ve siz onlara eğitim işi ile uğraştığınızı söylerseniz ardından yüzlerinin renk attığını görebilirsiniz. | TED | وقلت أنك تعمل في التعليم، يمكنك أن ترى الدم يهرب من وجوههم. |
Parasız insanların para kazanması, yalınayak çocukların... ..ayakkabı giyip yüzlerinin yıkanması sadece tesadüf. | Open Subtitles | من الصدفة أن الناس الذين لم يروا نكلا أصبح لديهم دولارا والاطفال الحفاة لبسوا أحذية وغسلوا وجوههم |
Sonra bunu yaptıklarında yüzlerinin ortasında siyah bir çizgiyle kalırlar. | Open Subtitles | وعندما يفعلون ذلك، يتركون مع خط أسفل وسط وجوههم. |
Ayrıca haberlerde, kurbanların fotoğraf ve yüzlerinin gösterilip gösterilmediğini de öğrenmeliyim. | Open Subtitles | إذا كانت التقارير عرضت صوراً أو أفلاماً عرضت وجوه المجرمين الذين ماتوا مؤخراً |
Keşke The Times* ve The Post'taki o piçlerin yüzlerinin aldığı hali görebilseydim | Open Subtitles | أيا كان اريد فقط ان ارى كيف تبدو تعابير وجوه هؤلاء الأوغاد في جريدتي ذا تايمز و ذا بوست |
Yani vücutlarının ya da yüzlerinin bir tarafı ötekiyle aynı olmuyor. | Open Subtitles | أنه يوجد جزء واحد من جسدهم أو وجههم لا يُطابق الأخر |
Fotografların veya yüzlerinin göründüğü videoların olup olmadığını sordu. | Open Subtitles | أراد أن نعرف إن كانت التقارير تضمنت صورهم أو وجوههم على التلفاز |
Orada olup yüzlerinin alacağı hali görmeyi çok isterdim. | Open Subtitles | ولو لمرة، أتمنى أن أكون هناك لأرى تلك النظرة على وجوههم |
Zira onların yüzlerinin çengelli iğne ile çizilme ihtimali daha düşük. | Open Subtitles | التي تبدو وجوههم كأنها مخدوشة بدبابيس الأمان |
Ya da çılgın bir seks partisi yapacak yüzlerinin ve sırlarının açığa çıkmasını istemeyen insanlardır. | Open Subtitles | أو أنها حفل عربده حيث لا يريدونك ان ترى وجوههم أو معرفه أسرارهم |
Onlar konuşuyorlar iken ben onların az tuzlanmış yüzlerinin tavada kızardığının hayalini kuruyorum. | Open Subtitles | يتحدوث بينما أجلس بهدوء وأتخيل وجوههم المُملحة تُقلى في مقلاة |
Onlar konuşuyorlar iken ben onların az tuzlanmış yüzlerinin tavada kızardığının hayalini kuruyorum. | Open Subtitles | يتحدثون بينما أجلس بهدوء وأتخيل وجوههم المُملحة تُقلى في مقلاة |
Kendi beceremediğini senin bu kadar çabuk hallettiğini öğrenince puşt heriflerin yüzlerinin alacağı ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أتوق لرؤية وجوههم عندما يعرفون سرعة تنفيذك ما لم يستطيعوه |
yüzlerinin sevimli, aynı zamanda korkutucu olduklarını düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن لديهم وجوه مضحكة، بدلا من مخيفة |
Öldüğünden haberimiz olduğu an ana babamın yüzlerinin aldığı hali de keza. | Open Subtitles | وتلك النظرة التي على وجوه والديي عندما سمعنا بإنه مات |
Genellikle ata nasıl binileceğinden, ok ve yayın kullanılmasını öğrenmekten; gece canlı müzikten; bedava alkol ve yiyecekten; biraz da revaçtaki siyasetçilerin yüzlerinin hedef olarak kullanıldığı havalı tüfekle atış taliminden ibaretti. | TED | وكان أغلب النشاط حول ركوب الخيل، والرماية باستخدام القوس والسهم، وموسيقى في المساء، وأكل وخمر مجاني، أيضًا ممارسة التصويب ببندقية هواء واستخدام وجوه السياسيين المعروفين كأهداف. |
Affedersin, tatlım, ama bulaşık havluları zıplayıp, kendilerini kızların yüzlerinin ve bileklerinin etrafına dolamazlar. | Open Subtitles | آسفة يا حبيبتى, ولكن مناشِف الأطباق لا... تقفِز وتربُط نفسَها حول... وجوه الفتيات الصغيرات وحول مِعاصِمهِنّ. |
-İnsan yüzlerinin iki tarafı farklıdır. | Open Subtitles | وجوه الناس ليست متشابهه على الجانبين |
Daha büyük memelerinin ,yepyeni yüzlerinin aslında hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini... | Open Subtitles | بأنّ ثديهم الأكبر أَو وجههم الجديد ألَنْ حقاً سَيُغيّرُ أيّ شئَ؟ |
Büyük evi ilk gördüklerinde yüzlerinin aldığı hali bir görecektin. | Open Subtitles | يجب أن ترى وجهيهما عندما رأتـا المنزل الكبير أول مرة |
yüzlerinin fotoğraflarını asarız ve genelde gülümsüyor olurlar. | Open Subtitles | بل نضع صوراً لوجوههم و عادة ما يكونون مبتسمين |