Onlar, yüzlerine alışkın büyümüşler ve özel olduklarını düşünüyorlar. | TED | سيكبرون متعودين على وجوههم ، يظنون انهم مميزون. |
Seslerinden hala tanıyabiliyorsunuz "tabi ya bu Joe" diyebiliyorsunuz, ama yüzlerine bakarak kim olduklarını bilemiyorsunuz. | TED | لا تزال تستطيع أن تعرفهم من أصواتهم وأن تقول، نعم، هذا جو ولكنك لن تستطيع أن تنظر إلى وجوههم وتتعرف عليهم، صحيح؟ |
Problem şuydu ki yüzlerine baktığımda gözlerinin daldığını ve sadece beni görmezden geldiklerini görebiliyordum. | TED | المشكلة كانت أنّني عندما نظرت في وجوههم تمكنت من أن أرى الضبابية في عيونهم وأنهم يفقدون تركيزهم. |
Anma toplantıları zaten başarılarını insanların yüzlerine söyleyebilmek için vardır. | Open Subtitles | لم الشمل مُقدرٌ لكِ حتى تمرغي نجاحكِ في وجوه الناس |
Boyalı yüzlerine, kostümlerine bakardım, şarkılarını dinler genç aşıklar birbirlerinin kolunda ölünce ağlardım. | Open Subtitles | رأيت الوجوه المدهونة والأزياء وإستمعت للأغاني، وبكيت عندما مات الشباب في أحضان بعضهما |
Bu bütün arkadaşları izlerken yüzlerine karşı gülmek olacak. | Open Subtitles | هذا سَيَكُونُ أمام وجوهِهم بكُلّ هم مُرَاقَبَة الأصدقاءِ. |
Otomobilmiş! İnsanlar yollarda sırt üstü yatıp yüzlerine yağ damlatarak hayatlarını harcamaz. | Open Subtitles | إن الناس لن يقضوا حياتهم راقدون على ظهورهم و الشحوم تتساقط على وجوههم |
Çocukları var mı, mutlular mı? Bir kere bile yüzlerine bakmadın. Ne yüzü? | Open Subtitles | و اذا أنجبوا الاطفال أو كانوا سعداء فلم تنظر الى وجوههم قط |
Çocukları var mı, mutlular mı? Bir kere bile yüzlerine bakmadın. Ne yüzü? | Open Subtitles | و اذا أنجبوا الاطفال أو كانوا سعداء فلم تنظر الى وجوههم قط |
Aileleriniz sizi durdurmaya çalışırsa, yüzlerine fırlatın! | Open Subtitles | إذا حاول آبائكم أن يمنعوكم من المرح فقط ألقوه فى وجوههم |
Bunlar ülkemizin insanları! Bak yüzlerine! Birisi karısıyla uğraşıyor.. | Open Subtitles | هؤلاء ناس من بلادنا انظر إلى وجوههم وكم هم غاضبون |
Onları canlı istiyorum ki ölmeden önce yüzlerine işeyebileyim. | Open Subtitles | أريدهم فقط أحياء لأتبول على وجوههم قبل أن يموتوا |
Çekmek istediğim zevkin, yüzlerine ve bedenlerine yansıttığı zerafet. | Open Subtitles | الذي انا بصددة . . لابداء نعمة النشوة على وجوههم |
Hayır, seni açıklarını kapatman, bunu da yüzlerine vurmaman için tuttular. | Open Subtitles | كلا لقد كلفوك للتعويض عن نقاط ضعفهم دون قذف هذا في وجوههم |
Kıçlarında aldıkları yağı, yüzlerine koyacaklar. | Open Subtitles | وهاهم بدأوا في القطع من مؤخراتهم ووضعها في وجوههم |
Neyse ki bu sayede neye benzediği konusunda fikir sahibi olabiliriz. Kurbanların yüzlerine dayanarak yaklaşık bir eskiz çıkardık. | Open Subtitles | لحسن حظنا، هذا يعني أن لدينا فكرة جيدة عن شكله بناءً على شكل وجوه الضحايا لدينا صورة مركّبة أولية |
Sizi bu insanların yüzlerine bakmaya ve onlara başka herhangi bir insandan daha azını hak ettiklerini söylemeye davet ediyorum. | TED | اتحداك بأن تنظر في وجوه هؤلاء الناس و تخبرهم بانهم يستحقون اقل من اي انسان اخر. |
Benim içinse mağdurların yüzlerine bakıp söylenecek her şeyi bilmekten ama verecek hiçbir şeyim kalmamasından. | TED | بالنسبة لي، الخدر يأتيني من النظر في وجوه الناجين عندما أعرف كل ما عليَّ قوله ولا أمتلك شيئًا ﻷعطيه. |
Genç ve yaşlı insanlara laboratuvar ortamında gülümseyen ve somurtan insan yüzlerine bakmalarını istedik. | TED | طلبنا من كبار السن، والشباب معاينة بعض الوجوه في مختبر الدراسات، بعضها عبوس، و بعضها مبتسم. |
yüzlerine sıcak çorba atacağım ben. | Open Subtitles | الموافقة، أنا سَأَرْمي شوربةَ حارةَ في وجوهِهم. |
yüzlerine sert vuracağım. Bizi alınca bakarız. | Open Subtitles | سوف ندخل, نضرب الناس فى وجوهم, و نرى إلى أين يقودنا هذا |
Heyecan verici şey ise, insanların yüzlerine bakın. | TED | وهناك الخط يعمل الشئ المثير هو، أنظروا لوجوه الناس |
Ama sonra baktım ve bu çocukların tatlı yüzlerine baktım ve düşündüm ki onların parlama fırsatlarını ellerinden alıyorum. | Open Subtitles | ولكن بعدها نظرت الى أوجه أولائك الاطفال الجميله .. وفكرت " أنا أحبس ضوء الشمس عنهم" |
yüzlerine bakmam gerekir değil mi? | Open Subtitles | حسناً,من المفترض أن أنظر في وجههم الأن,أليس كذلك؟ |