"yakışıklı bir" - Translation from Turkish to Arabic

• وسيم
• وسيماً
• وسيمًأ
• مظهر جيد

Merhaba. Bu evde yakışıklı bir ilk yardım elamanı var mı?
،مرحباً هل يمكن ان يساعدني رجل إسعافٍ وسيم في هذا المنزل؟

İtiraf edeyim ki, yakışıklı bir arkadaş. Şu çocuğun çenesine bakın.
يجب ان اعترف بإنه شيطان وسيم انظر إلى ذقن هذا الولد

yakışıklı bir adamdı. Bu türleri bilirsin; çok neşeli, kimseye aldırmaz.
لقد كان وسيم المظهر, انت تعرف هذا النوع, منتعش جدا, وكأن الشيطان يرعاه

yakışıklı bir adam olmadığımı biliyorum ama çok başarılı bir adamım.
أنا اعلم انني لست رجلاً وسيماً لكنني رجل ناجح جداً

Hemen eve gitmek ve büyük yakışıklı bir adama yemek yapmak istiyorum ve çocukları küvete koymak, biftek pişirmek, dondurma yapmak ve gecenin ne getireceğini düşünmek istiyorum.
اريد الاسراع الى منزلي، اعداد العشاء لرجل كبير وسيم ووضع الاطفال في البانيو شواء اللحم وعمل الايسكريم والتفكير..

Elâ gözlü. Oldukça yakışıklı bir adam.
العينان لونهما بندقى على الأصح زميل وسيم

Sen de bir gün annen gibi koca bir kız olacaksın ve iyi, genç ve yakışıklı bir adam arayacaksın...
ستصبحن فتيات كبيرات كأمهاتكن وستبحثن عن شاب وسيم ولطيف

Dışarıda kendine beyaz atlı yakışıklı bir prens aramalısın bizim gibi fakir insanları ziyaret etmemelisin.
يجب ان تكوني بالخارج تبحثين عن امير وسيم علي فرس ابيض لا ان تزوري الفقراء مثلنا

Evet çok romantik. Ve hemen yanında yakışıklı bir de partneri var.
انها رومانسية ، و حصلت على شريك وسيم يجلس بجانبها

Emrine amade olmayı çok isterim ama sen zengin, yakışıklı bir adamsın.
احب ان اكون تحت تصرفك لكنك رجل غني و وسيم

Uzun boylu, esmer ve yakışıklı bir yabancı bana fena halde aşık olur ve beni gizemler ve entrikalarla dolu bir hayata sokar.
رجل غريب، طويل، غامض، وسيم يعشقني بجنون، ويأخذني إلى حياة من اللغز والإثارة الدولية

yakışıklı bir çocuk. Bu resmi alabilir miyim?
انه طفل وسيم هل تمانعا من ان احتفظ بهذه الصورة

- Albay buranın papazıdır. - Ya da yakışıklı bir teğmen.
ــ ربما يكون راعٍ من نوع ما ــ أو ربما يكون ضابط عسكري وسيم

Kathy yarı çıplak kalıyor ve yakışıklı bir adamla seks yapıyormuş gibi yapıyor.
كاثي تصبح شبه متعرية وتمثل الجنس مع رجل وسيم

Bu çok garip, çünkü... yakışıklı bir genç adamın yukarıda ön kapıda... şuan seni beklediğinden eminim.
هذا أمر غريب لأني واثق من وجود شاب وسيم في هذه اللحظة

...birden kıvırçık saçlı, başında şapkası olan, çok yakışıklı bir adam belirdi.
حينها ظهر ذلك الرجل الوسيم بشعره الاسود المجعد تحت قبعته رجل وسيم جداً

Tinseltown'da genç ve yakışıklı bir züppe olmak nasıldı?
كيف كان الأمر أن تكون وسيماً أيها الغزال الصغير؟ في مدينة البهرجة؟

Aslında sen yakışıklı bir tiptin.
في الواقع، لقد كنت وسيماً وتملك كل شيء.

Ben de aynen öyle yaptım. Babam yakışıklı bir adamdı.
-لقد فعلتُ ذلك، فأبي كان وسيمًأ

Senin gibi yakışıklı bir genç oldu.
اصبح له مظهر جيد و هو وسيم مثلك