيئاً مفيداً |
| Benim içeri girmeme izin vermezler, ama tıbbi geçmişin sayesinde sana geçiş kodu alabildim. | Open Subtitles | هم لن يسمحوا لني بالدخول، لكن طبيينك تحصل الخلفية عليك رمز ترخيص. أريد رأيك. |
| Onur duyarım efendim, ama Jedi konseyi kendi üyelerini kendi seçer.Buna hiç bir zaman izin vermezler. | Open Subtitles | اني مفاجئ سيدي لكن المجلس ينتخب اعضاءه الخاصين وهم لن يقبلوا بهذا |
| Daha önce yaptığın gibi sistemi ele geçirmene izin vermezler. | Open Subtitles | لن يسمحو لك بأخذ النظام كما فعلته سابقاً |
| Bayilik vermezler ve taze malzeme kullanırlar. | Open Subtitles | فهم لا يمنحون الإمتياز و هم يستعملون مكونات جديدة |
| Burada yürüyen hiç bir salağa vermezler. | Open Subtitles | انهم لا يعطونها الى ايّ احمق يأتي الى هنا |
| Eski karıları genelde eski kocalara para vermezler. | Open Subtitles | الزوجات السابقات عادة لا يعطين المال لازواجهم السابقين |