Çok sert fırtınalar yaklaşmakta olup ikaz kriterleri uygulamaya sokulacak gibi gözükmekte. | Open Subtitles | في الوقت الراهن لا نرى سوى الرياح بدأت تقترب من الحد الحرج |
Fakat küresel mali varlık stoğumuz her zamankinden fazla olarak 300 trilyon dolara yaklaşmakta. | TED | وحتى الآن، لدينا الأسهم العالمية للأصول المالية لم تكن أكبر مطلقاً، تقترب من 300 ترليون دولار أمربكي |
Kadın Peacekeeper ve insan kaçmışlar, ve gezegene yaklaşmakta olan bir Kumandan Gemisi var. | Open Subtitles | المرأه حافظه السلام والبشرى هربوا وهناك ناقله قياده تقترب من هذا الكوكب |
Hastanın acilen yapılması gereken kalp masajı için kendimi ve ekipmanlarımı hazırlamıştım. Hastaya yaklaşmakta olan sonundan bahsetmeye başladım. | TED | و بينما اجهز نفسي و معداتي لازمته القلبية الوشيكة بدأت اخبار المريض بموته الوشيك |
Bütün istediği yaklaşmakta olan idamından, kefaretinin küçük bir parçasını kurtarmak. | Open Subtitles | كل ما يتطلبه هو سداد جزء من الدين من خلال اعدامه الوشيك. |
Bu ıssız gezegenin efendisi hala dinozorlar, 160 milyon yıldır olduğu gibi, ancak, saltanatlarının sonu yaklaşmakta. | Open Subtitles | ما زال هذا العالم المقفر محكوما من قبل الديناصورات كما كان منذ 160 مليون عام لكنها تقترب من نهاية عهدها |
Üç gün önce beni arayıp birisine yaklaşmakta olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد اتصلت بى منذ 3 ايام و قالت انها تقترب من شخص ما |
Fırtına kuzeyden yaklaşmakta. | Open Subtitles | العاصفة تقترب من الشمال |
Dürüst olayım, Maldivler, geldiğim yer olan Bhutan'dan oldukça uzakta, bu nedenle, yaklaşmakta olan kaderleri uykumu hiç kaçırmadı. | TED | ولنكن صادقين، دولة المالديف بعيدة جدًا عن موطني. (بوتان) هي موطني. لذلك فأنا لم أقلق لمصيرهم الوشيك. |
O kadar kötü ki, yaklaşmakta olan tehlikeyle ilgili uyarıda bulunması için Walt'ın EQ'sunu ölçen bir sistem yaratmamız gerekti. | Open Subtitles | أصبح الوضع في غاية السوء لدرجة أننا اضطررنا لبناء نظام يقيس ذكاء (والت) العاطفي للتحذير من الخطر الوشيك. |