| Bu olaydan kimseye bahsetmeyeceksin hepimiz sonsuza dek mutlu yaşayacağız. | Open Subtitles | لن تخبر أحد عن هذا وجميعنا سنعيش بسعادة لا تنتهي |
| Evet! Kendi kurallarımızla yaşayacağız. Bizim kurallarımız en iyisi olacak. | Open Subtitles | و سنعيش وفق قوانيننا الخاصّة المشرّفة أكثر مِنْ كلّ القوانين |
| Ondan sonra sen, ben ve bütün bu karnaval sonsuza dek yaşayacağız. | Open Subtitles | و عندها أنا و أنت و مدينة الملاهي هذه كلها سنعيش فيها |
| Lüks içinde yaşayacağız ve Wilma arzu ettiği her şeye sahip olacak. | Open Subtitles | سوف نعيش في رفاهية ، و ويلما ستحصل على كل شيء تستحقه |
| Deniz seviyesi yükseldikçe, veya fırtınalar şiddetlendikçe, suyun altında kalmamak için ya yüzen adalarda yaşayacağız, | TED | سواء أكنا نعيش على جزر عائمة أو كان علينا إنشاء الجزر للبقاء خارج المياه مع ارتفاع مستوى البحار وشدة الأعاصير. |
| Birlikte yaşayacağız. Annene bunu istediğini söyledin değil mi? | Open Subtitles | . أنا وأنت سنعيش معاً ألم تخبر والدتك بذلك؟ |
| Güneşle yaşayacağız, sen balık pişireceksin ve hindistan cevizlerinin altında sevişecğiz. | Open Subtitles | سنعيش تحت الشمس. ستطبخينسمكطازج... و نتضاجع تحت أشجار جوز الهند ... |
| Zengin olup, saraylarda yaşayacağız ve hiçbir derdimiz olmayacak. | Open Subtitles | سنكون أغنياء.. سنعيش فى قصر سوف لن تكون هناك متاعب مطلقا |
| Bu olacak ve hepimiz ayda ki şehirlerde yaşayacağız. | Open Subtitles | هذا صحيح، وجميعنا سنعيش على مدن على سطح القمر. أرأيت؟ |
| Bundan sonra ikimiz iyi yaşayacağız. | Open Subtitles | لقد نسيت أنا حصلت على بنسات كثيرة من الآن وصاعداً سنعيش حياة كريمة. |
| Birçoğumuz "Parasız pulsuz nasıl yaşayacağız?" diye soruyorduk. | Open Subtitles | تساءل الكثير منا عن الطريقة التي سنعيش فيها؟ |
| Gün gelecek ve hepimiz bir arada yaşayacağız. | Open Subtitles | ان اليوم الذي سنعيش فيه كانسان واحد قادم |
| Aksi halde, yakında kaynayan bir dünyada, bir cehennem çukurunda yaşayacağız. | TED | إن لم نفعل سوف نعيش قريباً في كوكب يغلي، حفرة في جهنم. |
| Onu geri alacağım ve beni sevmesini sağlayacağım ve sonsuza dek mutlu yaşayacağız. | Open Subtitles | سوف استرده وسوف اجعله يحبنى. وسوف نعيش فى سعادة الى الابد. |
| Fakat şimdi kendi başımıza nasıl yaşayacağız? | Open Subtitles | لكن كيف عسانا أن نعيش مع تأنيب الضمير الآن؟ |
| Grabthar'ın çekici adına, öyküyü anlatabilmek için yaşayacağız. | Open Subtitles | سوف نعيش لنحكى هذه القصه والفضل يعودلـ مطرقة جرابظر |
| Aptal favorilerini kesecek ve sonsuza dek mutlu yaşayacağız. | Open Subtitles | و سيحلق لحيتــه الجانبية و نعيش سعداء إلى الأبــد |
| Bunun şöyle bir süreç olduğunu düşünme eğilimi vardır -- bilirsiniz, bu gidişle hepimiz mum ışığında yaşayacağız. | TED | وهناك هذا الميل إلى القول بأن التقدم كما تعلمون، لن أقول أن نحيا جميعًا على ضوء الشموع. |
| Gidecek ve hep deniz kıyısında yaşayacağız, önceden olduğu gibi ben küçükken ve babam yanımdayken olduğu gibi. | Open Subtitles | سنذهب ونعيش على الشاطئ كما اعتدنا أن نفعل. عندما كنتُ صغيرة، وأبي كان موجوداً |
| Joca ile zenci ve çingenelerle dolu bir kafeste yaşayacağız. | Open Subtitles | أنا و هو سنسكن في قفص مليء بالزنوج و الغجر |
| O kadar daha yaşayacağız gibi davranmaya başlamamız lazım. | Open Subtitles | علينا بدء التصرّف على اعتبار أننا سنحيا لتلك المدة. |
| Burası dış dünya.İşte bu dünyada yaşayacağız. | Open Subtitles | هذا العالم الخارجي. العالم الذي نحن سنعيشُ فيه. |
| Alaska'da yaşayacağız, o bir eskimo. | Open Subtitles | سوف نذهب لنعيش فى الاسكا انها من الاسكيمو |
| Hasta bir çocuğun ölmesine göz yuman bir ülkede nasıl yaşayacağız biz? | Open Subtitles | كيف يمكننا العيش البلد يسمح للأطفال الصغار أن يموتوا ؟ |
| Ama hesaplı yaşayacağız. Üçümüz için de iyi olacak. | Open Subtitles | لكننا سنقتصد وسيكون لدينا ما يكفينا جميعاً |
| Kepazelik içinde yaşayacağız. | Open Subtitles | سوف نتعايش مع ذلك الخزي |
| Hayatımızın sonuna kadar bununla yaşayacağız. | Open Subtitles | سيتوجب علينا العيش مع هذا الشيء لبقية حياتنا |