| Fakat bu, yırtıcıları atlatmak isteyenler için bir saklanma yeri olmalarını engellemez. | Open Subtitles | لكن الذي لا يَتوقّفُهم أنْ يَكُونوا مخبأ جيد لأولئك الذين يُريدونَ إعْطاء المفترسين الزلّةَ. |
| Balık sürüsü, yırtıcıları şaşırtmak ve kendilerini korumak için "balık topu" olarak bilinen şekli alır. | Open Subtitles | شكلت مجموعة الأسماك ما يسمى كرة الطعم في محاولة لإرباك المفترسين وحماية نفسه |
| Evinde yırtıcıları yavrulardan uzak tutmak için telle çevrili bir gölet inşa etmiş. | Open Subtitles | في منزلها، أنشأت بركة محاطة بشباك لإبعاد المفترسين |
| Ayrıca bu kusmuk, karidesin düşmanını yemek isteyen daha büyük yırtıcıları çeker. | TED | بالإضافة, هذه المادة تجذب الكائنات المفترسة أكبر التى تتغذى على عدو القريدس. |
| Kanyonda yiyeceğe izin yok. Tehlikeli yırtıcıları çekebilir. | Open Subtitles | ممنوع إصطحاب المأكولات في الوادي , فهي تجذب الحيوانات المفترسة |
| Sadece eski çağlarda değil onlar, 70 milyon yıldır halen daha en başarılı tatlı su yırtıcıları. | Open Subtitles | قد يكونوا قدماء ولكن بعد مرور 70 مليون سنةً فهم لا يزالون اكثر مفترسي المياه العذبة نجاحا |
| Karanlık başka yırtıcıları gizliyor. | Open Subtitles | ساعة الظلام تدق على مفترسين أخرين |
| Birkaç yavru yaprak gibi su üstünde yüzerek yırtıcıları kandırma umuduyla sahil boyunca gizleniyor. | Open Subtitles | يختبأ بعض الصغار على طول الشاطىء يعومون كأوراق الشجر راجين خداع المفترسين |
| Bu Kuzey Kutbu yırtıcıları normalinden iki kat daha büyüktüler. | Open Subtitles | كان حجم هؤلاء المفترسين القطبيين ضعف حجمها الطبيعي. |
| Bir leş, büyük yırtıcıları kilometrelerce uzaktan çeker. | Open Subtitles | الجثـَّة يمكن أن تجذب جميع المفترسين الضخام لـمسافة أميال |
| Güneşin sıcaklığı kış uykusundaki yırtıcıları uyandırır. | Open Subtitles | عَمِل دفءُ الشمسَ على إخراج المفترسين من سباتهم |
| Kanı akmadığı için de diğer yırtıcıları çekmez. | Open Subtitles | ولا دماء منتشرة لجذب المفترسين |
| İnsanları ve yırtıcıları ayırmak için araya çit yerleştirmek. | Open Subtitles | تشييد سياج يفصل بين البشر و المفترسين |
| Yakıcı çamur yırtıcıları caydırır. | Open Subtitles | الطين الحارق يردع المفترسين. |
| yırtıcıları çekmesi. | Open Subtitles | إنه يجذب المفترسين. |
| Avlar azaldıkça yırtıcıları da etkiliyor. | Open Subtitles | عندما تتناقص اعداد الفرئس، انها تؤثر على الحيوانات المفترسة أيضاً. |
| Zehirli ve venomöz hayvanlar bu direnci geliştirebilecek tek canlılar değil: avları ve yırtıcıları da olabilir. | TED | الحيوانات المطلقة للسموم، والتي تحقنها ليست الوحيدة التي يمكنها أن تطور هذه المناعة: الحيوانات المفترسة لها وفرائسها، يمكنها أيضًا. |
| Nesiller boyunca ayı, insanların karşılaştığı bütün tehlikelerin bir sembolü oldu. Federal hükümet aslında ayıları ve çakal ve kurt gibi yırtıcıları sistematik olarak öldürüyordu. | TED | ولأجيال حتى تلك المرحلة، كان الدب اختزالاً لكل الخطر الذي يواجه الناس على الحدود، وكانت الحكومة الفدرالية في الحقيقة تبيد الدببة بشكل منظم وغيرها من الحيوانات المفترسة مثل الثعالب والذئاب. |
| Ancak açık ki, yaz yırtıcıları paylarına düşeni aldılar. | Open Subtitles | لكن مع تجمع القبيلة حول الشلال يصبح واضحا أن مفترسي الصيف قد الحقوا أضرارهم |
| Köpekbalıkları öncü balık sürülerini kapmış olabilir ama şimdi, Vahşi Kıyı'nın bütün yırtıcıları hareket halinde. | Open Subtitles | لربما اصطادت أسماك القرش الأسراب المتقدمة لكن الآن، يتحرك جميع مفترسي الساحل البري |
| Pek tabii ki bu durum Afrika'nın en iyi yırtıcıları için kaçırılmayacak bir fırsattır. | Open Subtitles | وبالطبع، يزوّد ذلك فرصة لا تُقاوَم لكلّ مفترسي أفريقيا الكبار |
| Ama tüm bu canlılık başka yırtıcıları da çekiyor. | Open Subtitles | لكنهم يجذبون مفترسين آخرين. |