İnsanlar çalıyor, şehri yakıyorlardı bir şeyler yapmalıydık. | Open Subtitles | كان الناس ينهبون, يحرقون المدينة كان علينا ان نفعل شئاً ما |
"Her gün cesetleri yakıyorlardı. Her gün, her gün, her gün." | Open Subtitles | كلّ يوم كانوا يحرقون الجثث كلّ يوم ، كلّ يوم ، كلّ يوم |
Sonra Fransa'ya gittim ve onlar da kazığa bağladıkları kadınları yakıyorlardı. | Open Subtitles | كنت بعدها في فرنسا وكانوا يحرقون النساء في الوتد بسبب قضائهم يوماً تعيساً |
Her taraftaki köylüler, hastalıklı evleri yakıyorlardı. | Open Subtitles | القُروين حولنا يحرقون منازل المصابين |
684ncü Birlik oluşturulduğunda, insanlar sokaklarda Kim Il-sung'un fotoğraflarını yakıyorlardı. | Open Subtitles | عندما تم إنشاء الوحدة 684، الناس في الشوارع كانوا يحرقون صور (كيم إل سونغ)، تلكَ كانت نوبة غضب |
Sence içeride ne yakıyorlardı? | Open Subtitles | ماذا تظنهن كانوا يحرقون هنا ؟ |
Pislikleri yakıyorlardı, değil mi? | Open Subtitles | لابد انهم يحرقون القمامة؟ |