Haklısın, dostum. Şu an yüzleştiğimiz ölümsüz bir iblis değil. | Open Subtitles | أجل، يا صديقي هذا ليس شراً خالداً الذي نواجهه الآن |
İşte karbondioksiti direkt havadan alırken yüzleştiğimiz zorluk bu. | TED | هذا هو التحدي الذي نواجهه عندما نجمع ثاني أكسيد الكربون من الهواء مباشرة. |
İşte bugün yüzleştiğimiz mücadeleler ikiyüzlü. | TED | ولهذا فإن التحدي الذي نواجهه الوقت الحاضر ينطوي على أمرين. |
Tasarladığım şey, yüzleştiğimiz en baskıcı sıkıntılarımızın çoğu için gerçek bir model. | TED | ما قدمته لكم هو نموذج حقًا للعديد من أهم القضايا الملحة التي نواجهها. |
Fakat bunu mümkün kılmamız gerektiğini biliyoruz, çünkü aksi takdirde, şu anda yüzleştiğimiz bu birçok davaya yardım edebilmek için gönüllü olmaya hiçbir zaman vaktimiz olmayacak. | TED | لكننا نعلم بأن علينا فعل هذا، لأننا إن لم نفعل لن نحظى بوقت للتطوع، لنساعد في العديد من القضايا التي نواجهها الآن. |
Hollow, daha önce yüzleştiğimiz hiçbir şeye benzemiyor. | Open Subtitles | (الجوفاء) تختلف عن أيّ شيء واجهناه قبلًا. |
Bunun neden böyle olduğu, yüzleştiğimiz zorlu sorulardan biri. | TED | ومعرفة سبب ذلك هو أحد أصعب الأسئلة التي تواجهنا اليوم. |
Sıkça yüzleştiğimiz ikinci belirsizlik etkileşimlerimizde şeffaflığın olmaması. | TED | النوع الثاني من الشك الذي نواجهه كثيرًا هو عدم توفر الشفافية في تعاملاتنا. |
Ve bu beni bugün yüzleştiğimiz zorluğa getirdi, bu otomasyonun bizim için getirdiği sorun. | TED | وهذا يقودني إلى التحدي الذي نواجهه اليوم، التحدي الذي يطرحه علينا التشغيل الآلي. |
Şu anda yüzleştiğimiz, son yüzyılda bilinen en esaslı en temel değişim. | Open Subtitles | والذي نواجهه الآن هو تغيير جوهري للحياة التي عشناها على مدى القرن الماضي. |
yüzleştiğimiz tehlikeyi gerçekten öğrenene kadar da aramayacağım. | Open Subtitles | حتى الآن لا نعرف حقيقة طبيعة الخطر الذي نواجهه |
Fakat yüzleştiğimiz tehlikelere bakacak olursak, küresel düzeyde zor kararlar aracılığıyla bir tür baskı yapma kabiliyetine sahip olmanın, diğer şeylerden daha önemli olduğunu düşünüyorum. | TED | ولكن لا يزال، نظراً للخطر الذي نواجهه إعتقادي انه من الحتمي إيجاد شكل من القدرة الحقيقية لأجبارهم على إتخاذ قرارات صعبة على المستوى العالمي أهم بكثير من أي شيء آخر تقريباً. |
Bugün yüzleştiğimiz tehlike de bu. | Open Subtitles | وهذا هو الخطر الذي نواجهه اليوم. |
yüzleştiğimiz tehditi çok iyi biliyorsun. | Open Subtitles | إنّك تعلم تمامًا بالتهديد الذي نواجهه. لذا... |
Bugünlerde yüzleştiğimiz tek şey Hydra değil. | Open Subtitles | فهايدرا ليست الشئ الوحيد الذي نواجهه |
Ben hak vermiyorum; ve bu düşüncenin hâlihazırda yaygın olması -- gizli saklı da değil -- bugün yüzleştiğimiz en önemli sorunlardan biri. | TED | لا أصدق ذلك، وأعتقد بأن هذا النوع من الاراء، على الرغم من شعبيتها..ليس بهذا الشكل بل على وجه العموم.. بحد ذاتها من المشاكل الاساسية التي نواجهها. |
Küresel bir topluluk olarak yüzleştiğimiz bu yıldırıcı meydan okumaların orta yerinde kalbim bu üçüncü yola ait birşeyler sebebiyle şarkı söylüyor. | TED | وفي خضم تلك التحديات المضنية التي نواجهها كمجتمع دولي هناك شيئا ما حول نغمات هذا الحل الثالث (الذي فرضنه) يطـــــــرب قلبي. |
James'i kaybetmek, Maryann'nın babasını... bizim şu zamana kadar yüzleştiğimiz en zor şeydi. | Open Subtitles | فقدان( جيمس)والد(ماريان)كان ... أصعب شيء سبق وأن واجهناه. |
Bugünlerde yüzleştiğimiz en önemli değişiklikler internetle olmak zorunda ve onun yaptığı şey gelecekte bizim için mümkün olacak dijital ilişkileri şekillendirmektir. | TED | التغييرات الأكثر أهمية اتي تواجهنا هذا الأيام لها علاقة بالبيانات والتي بدورها تقوم بتشكيل أنواع الروابط الرقمية التي ستكون ممكنة لنا في المستقبل. |