Aktüatör gelir, uzvun yüzeyini bulur, yüksüz şekli ölçer ve dokularda ilerleyerek her anatomik noktadaki doku uyumluluğunu ölçer. | TED | تدخل المشغلات الميكانيكية وتجد سطح الطرف تقيس شكله المفرغ وتذهب إلى الأنسجة لتقيس توافق الأنسجة في كل نقطة تشريحية |
Bir trampolinin yüzeyini düşünün: Yer çekimiyle eğilir ve esner. | TED | لنفكر في سطح الترامبولين: إنه يلتف و يتمدد مع الجاذبية. |
İnsanlık tarihinin en aşağılık savaşı, dünya yüzeyini tahrip etti. | Open Subtitles | تم تدمير سطح الأرض بأكثر الحروب حقارة في التاريخ البشري |
Güneş yüzeyini bu şekilde sarsabilmek için, Güneş püskürtüsünün muazzam miktarda enerji serbest bırakmış olması gerekir. | Open Subtitles | ليحدث إهتزاز قوى كهذا بسطح الشمس أطلق الانفجار كمية ضخمة من الطاقة |
Önce, taşın puslu yüzeyini parlatarak bir pencere açmalısınız. Böylece kalbini görebilirsiniz. | Open Subtitles | إنّ عليك صقل نافذة بسطح الحجر المُعتم بحيث يُمكنك أن تنعم بالنظر لقلبها. |
Gezegenin yüzeyini sürekli olarak şekillendiriyor devâsâ sıradağlar oluşturuyor ve kıtaları hareket ettiriyor. | Open Subtitles | وهي تُعيد تشكيل سطح الكوكب باستمرار، تبني سلاسل جبلية عظيمة وتحرك القارات بأسرها. |
Sonra güneş ışınlarının düştüğü bütün dünya yüzeyini hayal edin. | Open Subtitles | وتخيل بعد ذلك أشعة الشمس التي تغطي كامل سطح الأرض |
Bulutlar ve sis Satürn'ün dev uydusu Titan'ın yüzeyini tamamen örtüyor. | Open Subtitles | تُخفي الغيوم و الضباب سطح تيتان بشكلٍ تام قمر زحل الضخم. |
Ve karbondioksit gibi gazların ısıyı soğurduğunu ve böylece bir battaniye gibi davrandıklarını, Dünya'nın yüzeyini ısıttıklarını gösterdi. | TED | وقد أظهر أن الغازات مثل ثاني أكسيد الكربون تمتص الحرارة، وبالتالي تتصرف مثل بطانية بتدفئة سطح الأرض. |
Curiosity gibi gezginlerimiz, Mars'ın yüzeyini tarayıp, bildiğimiz hayat ipuçlarını ve kökenlerini arıyor. | TED | عرباتنا المتجولة مثل كيوريوسيتي روفر تمسح سطح المريخ، تحفر بحثًا عن أدلة لأصول الحياة كما نعرفها. |
Öte yandan dalgalar, uzayda yayılan hareketlenmelerdir; tıpkı bir havuzun yüzeyini kaplayan dalgacıklar gibi. | TED | وعلى الجانب الآخر، الموجات عبارة عن اهتزازات تنتشر في الفضاء كالتموجات التي تغطي سطح بِركةٍ ما. |
Bunlar renk derinliğiyle ilgili fikir verir, ama suyun yüzeyini görmediğimizde menzilin yönünü de söyler. | TED | وهذه تعطينا نماذج لعمق الألوان، ولكن أيضا تخبرُ عن الإتجاه في لقطات حيث لا نستطيع رؤية سطح المياه. |
sonra alan ve alanın ritmini yaratmak, topların yüzeyini, kolların yüzeyini kullanmak. | TED | وبعدها خلق مساحة وايقاع للمساحة باسخدام سطح الكرات وسطح الساعد |
Ayrıca, dünyanın yüzeyini işgal etmeye ve değiştirmeye devam ettiğimiz sürece, bu tabiatların değişen iklime ve çevre kullanımına nasıl tepki vereceğini bilmemiz gerekiyor. | TED | وبالإضافة إلى ذلك، نحتاج أن نعرف كيف ستستجيب تلك المناطق الطبيعية لتغير المناخ ولتغير استخدام الأرض طالما نواصل احتلال سطح الارض للسكن، وتعديله أيضًا. |
Burada cildin yüzeyini görüyorsunuz. Cildin hemen üzerine boşluğa bakteri ekliyorum, | TED | إن ما تشاهدوه هنا هو سطح الجلد، وسوف أقوم بنشر بعض البكتيريا في الهواء فوق هذا الجلد. |
Bir kürenin yüzeyini düşünün -- top gibi, Dünya'nın yüzeyi gibi. | TED | فكروا في سطح كرة-- تماماً مثل كرة الشاطئ، أو سطح الأرض. |
O yüzden taşın sert yüzeyini hissedene kadar bıçağı etine bastırmalısın. | Open Subtitles | داخل اللحم حتى تشعر بسطح الحجارة الصلب |