Daha iyisi. Ayağa kalkıp kasabaya doğru 6 kilometre yürümüş. | Open Subtitles | من ثَمَ ، نهض و مشى أربعة أميال إلى المدينة |
Daireler çizerek yürümüş. Gerçekten çok üzgün hissediyormuş kendini. | Open Subtitles | مشى بترنّح , يائساً وعابساً ووفكّر ملياً |
Allah, Kızıl Deniz'i ayırdığında İsrail kavmiyle beraber yürümüş. | Open Subtitles | مشى مع اسرائيل عندما شق الله البحر الاحمر |
Kalenin orada 4 dakikadan çok daha fazla yürümüş olmalısın. | Open Subtitles | يبدو عليك بأنك مشيت أكثر من أربع دقائق حول القلعة |
O orospu bütün gece boyunca yürümüş, ama onu yakalayacağım. | Open Subtitles | تلك العاهرة مشت طوال الليل ولكني سأمسك بها |
Ama... Yasuko yalnızca siyah yağmurda yürümüş. | Open Subtitles | لكن وضع (ياسوكو) يختلف لقد تمشت فقط تحت المطر الأسود |
Üniversiteye gitmek için Florida'dan Massachusets'e yürümüş. | Open Subtitles | مشى من فلوريدا لماساتشوستش لكي يذهب لجامعة بوسطن |
Bazıları Boksör'ü aramak için 150 km yürümüş. | Open Subtitles | بعضهم مشى ل 150 كيلو مترراً بحثاً عن الملاكم |
Adam yardım ararken kilometrelerce yürümüş olabilir. | Open Subtitles | يمكن ان يكون هذا الشخص قد مشى لأميال باحثاً عن المساعدة |
Bizi biz yapan herşey bu bir buçuk kilogramlık bugüne kadar Dünya üzerinde yürümüş olan her insanın kafatasının içinde bulunan maddedir. | Open Subtitles | كل ما يجعلنا من نحن يأتي من هذا الكيلوغرام ونصف من المادة التي تتواجد في جمجمة كل إنسان الذي مشى على الأرض على الإطلاق. |
Saldırganımız 5 blok yürümüş ve siyah bir arabaya binmiş. | Open Subtitles | المهاجم مشى حتى 5 مباني، ومن ثم دخل إلي سيارة سوداء. |
Galiba bu dünyada yürümüş en hızlı silahşor olduğumu sana hatırlatmak için çok uygun bir an. | Open Subtitles | أنا أعتقد أن هذا سيكون المنعطف جيد أن أذكركم أنني أسرع حامل السلاح الذي مشى من أي وقت مضى الأرض. |
Asakusa'dan buraya kadar yürümüş mü yani? | Open Subtitles | هل تعني انه مشى من أساكوسا إلى شبوة؟ |
Şerefsiz herif Liberty caddesine kadar yürümüş. | Open Subtitles | إبن العاهرة مشى مباشرة إلى شارع الحرية |
Şuraya baksana birisi yapıştırıcının üzerinde yürümüş. | Open Subtitles | يبدو شخص فقط مشى الحق على هذا الرجل، |
Sanki kumun üzerinde yürümüş ve ayak izi bırakmamışım gibi. | Open Subtitles | كأني مشيت على الرمل ولم أترك خلفي أي أثار أقدام |
Bir bahar günü o sokakta yürümüş ve güneşin altında gözyaşı dökmüştüm. | Open Subtitles | بأحد أيام الربيع مشيت في ذلك الشارع و بكيت خلال الشروق |
Başladığımdan beri 2000 mil yürümüş ve 1095 kahve içmiş olmalıyım. | Open Subtitles | منذ عملي هنا لأبد وانني مشيت 2000 ميل وشربت 1098 كوب قهوة |
yürümüş de yürümüş ta ki yolunu kaybettiğini anlayana kadar ve karanlık çökmesine az kalmış olmasına rağmen küçük kız, daha fazla gidemeyeceğini biliyormuş. | Open Subtitles | مشت ومشت حتى اكتشفت انها اضاعت طريقها وعلى الرغم من ان الظلام بدأ يحل |
Dün gece çok fazla yürümüş olmalı. | Open Subtitles | اعتقد انها مشت كثيرا الليلية الماضية. |
Muhtemelen evrende yürümüş, En şişman kızdı. | Open Subtitles | انها ببساطه اضخم فتاة مشت على وجه الأرض |
yürümüş. yürümüş. | Open Subtitles | ـ إنها تمشت ـ حقاً؟ |
Bir zamanlar, sizin gibi bu salonda oturmuş bu şatonun koridorlarında yürümüş ve bu çatı altında uyumuş genç bir çocuk vardı. | Open Subtitles | ذاتمـرّةكانهناكشاباً، مثله مثلكم يجلس في هذه القاعة. ويسيرفيممراتهذه القلعة، سائراً تحت سقفها... |