Yünden, vizon yakalı. Manto çok güzel. Yiyecek kuponlarıyla takas etmek istiyor. | Open Subtitles | صوف,ياقة من الفرو,انه معطف جميل سوف تقايضها في المزاد |
Ailenin senin için planladığı gibi ve bizim Christopher için boşuna planladığımız gibi, bir üniversiteye gitmiş olsaydın mavi yakalı bir işten daha fazlasını yapabilirdin. | Open Subtitles | إذا أنت جامعةُ كما أبويك خطّطوا لك، وكما كَانَت خططنا لكرستوفر َرُبَّمَا طَمحتَ إلى أكثر مِنْ موقع ذو ياقة بيضاء |
Oh, yani beyaz yakalı suçlular insanların hayatını karartıp birikimlerini çalabilirler ve bu senin için sorun değil. | Open Subtitles | إذاً، المجرمون ذوي الياقات البيضاء يمكنهم تدمير حياة الناس ويسرقون رواتب تقاعدهم ولا يشكّل ذلك لك أيّة أهميّة؟ |
Beyaz yakalı suçlular bile yalnız kalır. | Open Subtitles | حتى المجرمين ذو الياقات البيضاء يحسون بالوحدة |
Çalıştıkları yere göre yakalı kıyafet giyerler. | Open Subtitles | مكان العمل الذي يلزم قمصان ممسوكة الياقة |
Sokaklarda, dükkanlarda, ofislerde, hatta borsanın açılış gününde kızlar, kürk yakalı kış kimonolarını ortaya çıkarır. | Open Subtitles | في الشوارع و المحلات والمكاتب حتى في البورصة في يوم الافتتاح الفتيات يُخرجون رداءات الكيمونو الشتائية ذات طوق الفراء |
Hepsi beyaz yakalı tipler, Mike. | Open Subtitles | إنهم رجال "ياقات بيضاء" مايك إنها نزهة "وايت كلر: |
Baban beyaz yakalı vasat bir yöneticiydi. | Open Subtitles | والدك كان مدير أعمال متوسط الحال موظف إداري ذو ياقة بيضاء |
Hani şu lacivert yakalı gök mavisi renkli olanı? | Open Subtitles | لقد كان بلون زرقة السماء ولديه ياقة غامقة |
Kendine bir şapka ve yüksek yakalı bir palto bul. | Open Subtitles | الأن ارتدي ملابسك و جد نفسك قبعة ومعطفاً ذو ياقة عالية |
Genellikle çizgili, yakalı gömlekler mi giyiyor? | Open Subtitles | هل يلبس مثل، قميص ذو ياقة مع الكثير من الأشرطة؟ |
- Beyaz yakalı ödül avcısını tercih ederim. | Open Subtitles | حسنًا ، أنا أُفضل أن أدعى بـصياد مكافأت ذوي الياقات البيضاء |
Okuduğum kadarıyla bu kanunsuz ancak beyaz yakalı suçluları hedef alıyormuş. | Open Subtitles | ومما قرأت فإن الحارس الليلي يطارد مجرمي الياقات البيضاء. |
Siber suçlarla, kimlik hırsızlıklarıyla ilgileniyor. Çoğunlukla beyaz yakalı işi. | Open Subtitles | يُعالج جرائم الإنترنت، سرقة الهويّات، غالباً أمور الياقات البيضاء. |
Sadece bir hırsız olduğumu düşünüyorlar. Beyaz yakalı holigan olmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أنهم يعتقدون أنني لص أفضل الوصف الهمجي ذو الياقة البيضاء |
Düz yakalı lacivert takımın nasıl olur? | Open Subtitles | كنت أفكر بالبدلة الكحلية مع القميص ذو الياقة البيضاء |
Hey, biliyorum -- ilk baktığın adam mavi yakalı, parasal sorunları olan bir adam. | Open Subtitles | هيه , أنا أعلم ... فأول شخص يتهم هو الشخص ذو الياقة الملونة الذي يعاني من مشاكل مالية |
Hey, hey, hey. Sen, dostum yakalı ayı ateş olamaz. | Open Subtitles | مهلاً، مهلاً، مهلاً لا يمكنك قتل دب ذو طوق |
Mavi paltosunu hatırlıyorum kürk yakalı ve altın düğmeli. | Open Subtitles | ...أتذكر معطفها الأزرق طوق الفراء وكل تلك الأزرار الذهبية |
Biraz ruj sürüp dik yakalı bir şeyler giyersen Corral'da bir erkekle randevuya çıkıp sonra da Güç Kulesinde orgazmdan orgazma koşabilirsin. | Open Subtitles | أتعلمإذاوضعتبعض منأحمر الشفاة و طوق كلب... .. |
İş yemeğine çıkan bir kızın böyle açık yakalı giymeyeceğini biliyordu. | Open Subtitles | لا يرتدين ياقات مفتوحة كاشفة للجسم |
Belki de şanslıysan beyaz yakalı olarak sekiz yıl kalırsın. | Open Subtitles | لستِ عنيفة ، أنتِ تنظرين إلى ، لا أعلم إذا كُنتِ محظوظة ، رُبما 8 سنوات مُرتدية قميص بياقة بيضاء |
White onun sivri uçlu yakalı bir genci rüyasında gördüğünü söyledi. | Open Subtitles | أبيض واخبرني انه كان يحلم شاب مع واشار الياقه. |