Öğrendiğim şey şu: yaşamımızın sonuna dair plan yapmaya zaman ayırırsak, yaşam kalitemizi sürdürmek için en iyi şansı değerlendirmiş oluruz. | TED | ما تعلمته هو أنه إذا خصصنا بعض الوقت في التخطيط لنهاية حياتنا، لدينا أفضل فرصة في الحفاظ على نوعية حياتنا. |
yaşamımızın en korkunç yedi yılı, en mükemmel yedi yılı haline geldi. | TED | وما كان من الممكن ان تكون اسوأ سبع سنوات في حياتنا اصبحت من أفضل سبع سنوات في حياتنا |
Fakat aslında yaşamımızın büyükçe bir kısmını yalnızca iğrenç olmamaya çalışarak geçiririz. | TED | لكن في الحقيقة، نحن جميعًا نقضي جزءًا كبيرًا من حياتنا في محاولة البقاء غير مقزِّزين. |
Sanırım bizim yaşamımızın çıkmazı şudur: Odağımız başka bir yönde olduğu için, her yardım fırsatını değerlendirmiyoruz. | TED | وهذا في اعتقادي هو المأزق في حياتنا: وهو أننا لا ننتهز كل الفرص للمساعدة، لأن تركيزنا يكون في الاتجاه الخطأ. |
Bu yaşantımızın çok önemli bir parçası, yaşamımızın üçte biri uykuda geçiyor. | TED | إنه جزء هام في حياتنا، يفترض أن نمضي ثلث أعمارنا في النوم. |
yaşamımızın diğer yönlerini verileştirirken yapabileceğimiz şeylerdendir bunlar. | TED | هذه الأمور التي باستطاعتنا فعله عندما نستجمع معلومات اكثر عن حياتنا |
yaşamımızın üçte birini işte geçirdiğimize göre, niye görünüş olarak bize benzemeyen insanlarla çalışmayalım? | TED | ولأننا نقضي ثلث حياتنا في العمل، ماذا لو قضيناها مع أشخاص لا يشبهوننا؟ |
Edimsel koşullanma günlük yaşamımızın her yerinde. | TED | الاشتراط الإجرائي منتشر جداً في حياتنا اليومية. |
Bu, hayatımızın ilk aşamasındaki koşulların yaşamımızın geri kalanını etkilediği anlamına geliyor. | TED | وهذا يعني أن ظروفنا الحياتية في سن مبكرة يكون لها أثر عميق على الكيفية التي تسير بها بقية حياتنا. |
Bu gezegendeki ortak yaşamımızın sigortası. | TED | بل لضمان حياتنا المشتركة على هذا الكوكب. |
Bizim yaşamımızın kuşlara nasıl göründüğünü hiç düşündün mü? | Open Subtitles | هل فكرتم مرة كيف تبدو حياتنا هنا مثل الطيور؟ |
Ondan bahsetmiyor olmamız artık yaşamımızın bir parçası olmadığı anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لم نكن نتحدث عنه,لكن هذا لا يعني انه ليست جزءا من حياتنا |
Yakalanırız ve hayvanlar gibi damgalanıp doğal yaşamımızın geri kalanını birbirimize zincirlenmiş hâlde geçiririz. | Open Subtitles | سيُقبض علينا ونوشم كالحيوانات ونُكبّل معًا لبقية حياتنا |
21. yüzyılda, iş yerlerinde kritik yetkinlik teknolojiyle işbirliği yapacak, bu da iş yaşamımızın, büyük ve maliyetli kısmı olacak. | TED | لقد فعلت ذلك لأن المهارة الأساسية في العمل في القرن الحادي والعشرين ستكون هي التعاون مع التكنولوجيا التي أصبحت جزءًا كبيرًا ومكلفًا من حياتنا اليومية في العمل. |
Aynı şeyleri yapmaya devam ediyoruz çünkü büyük çoğunluğumuzun günlük yaşamımızın gerçek sonuçları hakkında en ufak bir fikri yok ve hızlı bir değişikliğin gerekliliğini kavrayamıyorlar. | TED | إنما يستمر الناس على نفس أفعالهم لأن الغالبية العظمى منّا لا تدرك العواقب الفعليّة لنمط حياتنا اليومي، ولا تعلم بضرورة حاجتنا إلى التغيّر السريع. |
Yeşil günlük yaşamımızın bir parçası. | TED | أصبح الأخضر جزءاً من حياتنا اليومية، |
Hepimizin alıştığı, istediği, ihtiyaç duyduğu, gündelik yaşamımızın bir parçası olarak gördüğü, bize sağlık ve güvenlik veren bir takım cihazların da maliyeti epey düştü. | TED | الأجهزة التي اعتدنا عليها، التي يريد ويحتاجها الجميع، فنعتبره جزءً من حياتنا اليومية التي تعطينا صحة وأمان، انخفض سعر هذه الأجهزة. |
yaşamımızın günbatımında, dayanışmaya ihtiyacımız var, sevgiye, şefkate. | Open Subtitles | في غروب حياتنا... نحن بحاجة الرفقة، والحب... الرقة. |
Bak, yaşamımızın geri kalan kısmında rahat bir yaşantı sürmek için,bu değersiz antikalardan yeterince çaldık. | Open Subtitles | لن تجرّ إلا المتاعب. انظر، لقد سرقنا ما يكفى من الحُلىّ العتيقة الزهيدة... تجعلنا نعيش فى رَغد ٍ لما تبقى من حياتنا. |
yaşamımızın üçte biri uyuyarak geçirmemiz lazım. | TED | نحن نمضي ثلث أعمارنا نائمين. |