Ancak hayat enerjileri düzenli olarak kontrol altında tutulmazsa çok çabuk yaşlanıp ölecekler. | Open Subtitles | و مع ذلك لو لم تُقام إجرائات إطالة الحياة بشكل مُنتظم سوف يكبرون في العُمر بمنتهي السرعة و سوف يلقون حتفهم |
Döndüğümde evleneceğiz ve yaşlanıp torunlarımızın çocuklarını göreceğiz. | Open Subtitles | و حين أعود,سوف نتزوج ونعيش معا حتى نشيخ ونرى أحفاد أحفادنا |
yaşlanıp, ak saçlı, dişsiz ve yürüyemez biri olduğumda, ona yapışacağım, taki ben cennete, içki cehenneme gidene dek! | Open Subtitles | وعندما أشيخ ويصبح شعري رمادي وبدون اسنان وحافي سوف أمضغه حتى أذهب إلى الجنة والخمر يذهب إلى الجحيم |
İkimiz de yaşlanıp ölmüş olabilirdik. | Open Subtitles | لربما لقينا حتفنا على حد سواء بسبب الشيخوخة |
Bak, Mial, yaşlanıp gezmekten yorulduğumuzda, geri dönüp, bu gölün üzerinde bir klinik açalım. | Open Subtitles | عندما نكبر فى السن ونتعب من السفر يجب أن نرجع ونفتح عيادة على هذه البحيرة |
Bu bira sen yaşlanıp ölünceye ve biz de çocuklara seni unutsunlar diye yeni köpek alıncaya kadar asitli kalıyor. | Open Subtitles | هذه البيرة ستبقى مكربنة لوقت طويل بعد موتك من كبر السن ونشتري كلب آخر لنساعد الأطفال على نسيانك |
yaşlanıp kuruyacak o Çökecek senin çökmesini istemeyeceğin yerleri | Open Subtitles | هو سيصير عجوزاً ويذبل ويتدلى في أماكن لا تريدين رؤيتها تتدلى |
Önemsediğin insanların yaşlanıp ölmelerini izliyorsun. | Open Subtitles | أنها محقة تشاهد الناس الذين تهتم لامرهم يشيخون و يموتون |
Çevrendeki herkes yaşlanıp ölürken aynı yaşta kalmak çok yalnız hissettiriyordur. | Open Subtitles | بالحفاظ على نفس العمر والاشخاص من حولك يكبرون ثم يموتون. لابد وان هذا شيئا موحشا |
Puştluktan yaşlanıp, ölürler. | Open Subtitles | يكبرون ويموتون جراء كونهم فاشلين |
Ne yazık ki, çoğumuz da yaşlanıp, saçımıza beyaz düşmeden pek deneme fırsatı bulamıyoruz. | Open Subtitles | وللأسف فإن معظمنا يجرب القليل قبل أن نشيخ ونهرم. |
Öyleyse birlikte yaşlanıp fakir olalım. | Open Subtitles | لذا، دعنا نشيخ ونظل فقيرين سوياً. |
yaşlanıp yerimden kalkamadığımda ve kendi kendime bara gidemediğimde, beni öldürür müsün? | Open Subtitles | حين أشيخ وأترهل وأعجز عن بلوغ المرحاض دون مساعدة، فهل ستقتلينني؟ |
Şimdi, ben yaşlanıp ölmeden önce içyağıyla ilgilen. | Open Subtitles | والآن , اذهبي وافرمي الشحم قبل أن أشيخ وأموت |
Eğer bir kaç saat savaşırsak belki yaşlanıp ölürler. | Open Subtitles | ربما اذا انتظرنا ساعتين سيموتون من الشيخوخة |
Seni oraya götürmeyeceğim, yaşlanıp öleceksin. | Open Subtitles | ستموت من الشيخوخة قبل أن اأخذك |
yaşlanıp ölene kadar burada bekleyebiliriz fakat bu dava özetle sizin sözünüze karşı Bayan Keane'in sözüne indirgenmiş durumda. | Open Subtitles | يمكننا أن نبقى هنا الى أن نكبر و نموت من الواضح بأن هذه القضية هي شهادتك ضد شهادة السيدة كين |
Birlikte yaşlanıp, çocuklarımızı büyüteceğimiz bir ev yapmama rağmen istemedin. | Open Subtitles | ليس حتى بعدما بنيت لنا منزل حيث كنا سنعيش فيه حتى نكبر معاً |
Maymun yaşlanıp ölene kadar kafesini kilitli tutacaksınız. | Open Subtitles | تستمران في إقفال بيت القرد ريثما يموت من كبر السن |
yaşlanıp çirkinleşeceğin için yaşlanıp çirkin olursun. | Open Subtitles | ستصير عجوزاً، وكريه عندما تصير عجوزاً وكريه. |
Eğer Cehennem Melekleri filminin bize öğrettiği birşey varsa, o da, insanların yaşlanıp unutulduktan sonra en iyisini yaptığı gerçeğidir. | Open Subtitles | إذا علّمنا أيّ شيء فيلم (ذي إكسبنديبل)، فهو أنّ النّاس يؤدّون أفضل أعمالهم بعدما يشيخون ويصبحون منسيّين |
Ya da sen yaşlanıp ben ağardığımda. | Open Subtitles | أو عندما أشيب أنا بينما يشيب شعر عانتك. |
Zamanımdan önce yaşlanıp, şişmanlamayacağım. | Open Subtitles | لن أسمح بأن أهرم وأسمن قبل الأون |
yaşlanıp verandada içki içerken yanındaki koltukta o olacak. | Open Subtitles | مثلاً، عندما تتقدم بالعمر و تحتسي الشراب على الشرفة، سيكون في ذلك الكرسي المتحرك إلى جانبك. |