"yüzden onu" - Translation from Turkish to Arabic

    • لذا قمت
        
    • لذا لا يمكنني
        
    • لذلك سوف
        
    • هو السبب في أنني
        
    • لهذا يجب أن
        
    • السبب لم
        
    Daha az konuşursa onu daha çok seversin diye düşündüm. Bu yüzden onu düzelttim. Open Subtitles اعتقدت أنك ستحبينـه أكثـر إذا تحدث أقـل بقليـل , لذا قمت بتعديلـه
    "Benden başka kimse ona sahip olmamalı, bu yüzden onu yok ettim. Open Subtitles لا أحد يجب ان يحصل عليه، الا أنا لذا قمت بتدميره
    Ama kötülüğün hakimiyetinde değil, o yüzden onu öldüremem. Open Subtitles لكنه لم بستطيع التحكم به، لذا لا يمكنني قتله
    Ben de keyif alıyorum, o yüzden onu suçlayamam. Open Subtitles "أنا أيضًا أستمتع بالقتال، لذا لا يمكنني لومه"
    "O yüzden onu, seninle başladığımız yere götürüyorum." Open Subtitles لم ترى أيرلندا أبداً, لذلك سوف أخذها إلى حيث بدئنا انا وأنت.
    Biraz dinlenmeye ihtiyacı var bu yüzden onu bir süre burada tutmamız gerekiyor. Open Subtitles حسنا .. هو بحاجة لبعض الراحه لذلك سوف يبقى هنا لفتره
    Sen onu bana bir bok gibi gösterdin ve ben de bu yüzden onu tuttum. Open Subtitles انه يبيع لي الهراء وهذا هو السبب في أنني استأجرته.
    Sen onu bana bir bok gibi gösterdin ve ben de bu yüzden onu tuttum. Open Subtitles انه يبيع لي الهراء وهذا هو السبب في أنني استأجرته.
    Bulacak olurlarsa onları kimse durduramaz. O yüzden onu önce sen bulmalısın. Open Subtitles وإن وجدوه، فلا يمكن ردعهم، لهذا يجب أن تجديه أنتِ أولاً.
    O çocuk yıldız olacak. Bu yüzden onu almazlar. Open Subtitles ـ ذلك الفتى نجم في تطور التقدم ـ ولهذا السبب لم يحدث أبداً
    Bir partide rastladım ona, ...ve çok yalnız hissediyordum, o yüzden onu eve götürdüm. Open Subtitles حسناً، ذهبت عندها في حفلة شواء وكنت أشعر بالوحدة، لذا قمت بأخذها للبيت
    Hep burada kalmasının biraz haksızlık olabileceğini düşündüm ve sen de yatıya kalamıyordun bu yüzden onu öldürdüm. Open Subtitles حسناً، ظننت أنه من غير العادل أنها تتواجد هنا دوماً و أنت لا تحصل على فرصة للبقاء هنا، لذا .. قمت بقتلها
    O yüzden onu alamam. Open Subtitles لذا لا يمكنني أخذُها للبيت.
    Katherine telefonuma şifre koymuş o yüzden onu kullanamıyorum. Open Subtitles (كاثرين) وضعت قنّ مرور على هاتفي، لذا لا يمكنني استخدامه.
    Kafeste olan o, bu yüzden onu halledeceğim. Open Subtitles أنه الوحيد الذي داخل القفص لذلك سوف أخذه
    Bu yüzden onu çok sevdiğimi söylemem... Open Subtitles - حسنا. لذلك سوف يكون مفاجئا لك
    - Evet. Bu yüzden onu asla terk edemem. Open Subtitles هذا هو السبب في أنني لا أستطيع أبداً أن أتركها
    Bu yüzden onu Sean için seçtim. Open Subtitles حسنا، هذا هو السبب في أنني التقطت لها لشون،
    Eğer onu bulurlarsa onları durduracak hiçbir şey kalmaz bu yüzden onu ilk önce sen bulmalısın. Open Subtitles وإن وجدوه، فلا يمكن ردعهم، لهذا يجب أن تجديه أنتِ أولاً.
    Hız Gücü'nde. O yüzden onu sadece hızcılar görebiliyor. Open Subtitles إنه في قوة السرعة لهذا السبب لم يتمكن سوى المتسارعين من رؤيته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more