Asıl önemlisi, bu küçük balığın büyük balığın etrafında yüzüyor olması. | Open Subtitles | لكن المهم هو أن السمكة الصغيرة دائماً ما تسبح بجوار الكبيرة |
Dişi kraliçe balığı yan olarak yüzüyor ve yumurtalarını dağıtıyor. | Open Subtitles | أنثى السمكة الملكة تسبح على جانبها بينما هي توزع بيوضها |
Ama eğer bu kadar çılgın, yabani bir yaratık saatte 40 mil (64 km) yüzüyor ve kendi kanını ısıtıyorsa, balık yetiştiriciliği için iyi bir aday değildir. | TED | ولكن إذا حصلت على هذا المجنون، مخلوق البرية الذي يسبح بسرعة 40 ميل في الساعة ويسخن دمه فهو ليس مرشح لاستزراعه سمكيا. |
Av kuşu gibi uçmayı öğrenmiş ve şimdi de su kuşu gibi yüzüyor. | Open Subtitles | لقد تعلم بالفعل الطيران مثل دجاج البرية و الآن ، إنه يسبح مثل دجاج الماء |
Bu buz tabakası kısmen yüzüyor ve okyanusa, okyanus ısına maruz kalıyor. | TED | ذلك الغطاء الجليدي يعوم جزئياً، ويتعرض للمحيط، لحرارة المحيط. |
Ve sonra Ay merkezde. Ve yüzüyor ve bu Fransa'da. | TED | ومن ثم القمر فى المركز. وهى تطفو. وهذا هو فى فرنسا. |
Şu anda suyun binlerce metre üstünde, şamandıralarının ...tuttuğu halde yüzüyor. | Open Subtitles | إنه يطفو الآن علي ارتفاع آلاف الأمتار في الماء يساعده في طفوه حويصلات مليئة بالغاز. |
Ama, burada belki 25-30 santimlik bir köpekbalığı görüyoruz 30 santim derinlikte yüzüyor. | TED | ولكن ، كما تعلمون ، هنا نرى أن أسماك القرش بطول 10 أو 11 بوصة تسبح في مسافة قدم من مياه المحيط |
Ruhum bunun içinde yüzüyor, zamana saçılmış, şekilsizlik dünyasında hapis olmuş. | Open Subtitles | روحي تسبح فيه، متناثرة عبر الزمان محصورة فى عالم بلا شكل محدد |
Foklar canlarını kurtarmak için yüzüyor. | Open Subtitles | كُلّ فقمة تسبح بسرعة من اجل انقاذ حياتها من هذا المفترسُ. |
Resmen onların birkaç metre yakınında yüzüyor ve hafifçe kuyruğunu sallamasıyla da sanırım hem meraklılığını gösteriyor, hem de biraz eğleniyor. | Open Subtitles | إنها تسبح فعلياً حولهم بأمتار قليلة، تضرب ذيلها، على ما أظن بداعي الفضول لا أكثر، وتقضي وقتاً ممتعاً. |
Okula gider gibi koloniler halinde yüzüyor olabilirler. Aynı Dünya'daki su hayvanlarının yaptıkları gibi. | Open Subtitles | ربما تسبح في أسراب كما تفعل . المخلوقات البحرية على الأرض |
bir Cleaner Wrasse besin ve parazitler için morinonun ağzında yüzüyor. | Open Subtitles | المتوقف النظيف يسبح مباشرةً إلى فمّ المرجان للتغذية والطفيليات |
Efendin derin sularda yüzüyor. Yakında bir gün dalgaların altında boğulabilir. | Open Subtitles | ،سيّدك يسبح في مياه عميقة يوماً ما قريباً سوف يختفي تحت الأمواج |
Komşumun amcası yaptırdı. Şu an Porto Riko'da yüzüyor. | Open Subtitles | عم جارى حظى بواحد، و هو يسبح فى بورتريكو الان |
O nu hayatta tutmak artık daha zor, 'çünkü büyük köpek balıklarıyla yüzüyor. | Open Subtitles | هو كان شيء ثمين أكثر لبقاء حيّ، ' يجعل هو يسبح بأسماك القرش الأكبر. |
Dalgalar çok güçlü ve çocuk balık gibi yüzüyor. | Open Subtitles | التيار قوي كفاية ليحمله و الفتى يعوم مثل السمكة |
Ağır kemik sağlıklı. Hala yüzüyor olan kemik iltihabı ile dolu. | Open Subtitles | التي لا تزال تطفو مصابة بالتهاب نخاع العظم |
Deniz suyu üstünde yüzüyor. | Open Subtitles | إنه يطفو على ماء البحر، فإن حصل وأن ارتفعت حرارة البحر قليلاً، |
Bu şeyler hala Glades'te yüzüyor. | Open Subtitles | إنهم لا يزالون يسبحون في الخارج . في الجلاديز |
Yabba, bir araba, suda yüzüyor. | Open Subtitles | نعم يا بارون انها سياره عائمه سياره تعوم فى الماء |
Gerçekten çok iyi yüzüyor ve çok yükseğe zıplayabiliyor. | Open Subtitles | إنها سباحة جيدة وتستطيع القفز عاليا أيضا |
Babamın artık para içinde yüzüyor olmasının neresi kötü anlamıyorum. | Open Subtitles | ، لا أرى سوءً في هذا الأمر، يا أبي كونكَ غارقاً بالكثير . من المال الآن |
ve 100 yard kadar sürükledi, Sonra durdu ve burda yüzüyor. | Open Subtitles | وزحفت لحوالى مائة ياردة ثم توقفت، وها هى عائمة هنا |
Düşünsene, yanık tenli bir adam, plajda... ..yüzüyor falan... ..sonra biri ona : | Open Subtitles | أعني، أيمكنك تخيل ذلك الرجل الذييركضفي الشاطيء... ويسبح... |
Bu uyuz kasabadaki herkes 8 yaşından beri orada yüzüyor galiba. | Open Subtitles | كل فرد هنا سبح هناك عندما كان في الثامنة |