Seni, hayatının geri kalanını başkasıymış gibi yaşayacağın yabancı bir yere gönderiyorum. | Open Subtitles | حيث ستعيش بقيّة حياتك مدعياً أنك شخص آخر |
Senin de anayurt gibi sonsuza dek yaşayacağın anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا يعنى انك ستكون مثل الرايخ ستعيش للأبد |
Ne kadar yaşayacağın dediklerimi harfi harfine yapıp yapmana bağlı. | Open Subtitles | ألى متى ستعيش يعتمد على تنفيذ ما أقوله بالظبط. |
Korkarım çok uzun zaman yaşayacağın için bu yakın bir zamanda olmayacak. | Open Subtitles | إنّك ستعيشين عمرًا مديدًا، وأخشى أنّك لن تموتي قريبًا. |
Yakında benimle yaşayacağın için, Kore Güzeli olamazsın. | Open Subtitles | لأن تتمكني من أن تصبح يمس كوريا. لإنكِ ستعيشين معي قريباً. |
yaşayacağın bir yıllık ömrün kalmış ve sen burada oturmuş, bize üç adamı nasıl öldürdüğünü detaylarıyla anlatmaktan gurur duyuyorsun. | Open Subtitles | لديك سنة واحدة لتعيشها و كنت فخورا بجلوسك هنا تخبرنا كل التفاصيل عن كيفية قتلك ل3 رجال |
Beraber yaşayacağın insanlar için tipik bir şiir çok sevilir, Kal-EI. | Open Subtitles | قصيدة مثالية محبوبة جدا من الناس "التي ستعيش معهم "كال-إل |
Benimle yaşayacağın için gururlu olmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك ان تشعر بالفخر أنك ستعيش معي |
Ve yaşayacağın ya da öleceğin umrumda değil. | Open Subtitles | ولا يهمني إذا كنت ستعيش أو تموت |
Ve son olarak, yaşayacağın yer burası. | Open Subtitles | و أخيراً ، هنا ستعيش |
Korkarım çok uzun zaman yaşayacağın için bu yakın bir zamanda olmayacak. | Open Subtitles | إنّك ستعيشين عمرًا مديدًا، وأخشى أنّك لن تموتي قريبًا. |
Ve hayatının geri kalanını nasıl yaşayacağın, tamamen sana bağlı olacak. | Open Subtitles | وكيفما ستعيشين بقية حياتك كما تريدي تماماً. |
Bu yaşayacağın yerin anahtarı ve adresi. | Open Subtitles | هذا مفتاحكِ والعنوان الذي ستعيشين فيه |
Olay şu ki daha yaşayacağın çok şey var, değil mi Berta? | Open Subtitles | المغزى من هذا هو انت لديك مدة طويلة من الحياة لتعيشها.اليس هذا صحيحاً يـ(بيرتا)؟ |
yaşayacağın bir hayatın var. | Open Subtitles | أمامك حياة طويلة لتعيشها. |