| yaşlı kadın bana yüzüğü gezici bir tacirden aldığını söyledi. | Open Subtitles | المرأة العجوز قالت ليّ أنها أشترت الخاتم، من تاجر رحّال. |
| Görünüşe göre, yaşlı kadın başkanın arabasını çalarak protestosunu yeni bir aşamaya taşıdı. | Open Subtitles | يبدو, أن المرأة العجوز أخذت إحتجاجها إلى مستوى جديد بواسطة سرقة سيارة العمدة |
| Neydi adı? Hani şu eldivenlerini hiç çıkarmayan yaşlı kadın kimdi? | Open Subtitles | من تلك السيدة العجوز التي لا تخلع أبداً قفازها المتقطّع ؟ |
| Hector'un yanındaki o yaşlı kadın Amcamızın cesedini bulmuş. | Open Subtitles | هذه السيدة العجوز مع هيكتور, هى التى عثرت على جثة عمى |
| yaşlı kadın bu işi yapan kişi olabilir, ama herhangi bir aile üyesi de işi yapmış olabilir. | Open Subtitles | الإمرأة العجوز ستكون من المحتمل مرشّحة، لكنّه يمكن أن يكون أيّ فرد من العائلة. |
| Bir gün kavanozun dibinde ufacık bir yaşlı kadın gibi yatıyordu. | Open Subtitles | كانت تبدو مثل سيدة عجوز صغيرة ترقد أسفل المطربان, ذلك اليوم |
| Bu durumda olabileceğimizin en iyisi o fıkradaki yaşlı kadın... Hiç duydunuz mu bilmiyorum. | TED | وأفضل ما يمكننا أن نكونه هو المرأة العجوز في تلك الطرفة، ولا أعرفُ إن كنتم سمعتم بها. |
| Çok var, fakat sorun yaşlı kadın. | Open Subtitles | العديد ولم يتبق سوى عائلة تلك المرأة العجوز |
| Kehaneti aktaran yaşlı kadın mı bu? | Open Subtitles | هل هذه المرأة العجوز التى قيل لها النبوءة ؟ |
| Yoksa, kirayı ödememek için yaşlı kadın yaptı sanarlar. | Open Subtitles | وإلاّ فإنّهم بأنّ المرأة العجوز تطرده بسبب الإيجار |
| Ama yaşlı kadın arabayla gitmemiş. | Open Subtitles | لكن السيدة العجوز لم تصل بواسطة السيارة، بل بواسطة القطار |
| - yaşlı kadın dikkatsizce yürüyordu. - Sarhoş değildim. | Open Subtitles | السيدة العجوز كانت تتمشي أنا لم أكن مخمورا |
| Şu yaşlı kadın yalancı, değil mi? | Open Subtitles | إذن تلك السيدة العجوز ما هي إلا كاذبة، صحيح؟ |
| Bu yaşlı kadın ailede çok soruna neden oluyor. | Open Subtitles | إنهم يعانون مع السيدة العجوز متى خرجت على أي حال؟ |
| - Bilmiyorum. Ama yaşlı kadın ailenin dertte olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | لكن الإمرأة العجوز عرفت العائلة كانت في المشكلة. |
| Balatalar yamulmuş. - Frenleri yaşlı kadın gibi kullanıyor. | Open Subtitles | نعم،لقد قام بتشويه الأدوار الأربعة يجب عليه أن يركب تلك الكوابح مثل سيدة عجوز |
| Övünme yaşlı kadın Ölümün o kafeste oturuyor ve seni duyuyor. | Open Subtitles | لا تُفتخري بذلك، أيتها العجوز إن موتُكَ يَجْلسُ في ذلك القفصِ وهي تَسْمعُك |
| Ama oranın sahibi olan yaşlı kadın öldüğü için tadı bozuldu. | Open Subtitles | ،لكن ،بعدما تُـوفِـيّت السيدة الكبيرة ،الطعم تغيّر |
| Tepenin altındaki yaşlı kadın, zemini süpürürsem bana 50 dolar vereceğini söyledi. | Open Subtitles | قالت السيدة العجوزة عند أسفل التل إذا كنستُ الأرضية ستعطينني 50 دولاراً |
| Sana yaşlı kadın hakkında sorular sarmalıydılar ve sen de bilemeyecektin. | Open Subtitles | يستدرجونك ويسألونك عن السيدة المسنة ولن تعرف شيئاً عنها |
| yaşlı kadın boyu 45 numara. Antika kadın dükkânından aldım. | Open Subtitles | للكبيرات في السنّ، بمقاس 14 جلبتها من متجر العجائز |
| Ama şu yaşlı kadın, her kimse, Arbogast'a bir şeyler anlatmış. | Open Subtitles | ولكن تلك العجوز اي كانت موجوده لابد انها اخبرت اربوجاست بشئ |
| Biliyorum şimdi büyük bir acı çekeceğim ama daha mutlu ve sakin bir yaşlı kadın olacağım. | Open Subtitles | وانا أعلم , بانه رغم أني سأعاني كثيرا الأن سأكون أكثر سعادة , كـ سيدة مسنة هادئة |
| Senin omuzların yük taşımamalı yaşlı kadın. | Open Subtitles | لا يجب أن يتحمل كتفك هذا الحمل الثقيل أيتها المرأه العجوز |
| yaşlı kadın dediğin bu adam seni gebertecek ihtiyar. | Open Subtitles | هذه المرأة العجوزه سترسلك إلى العالم الآخر، أيها العجوز |
| Bu köşede oturan deli yaşlı kadın içindi, ...ama cezasını ben ödüyorum. | Open Subtitles | كان يهدف إلى مجنون سيدة تبلغ من العمر في الزاوية، لكن أنا الآن يدفع ثمن. |