"yağan" - Translation from Turkish to Arabic

    • تساقط
        
    • ينهمر
        
    • يهطل
        
    • هطل
        
    • هطلت
        
    Yağmur yağınca, Yağan yağmur şerbet misali, insanın kalbini dürüstlük ve güzelliklerle dolu bir hayat geçirme arzusu ile doldururmuş. Open Subtitles وحين كان المطر ينهمر، تساقط رحيق عذب غمر القلب رغبةً في عيش الحياة في صدق وجمال.
    Üç gün durmaksızın Yağan kar üç ilginç hikayeye neden oldu. Open Subtitles لقد تساقط الثلج لثلاثة أيام متتالية والذي ادّى الى ثلاث قصص رائعة
    24 saat aralıksız Yağan kar Britanya adaları ve kuzey Avrupa 'yı etkisi altına aldı. Open Subtitles لا يزال الثلج ينهمر على إنجلترا منذ 24 ساعة و على شمال أوروبا و لا توجد أى دلائل على تحسن الجو
    Suratına Yağan tükürükleri hissediyor musun kurtçuk? Open Subtitles -البعض يتعامل بقبضة من حديد" .." -أتشعرين بالبصاق ينهمر ..
    Esen rüzgârı, Yağan yağmuru, ve yakan ateşi. Open Subtitles الريح التي تهب المطر الذي يهطل النار التي تحرق
    Bugün Yağan yağmuru hepiniz gördünüz. Open Subtitles لقد رأيتم جميعكم المطر الذي كان يهطل اليوم.
    Dün gece Yağan yağmuru düşünüyordum. Open Subtitles لذا، كنت أفكر في كل ذللك المطر الذي هطل علينا الليلة الماضيه، أليس كذلك؟
    Evet, Yağan bunca yağmur bana eski bir Mart ayını hatırlattı. Open Subtitles وكل الأمطار التي هطلت في مارس تذكرني أننا كنا نحظى بكمية كبيرة يومياً.
    Ve,Yağan kar ayak izlerini silebilir Open Subtitles و رغم أن تساقط الثلج سيمحي أثار أقدامها،
    Yağan yağmurun her damlası vücudumu okşuyor. Open Subtitles " تساقط كل قطرة مطر على جسمي تسبّب لي مثل هذه النشوة "
    Yağan yağmurun her damlası vücudumu okşuyor. Open Subtitles " تساقط كل قطرة مطر على جسمي تسبّب لي مثل هذه النشوة "
    Yağan yağmurun her damlası vücudumu okşuyor. Open Subtitles " تساقط كل قطرة مطر على جسمي تسبّب لي مثل هذه النشوة "
    Bir zamanlar kara kış ortasında, bir kraliçe Yağan karı hayranlıkla izlerken soğuğa meydan okuyan bir gül goncası gördü. Open Subtitles "ذات يومٍ في شتاء قارص، كانت ملكة تتأمَّل تساقط الجليد" "حينئذٍ رأت زهرةً تتفتّح عاصيةً للصقيع"
    Bir saate yakın kalmış olmalıyım ve tıpkı üzerime Yağan yumuşacık bir yağmur gibiydi. Open Subtitles كأن المطر يهطل فوقي
    Peki, gökyüzünden Yağan yaratıkların istilası? Open Subtitles وغزو الوحوش يهطل من السماء؟
    Dün gece Yağan yağmuru düşünüyordum. Open Subtitles لذا، كنت أفكر في كل ذللك المطر الذي هطل علينا الليلة الماضيه، أليس كذلك؟
    Sahra binlerce yıl önce yeşilken... Yağan yağmurlar derinlere sızdı. Open Subtitles هطلت الامطار منذ الالاف السنين, عندما كانت الصحراء خضراء وانحدر الى عمق الارض

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more