"yağdı" - Translation from Turkish to Arabic

    • أمطرت
        
    • تمطر
        
    • يهطل
        
    • تساقطت
        
    • تساقط
        
    • امطرت
        
    • هطلت
        
    • يتساقط
        
    • تُمطر
        
    • انهمرت
        
    Evet, hatırlıyorum. O gün acıklı bir şekilde yağmur yağdı. Open Subtitles أجل , أذكر بأنها قد أمطرت رذاذا في ذلك اليوم
    Sessizlik! ...kalas adamlarımın üzerine yağdı! Ben onlara ateş etmemelerini söylüyordum, efendim! Open Subtitles الألواح الخشبية أمطرت على رجالي وأنا كنت أمر بعدم إطلاق النار، سيدي
    Bardaktan boşalırcasına yağmur yağdı ve Judith Jones gelmekten vazgeçti. Open Subtitles بدأت تمطر بغزارة و ــ جوديث جونز ــ لغت الزيارة
    öyle çok yağdı ki insanlar partiyi terkedemedi. Open Subtitles كان يهطل بغزارة حتى ان الناس لم يستطعوا مغادرة الحفل
    Binlerce yıl boyunca Kuzey Kutup bölgesine kar yağdı. Open Subtitles فقد تساقطت الثلوج في القطب الشمالي لآلاف السنين
    dedi. Cumartesi günü 2.000 kişi gelmişti, fakat yağmur yağdı. TED جعلت ألفين شخص يخرجون يوم السبت، لكن مع تساقط الأمطار.
    En son ne zaman yağmur yağdı? Open Subtitles قبل وصولهم السيارة متى كانت اخر مرة امطرت هنا ؟
    Hayır yok. Şiddetli yağmurlar yağdı, o yüzden ayak izi yok. Hiç kimseye ait delil yoktu. Open Subtitles كلا، لم يوجد شيء، هطلت الأمطار بغزارة، لذا لم توجد آثار أقدام أو أيّ دليل على وجود أحد.
    "Gökyüzünü kara bulutlar kapladı, yıldırım ve gök gürültüsü eşliğinde mürekkep kadar siyah iri yağmur damlaları şehrin üzerine yağdı. Open Subtitles غيوم سوداء أظلت المدينة مع برق ورعد يتساقط منها قطراتك كبيرة سوداء كالحبر
    Geçen Temmuz'da Houston, Texas'ta, iki gün boyunca 613 milyar litre yağdı. TED في يوليو/تمور الماضي، وفي هيوستن/تكساس، أمطرت لمدة يومين متتاليين 162 مليار جالون.
    O kadar çok yağdı ki, Whistle Stop'un bazı yerlerini sel bastı. Open Subtitles أمطرت وامطرت, وغمرت مناطق كثيرة من ويستل ستوب
    Hem de gece gündüz durmadan yağdı Open Subtitles اهلا, لقد أمطرت 40 يوما و40 ليلة بدون توقف
    Erzağımızın tükendiğinden bahsettik, ve on dakika sonra siperin içine bir kasa elma yağdı. Open Subtitles لقد ذكرنا بأننا كنا خارج الحصص ، ومتأخرين 10 دقايق باقة من التفاح أمطرت في الخندق
    Nuh'un efsanesini biliyorsun, 40 gün boyunca yağmur yağdı. Open Subtitles كما تعلم سفينة نوح , أمطرت لمدة أربعين يوما
    "Dün iyi ki yağmur yağdı" gibi. Open Subtitles الطريقة الوحيدة التي يكون بها الشخص محظوظاً هي عندما تمطر مثل البارحة
    Araştırma teknesi bozuldu ve orada kısılıp kaldık. Ve aralıksız yağmur yağdı. Open Subtitles كان القارب مكسوراً وبقينا عالقين والسماء تمطر
    Kar çok uzun süre yağdı. Open Subtitles ظل الثلج يهطل لفترة طويلة
    Dün 2 saatliğine yağmur yağdı. Open Subtitles لقد تساقطت الأمطار لساعتين بالأمس.
    Üzerlerine bu nükleer serpintinin bir kısmı yağdı ve olan bitene dair bilgileri yoktu ayrıca çok uzaktaydılar. Open Subtitles وعندما تساقط عليهم بعض من هذا الغبار الذري في وقت لم يكن لديهم أيه معلومات عن ماهية ذلك
    Geçen yıl yağmur yağdı, ama çok az. Open Subtitles في العام الماضي امطرت لكن قليلا
    Yağmur yağdı, sen de ıslandın ve sana karşı sempati duymuyorum. Open Subtitles هطلت الأمطار وتعرضت للبلل ، وليس لدىّ أى تعاطف نحوك
    Neden kar yağdı ki şimdi? Open Subtitles لما تحتم ان يتساقط الثلج هنا ؟
    Koca kış yağmur yağdı zaten. Daha yeni bitti. Open Subtitles أنها تُمطر طوال الشتاء، لقد توقفت الأمطار للتو.
    200 milyon yıl boyunca gökten ateş topları yağdı. Open Subtitles انهمرت الكرات النارية من السماء لمئتي مليون عام

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more